XI• Zehirli Ok

176 17 79
                                    

"BİRİSİ BENİM
ÖLÜMÜMÜ İSTİYOR"

▪️▪️▪️▪️▪️▪️▪️▪️▪️▪️▪️▪️▪️▪️▪️▪️▪️

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

▪️▪️▪️▪️▪️▪️▪️▪️▪️▪️▪️▪️▪️▪️▪️▪️▪️

Olmayacağını belli ederek kafamı sağa sola savurdum. Dediğinin imkansız olduğunu bir tek ben düşünüyor gibi hissediyordum ya da imkan varsa da ben yapamazdım. Yerimden kıpırdandım ve onlara bakmadan arkamı dönüp koştum. Acıyarak ve dalga geçerek beni izlediklerine yüzde doksan emindim hatta yüzde yüz emindim. Arkamı dönmek istesemde bu dürtüye engel oldum ve koştum

Buraları avucumun içi kadar iyi biliyordum artık o yüzden kaybolmaya vaktim olmadı ve olamazdı. Soluklanmak için duraksadığımda ilginç bir tapınak bana el sallayarak karşımda belirdi. Etrafıma korku dolu ama aynı zamanda da heyecanlı bir bakış attım

Ellerim saçlarımı düzeltmek için saçıma uzanmıştı ki başka bir el buna engel oldu ve saçlarımı benden önce düzeltti. Bu eller kalın ve nasırlıydı tıpkı... Tıpkı babamın elleri gibi. Özlemle o elin sahibine döndüm ve karşımda gece gibi kara gözler ve buz gibi donuk bakışların sahibini gördüm. Gece gözlü adam... Agnes

Uzun saçlarını başını sallayarak omuzlarından arkaya attı ve gözleri beni buldu. Tapınağı işaret ettim "orası neresi? Biliyorsun?" Soru sorarcasına konuştum. Cevabı bildiğinden emindim ama yanıldığımı belli ederek kafasını sağa ve sola salladı. Geri dönecekken kolumu tutup kendine çekti ve bastırdı. Sessiz ve tehditkar bir ses tonu ile konuştu "bilmiyorum ve benimle geleceksin..." yüzümü inceledikten sonra devam etti "gece'm" olduğum yerde durakladım. Ne demiştim? Gece'm mi?

İlerlemeden durdum ve sessizce fısıldadım "gece'm mi?" Dediklerimi duyduğunu belli ederek kafa salladı. "Anlamlandıramadığım bir şekilde geceyi andırıyorsun, gece kokuyorsun" ilerlemeye devam ettiğinde üzerimde ki elbiseyi tutup çektim ve kokladım. Normal gibiydi kokum ve ayrıca gece nasıl kokar ki

Dayanamadım ve Agnes'e sordum "gece nasıl kokar?" Güldüğünü duydum. Yetişmem için yavaşladı yanına varınca anlattı "gece... Gece çok güzel kokar. Tüm kokular karışır geceye. Orman kokusu, deniz kokusu, çam kokusu, toprak kokusu, gökyüzünün kokusu... Yani gece tüm kokuları içine çeker. Hem ferah hem de yoğun kokar" burnunu köprücük kemiklerime koyup derin ve sesli bir şekilde kokladı "gece senin gibi kokar" yüzüme bir gülüş yayıldı. Yeniden gidecekti ki durdurdum ve göğsüne yaklaşıp kokladım

Kulaklarımı destansı bir gülüş doldurdu. Çok güzel kokuyordu tıpkı..." devamını Agnes getirdi. Çok güzel sesi vardı. "Tıpkı ölüm gibi mi?" Kafamı salladım ve fısıldadım "tıpkı ölüm gibi kokuyorsun. Güzel ve güzelliği kadar da ürkütücü" yüzünü gülüş kapladı ve kafa salladı. Geri çekildim ve utancımı gizleyerek ihtişamlı tapınağa yürüdüm. Kapının önünde durduğumuzda tereddütle Agnes'e baktım. Bana değil etrafına bakınıyordu. Kapıyı itecektim ki kolumu tuttu ve kendine çekti "sakın. Birileri tuzak kurmuş bize" elimi tutup arkasına aldı ve anlatmaya devam etti. "Etrafa bak bir şey fark ediyor musun? Garip bir şey" etrafa bakındım ancak oldukça normal gözüküyordu ta ki açıklıkta gördüğüm ağaç dalı gözüme ilişene kadar. Ağacın dalının olduğu yeri işaret ettim "ağacın dalı kırılmış. Bundan mı bahsediyorsun?" Dediğim tarafa bakınca kafasını sağa sola salladı

BEN TANRIÇAYIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin