20. Bölüm: Münzevi Ruh

381 28 19
                                    

Selamlaar!

Yeni bölümle karşısınızdayım.

Umarım keyifle okuduğunuz bir bölüm olur <3

Oy ve yorumlarınızı unutmayın lütfen ^^

Keyifli okumalar! 










20. Bölüm: Münzevi Ruh

Aklımda dönenler, vücudumu etkisi altına almıştı. Bir kabus gibiydi her şey, geçmeyecek bir kabus... Nasıl baş edecektim tüm bunlarla hiçbir fikrim yoktu. Ruhumda dolanan bu zehirli sızı, canımı çok acıtıyordu.

O binadan nasıl çıktığımı hatırlamıyordum. Her şey flu bir görüntü şeklindeydi. Aren'in sağlam tutuşları, beni yönlendirmişti. Burnuma dolan oksijen ile kafamı kaldırıp baktım etrafa. O zaman dışarıda olduğumu anlamıştım. Gözüme vuran güneş, göz kapaklarımı birbirine yaklaştırmama neden olmuştu. Şişen gözlerim, karıncalanıyordu. Aren kolunu belime dolamıştı. Beni hiç bırakmayacakmış gibi tutuyordu ve bu en azından kendimi daha güvende hissetmeme sebep oluyordu.

Etrafım güvensizliğin inşa ettiği yıkık bir harabeyken Aren, benim ayakta duran tek güvenli duvarımdı.

Düz yolda yürüyorduk. Nereye gittiğimiz hakkında hiçbir fikrim yoktu. Sadece Aren'e ayak uyduruyordum. O, beni mutlaka iyi hissedeceğim bir yere götürürdü. Ne hissettiğimi anlıyordu, çünkü aynısını bizzat kendisi de yaşamıştı. Neler hissettiğimi, kalbimde hissettiğim sızıyı, ruhumda oluşan girdabı ve düşünmenin bedenime sarmış olduğu zehirli sarmaşığı en az benim kadar hissediyordu. 

Tanrı bize bunu bilerek mi bahşetmişti? Aynı acıyı sadece yaşayanların anladığını ve sadece onların birbirlerine iyi geleceği için mi karşılaştırmıştı bizi? Ruh ikizi, dedikleri şey bu muydu? Farklı ruhların, aynı acıyı çekip aynı sevinci yaşaması mıydı? Birinin canı yandığında acısını diğerinin mi hissetmesiydi? Eğer buysa, biz Aren'le ruh eşiydik...

-''Aren,'' dedim sessizce. Sanki sesim de sömürülüp alınmışı benden, duygularım gibi. Ağzımı açmak bile zor geliyordu. Üstümden kilolarca yük kalkmıştı ama sanki onların yerine tonlarca ağırlık bindirmişlerdi. Hissettiğim şey, tamamen buydu.

-''Efendim, denizkızı.'' diye cevap verdi. O anda farklı duygular nüksetmişti kalbime. Zihnim gibi bedenim de gitmişti sanki geçmişe. O geceye... Her şey o gecede başlamamış mıydı zaten? Ölmek üzere olduğum gecede, bir adam tarafından tekrar hayata tutunacağımı nereden bilebilirdim ki? Denizkızı demişti bana, kasvetli gecenin, hırslı sulardan tekrar çıktığım için. Bir denizkızı gibi göründüğümü söylemişti, sadece gülmüştüm. 

-''Unutmamışsın he?'' dedi ardından. Tebessüm ettim. Bana yaşattığı ufacık bir şeyi bile unutmama imkan yokken bu soruyu sorması ironikti. 

-''Bana yaşattığın her şey, hatıramdan hiç silinmeyecek kadar duygulu...'' diye cevap verdim. Bunun üzerine hafifçe kıkırdadığını duydum. Genelde hoşuna giden anlarda bu kahkahayı duyardım ondan. Sessiz ama nahoş bir tonda olurdu hep. İç ısıtan türden.

TATBİKATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin