jimin, yatağına çökmüş bir şekilde yoongi'ye bakıyordu. onu çoğunlukla hep uyurken bulmak bir yerden sonra batmaya başlamıştı kendisine. sınıfta neredeyse hiç konuşmazdı, onun bir kere bile bir soruya yanıt verdiğini hatırlamıyordu doğrusu. başı hep önünde, eli hep kalemindeydi. not alıyor gibi görünüyordu ama jimin onun not almak dışında her şeyi yaptığına emindi.
odada ise yok gibiydi. bir hafta boyunca en fazla iki kez onu masanın başında görürdü ve bu ikisinin toplamı bir saat bile etmezdi. yatağından pek çıkmazdı, kitap nadiren okur ve genel olarak uyurdu. şimdi olduğu gibi.
jimin onu dakikalardır izliyordu, bunu yapmaya nasıl başlamıştı hatırlamıyordu. onun hep cenin pozisyonunda duvarın dibinde uyuduğunu görüyordu, bazen üzerindeki örtü kayınca ve bir de açık renkli bir pijama giydiyse, pijamanın üzerinden kemiklerini sayıyordu. bu uyuyamadığı zaman yaptığı bir şeydi, onu izler, nefes seslerini sayar ve içten içe ona öfkelenirdi.
jimin kötü biri değildi. min yoongi neden ondan uzak durmakta bu kadar kararlıydı? bir yanlış mı yapmıştı ona? yapmadığına emindi çünkü onunla konuşmak bile zordu, bir elin parmağını geçmemişti görüşmüşlükleri. sonra da zaten bir anda buna son vermişti ve bu kararı alırken jimin'e haber verme zahmetinde bile bulunmamıştı. min yoongi cidden kaba biriydi.
onun ailesinin zengin olduğunu biliyordu, yani duymuştu bir yerlerde ve müdür de onun üzerine fazla titrerdi işte. jimin'in kulağına asılan müdür, yoongi'yi gördüğü her fırsatta ona bir ihtiyacı olup olmadığını sorardı, bu da jimin'i sinir ederdi. nedendi bu insan kayırma hevesleri? koltuk sevdası mıydı? para? gösteriş?
jimin "offfff..." diye mırıldandı ve kendini yatağında geriye doğru bıraktı. yine de başı yoongi'ye dönüktü hâlâ, gözlerini ondan çekmek istemiyordu. "arkadaş olmak istemiştim yalnızca," dedi düz bir tonla. "belki de seokjin hyung haklıdır, sen bizi kendine denk görmüyorsundur."
buna ihtimal vermek istemiyordu ama bir yandan da neden olmasın diye düşünüyordu. kibirli bir tavrını yakalamamıştı ancak muhatap olmaya bile değer görmüyor olabilirdi.
"sorunun ne anlamıyorum..." diye homurdandı. uyumayıp min yoongi hakkında düşünmek canını sıkmıştı çünkü uyanık olduğu neredeyse tüm zamanlarda da hep onu düşünüyordu. "umarım kalbimi daha fazla kırmadan benimle konuşursun yoongi, çünkü ben romantik biriyim ve sen hiçbir şey yapmayarak benim duygularımın canına okuyorsun."
*not: jimin aşık değil, henüz. sadece duygularıyla yaşayan birine göre yoongi'nin donukluğu onu sinirlendiriyor.*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
stay | yoonmin
Fanfic"seni seviyorum, yoongi min. beni incitecek olmana rağmen seviyorum ve sevmek benim tercihim olmasa da beni incitmene izin vermek benim tercihimdi. tercihimden memnunum. seni tanımak, seninle uyumak, buluşan gözlerimiz, sohbetlerimiz ve bazen birbir...