"TANRI ADONİS'İN OLACAKSIN
SENİ KENDİME AİT KILDIM"▪️▪️▪️▪️▪️▪️▪️▪️▪️▪️▪️▪️▪️▪️▪️▪️▪️
"Dön arkanı üzerimi giyineceğim" Adonis dalga geçer gibi baktı ama sonra döndü. Gözüm Adonis'te iken hızlıca elbisemi giyindim ve gümüş takıyı takmaya çalıştım ama beceremedim. Belki de Adonis'in her an dönebilecek olması korkutuyordu beni. Onu tanımıyordum ne de olsa belki de kötü bir tanrıydı. Takamadığım takıyı elimde buruşturup yere attığım sırada Adonis bana döndü ve güldü, ardından ise eğilip takıyı aldı. İzin istercesine baktı "izin verirsen ben takarım" samimiyetini ölçmek ister gibi baktım. Kafa sallamakla yetindim yalnızca. Yanıma yaklaşıp gümüş takıyı göğüs hizama getirince nazikçe çarpık gülüş attı. Gülüşüne karşılık verdiğim vakit ellerinin ıslak göğüs çizgimi dolaştığını farkettim. Geri çekilecekken belimi tuttu ve izin vermedi "sabret, taktım sayılır" dedi ve dişlerini sıkıp gözünü kapattı. Klik...
Sesi duyduğumda ellerini itip geri çekildim ve teşekkür edip geldiğim yöne doğru ilerledim. Sesini duymamla Adonis'e döndüm "ismin ne?" Cevap vermeden geri döndüğümde narin gülüşünü duydum ve ardından sesini "öyle olsun. Tekrar görüşeceğiz gizemli tanrıçam"
Eski tapınağa girdiğimde etrafta birkaç tur atarak dolaştım. Sıkılmaya başlamıştım burada şimdiden. Ölümlü dünyasında en azından kitaplarım vardı, beni hayata bağlayan. Bir de... Ailem vardı ama şimdi yoklar. Gözümden damlalar art arda sıralanarak döküldü. Gürültülü adım sesleri duyunca gözlerimi silip adımların sahibine baktım. Afrodit ve Athena gelmişti. Gülerek ayaklandım ancak gözyaşı döktüğüm çok belli oluyordu
"Yine mi ağladın?" Afrodit'in sorusu kestiğim ağlamamı yeniden başlattı. Kendimi yere bırakıp yüzümü ellerim arasına aldım ve devam ettim ağlamaya. Kollarıma küçük eller dokununca Afrodit olduğunu anlamıştım "ağlamak çözüm getirmez Alen. Çok istiyorsan ağla ama dediğim gibi çözüm getirmeyecek" omuzlarına sarıldığımda kaskatı kesildi, elleri sırtıma dokunmadı havada kaldı. Karşımda duran kişinin tanrıça olduğunu idrak etmem pek zaman almadı ve hemen çekildiğim sırada Afrodit kendine çekti ve kulağıma fısıldadı "istiyorsan ve kendini iyi hissedeceksen çekinme sarıl bana" biraz daha öyle kaldıktan sonra ağlamam kesilmişti.
Önlerinde saygıyla eğildim ve ayağa kalktım "teşekkür ederim. Haber verseydiniz ben gelirdim" Athena elini salladı ve üzerime değerlendiren bir bakış attı. "Üzerinde ki iyi de..." diyerek yanıma yaklaştı ve elini göğsüme dokundurup gözleri ile işaret etti "bu iz, ne izi?" Şaşırarak göğsümü tuttum ve ize baktım. Morluk ve kızarıklıkla bezenmiş bir izdi. Elim ile renkli bölgeyi okşadım ve gözlerimi kapattım
•••
Adonis, Zeus'un karşısına çıkacağı için küçülerek, büzüşmüştü olduğu yerde. Zeus'tan korkuyordu tıpkı tüm tanrılardan korktuğu gibi. Zeus ihtişamla karşısına çıktığı vakit düşünmeden yere kapandı ve müsaade alıncaya kadar doğrulmadı. Zeus, karşısında duran aciz ölümlüye baktı, küçümseyerek. Kalkmasını emredince kendisine layık görmediği tahta oturdu ve yüzüne bakmayan, bakamayan ölümlüye tıslayarak fısıldadı "tanrı olmak ister misin ölümlü?" Adonis şaşırsa da saygısını kaybetmeden dikkatle cevapladı "siz ne isterseniz yüce Zeus" Zeus cevabına tatmin olmuştu. Bu kararından emin olamasa da konuştu "gücümün bir kısmını, sana yetecek kadar vereceğim ölümlü. Ancak senden istediğim tek bir şey var. Karşılığı olarak onu yapacaksın..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEN TANRIÇAYIM
FantasyYunan mitolojisine olan hayranlığınla biliniyordun ve bir sabah gözünü açtığında mistik tanrı ve tanrıçalarla aynı odadasın Bir dilek hakkın var neyi seçersin? Geri dönmeyi mi? Yoksa tanrı ve tanrıça dostlarına yardım etmeyi mi? Hikaye konusu bana a...