jimin ders esnasında sıra altından bir şeyler yerken bir yandan sessiz olmaya, bir yandan da kendisine hamur işi uzatmaya çalışan namjoon'a yaklaşıyordu. sabah geç uyanmış, haliyle kahvaltıya da geç kalmıştı. kendisi kahvaltıya katılamadığından arkadaşı onun için bir şeyler aşırmıştı, ona minnettardı çünkü açlıktan fenalık geçirmek üzereydi.
namjoon'dan hamur işini kapmış ve gözlerini öğretmenine çevirmişti. arkası dönük, tahtaya fransızca bir metin yazıyordu. büyük bir lokmayı ağzına hemencecik aldı ve hızlı hızlı çiğnemeye başladı.
"bu metni kim çevirebilir? kendine güvenen var mı?" tebeşiri bıraktığı vakit jimin hemen önünde oturan iri yarı çocuğun arkasında kaybolmaya çalıştı. fransızcası fena sayılmazdı ama ağzı bu kadar doluyken kesinlikle tahtaya kalkmak istemiyordu. "birkaç kelimeye de yazım hatası ekledim, bulabilecek olan?"
jimin'in ağzındaki lokma büyüyordu, başını soluna çevirdi ve taehyung ile göz göze geldi. eliyle öğretmeni işaret etti, tahtaya onun kalkmasını istiyordu. böylece o öğretmenin dikkatini dağıtırken jimin kahvaltısını bir güzel yapabilirdi. ancak taehyung başını sallıyor ve dudaklarını oynatarak 'asla' diyordu. fransızcası iyiydi, kesinlikle öğretmen tahtaya yazarken hataları bulmuştu bile ama bir alt dönemden jeongguk'un da bu dersi alması ve şu an sınıfta olması nedeniyle asla tahtaya kalkmazdı. eli ayağına dolaşır, rezil olurdu ona karşı.
"park jimin!"
"efendim!" ayağa fırladı, bağırırken ağzından fırlayan parçalar vardı. dudaklarını birbirine bastırdı, yanakları şişmişti.
"ne bu hâlin? sıkıntılı görünüyorsun." elbette yemek yediğini anlamıştı, yalnızca jimin'i konuşturmaya çalışıyordu.
"harikayım-" harfler anlaşılmıyordu.
"anlamadım, ne dedin?"
jimin bir kez daha konuşacakken ağzındaki lokmayı yanlışlıkla yutup öksürmeye başladı. arkadaşları ona bu durumda yardım edemiyorlardı çünkü öğretmenleri epey disiplinli biriydi. elini uzatanın elini kırmaktan beter ediyordu. jimin'in yüzü kızarmış, elleri pantolon kumaşına sarılmıştı.
"dersimde yemek yemenin sonu bu olur işte, iyi izleyin arkadaşınızın hâlini." jimin öksüre öksüre bir hâl olurken kimin uzattığına bakmadığı suyu alıp bir dikişte bitirdi. boğazı yanıyordu, ateş almıştı sanki. zil çaldı. "cezalısın jimin. bir sonraki derste 328. sayfadaki metni çevirecek ve bize metin hakkındaki yorumlarını anlatacaksın. çıkabilirsiniz."
öğretmen sinirli bir tavırla çıkarken jimin derin bir nefes alıp kendini sırasına bıraktı. ecel terleri dökmüştü resmen. arkadaşları iyi olup olmadığını sorarlarken o elindeki boş şişeyi fark etti. "kim verdi bunu?"
"yoongi. bay gage ona öldürecek gibi baktı."
jimin hemen yoongi'yi görmek için başını çevirip şöyle bir sınıfa bakındı ancak yoongi çoktan sınıftan çıkmıştı bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
stay | yoonmin
Fanfic"seni seviyorum, yoongi min. beni incitecek olmana rağmen seviyorum ve sevmek benim tercihim olmasa da beni incitmene izin vermek benim tercihimdi. tercihimden memnunum. seni tanımak, seninle uyumak, buluşan gözlerimiz, sohbetlerimiz ve bazen birbir...