3. Bölüm: Son Gece

1K 103 74
                                    

Selam, sürpriz bir bölüm atmak istedim, hikayeye daha hızlı ısınalım istedim <3

Lütfen oy vermeyi unutmayın, okunma sayısı ve oy sayısı arasında fark çok yüksek. Benim de motive olmam için oy ve yorumlarınıza ihtiyacım var  <3

Keyifli okumalar...



3. Bölüm: Son Gece



Hayal kurmak insana iyi gelir, çünkü orada istemediğimiz hiçbir şey olmaz. Kötülük olmaz, kavga olmaz, hüzün olmaz... Sadece mutluluk vardır hayallerde, sadece heyecan. O yüzden çoğu insan hayal kurar. Her insan için gizli bir sığınaktır.

Önce ılık bir duş ardından bakım yapıp daha sonra ise saçlarımı kuruladım. Yüzümde aptal bir gülümsemeyle dakikaları deviriyordum. Bugün güzel olacaktı inanıyordum. İlk defa ailemle birlikte olacaktım. Aile... Bana çok uzak bir kavramdı ama bugün kötü bir şey olmayacaktı. Hissediyordum.

Hazırlanman gerekiyor demişti annem, demek ki bir şeyler yapacaklardı. Çok mutluydum, içimde kanat çırpan yüzlerce kuş vardı sanki. Ayaklarım yerden kesiliyordu.

İki yandan ördüğüm saçlarımın yüzümün iki yanına bir tutam saçı bıraktım. Fena olmamıştı. Yüzüme doğal bir makyaj yaptım. Soft pembe tonlarında olmuştu. Bembeyaz peluş kazağımla güzel bir uyum sağlamıştım. Altımda ise siyah slim-fit kot pantolon vardı. Aynada son kez kendimi inceledim. Hala sırıtıyordum.

Aceleyle odama gidip saate baktım. Yarım saatim kalmıştı. Bir anlığına telaşlandım. Hemen küçük çantama ihtiyacım olan eşyaları yerleştirdim. Artık hazırdım. Seri adımlarla kapıya ulaştım. Portmantodan anahtarı ve en sevdiğim ayakkabıyı alıp kapıyı açtım. Kapıyı kapatmadan ayakkabıları ayağıma geçirdim ve bağcığımı bağladım. Doğruldum ve eşyalarımı kontrol ettim. Eksik bir şey yoktu, kapıyı çektim ve asansörün düğmesine bastım.

Asansör gelene kadar annemin attığı mesajdan konuma tekrar baktım. Sanal seyahat ile araştırdığımda oldukça lüks bir lokantayı gösteriyordu. Bu heyecanımı on katına çıkarmıştı.

Ama içimde hep buruk bir parça varlığını hissettiriyordu. Koskoca on sekiz senede bırakın doğum gününü güzel geçen bir günüm olmamıştı. Dayanılmaz bir şeydi.

Fakat bugünü bozamazdım, her ne kadar buruk da olsam onca senenin acısını çıkarıp mutlu olmak benim de hakkımdı.

Bu sırada asansör gelmişti, boş kabine girip zemin katın tuşuna bastım. Beşinci katta oturuyorduk o yüzden zemin kata ulaşmam uzun sürmeyecekti.

Asansör katları sırayla geçerken arkamdaki aynaya dönüp üstümü başımı kontrol ettim. Bir terslik olmamalıydı.

Kapılar iki yana açılırken hala aynada yansımamı inceliyordum. Geç kalma düşüncesiyle nihayet asansörden çıkabildim. Binanın kapısını aralayıp dışarı çıktığımda hafif rüzgarlı soğuk bir hava karşıladı beni. Ama neyse ki üstüm kalındı, üşümezdim.

Binadan uzaklaşıp taksi çağırdım ve yaklaşık beş dakikanın sonunda yola çıkmıştım. Camdan dışarıyı izlerken içime çöken bir hisle nefesim daraldı. Ya bunlar tamamen başka bir şey içinse? Sandığım aksine çok daha farklı olabilir miydi her şey? Düşüncesi bile heyecanımı yerle yeksan etti. Neden böyle oldu anlamadım, bir anlık gelmişti ve anlaşılan gitmeyecekti. Derin bir nefes alıp odağımı dışarıya verdim. 

TATBİKATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin