12

119 13 1
                                    

gece karanlıktı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

gece karanlıktı. belki bu cümlede bir mantık hatası vardı ama jimin pencereden dışarı bakıyor, gecenin karanlık olduğunu düşünüyordu. oysa jimin hayatının her anında ışığı hissederdi. güneşe bakmak zordu belki ama jimin ellerini kaşlarının hizasında kaldırır, gözlerini kısar, kocaman bir gülümsemeyle güneşe bakmaya çalışırdı. geceleyin gökyüzünde ay olmasa da olurdu ve yıldızsız geceler jimin için önemli değildi.

jimin pencere kenarından atladı, yoongi'ye doğru döndü. her zamanki gibi duvara yakın uyuyordu, yine cenin pozisyonunda olduğu için küçük yatağın büyük bir kısmını kaplıyordu. sonra kendi dağılmış yatağına baktı, neredeyse iki saattir dönüp durduğu için çarşaflar kırış kırıştı. dilini dudaklarında gezdirdi, ağır adımlarla yoongi'nin yatağına yöneldi. birkaç saniye başında dikilse de sonunda dayanamadı ve onun omzunu dürttü.

"yoongi..." sessizdi, yine de zaten hiç ses olmayan bu odada yoongi onu rahatlıkla duyabilirdi. "min, min yoongi."

"hm?" mırıldandı, başını yastığında hareket ettirdi ama gözlerini açmadı.

"kaysana."

"hm?"

"kay diyorum." dedi mızmız bir şekilde. "uyuyamıyorum bir türlü, çok huzursuzum ben."

"jimin..." dedi, yoongi sitemle. o bile neden böyle sitemli olduğunu bilmiyordur belki de, günler sonra neredeyse harika bir uyku çekecekti ama jimin onu dürtüp duruyordu.

"hadi, hadi. duvar kenarına ben geçeyim- hıh," yoongi'yi omuzlarından çekti kolay bir şekilde, oluşan boşluğa zıplayıverdi. dudakları hemen mutlulukla kıvrılırken yoongi'nin yastığını da çekti kendisine doğru.

yoongi sonunda biraz ayılmış gibiydi, kısık gözleriyle kendine sırıtan çocuğa bakıyordu. "neden uyuyamadın?"

"bilmiyorum, çok huzursuzum, yüreğim çekiliyor sanki yoongi..." dudakları büzüldü. "nasıl anlatayım, şey gibi- bir kasırga çıktı da içimde, kemiklerime çarpa çarpa ruhumda ne varsa kendine alıyor izinsizce, hiçbir şey yapamıyorum."

"böyle hissetmene hiç mi bir neden bulamıyorsun?" dedi yoongi anlayışla. bedenleri hiç temas etmiyordu ama birbirlerinin sıcaklıklarını hissediyorlardı.

"bulamıyorum, çok karanlık geliyor her şey." jimin, yoongi'nin gözlerime baktı anlamlı bir şekilde. "bir gölgeydi önceden. ama şimdi beni yutabilecek kadar büyük bir karanlık bu."

yoongi bir nefes verdi, bedenini jimin'e yaklaştırdı ve bir elini saçlarına atıp yumuşak bir tavırla karıştırdı. "olur arada böyle şeyler, gelir geçer. bir şeye canın sıkılmıştır, farkında değilsindir ama içten içe büyüyordur o."

yoongi'den cesaretle o da yaklaştı, bir elini yoongi'nin beline attı, pijamasını avuçları içine topladı. "ben öyle kolay kolay dert edinmem min, gamsızımdır biraz."

"bu yaşamak için son derece gerekli bir nitelik, evet ama sen aynı zamanda duygulusun da jimin. biraz çelişiyorsun sanki kendinle, hm?"

jimin dudaklarını bilmem dercesine büktü, ardından kıkır kıkır güldü, yoongi'nin gözlerine bakarken gözlerinin dahi gülümsediğinden habersizdi. onunla konuşuyor olmak, kendisine uzun cümleler kuruyor olması öyle heyecanlandırıyordu ki kendisini, vücudu karıncalanıyordu. zafer miydi böyle hissettiren? onun inadını kırabildiği için mi mutluydu? işte, sonunda benimle konuşuyorsun demeye mi getiriyordu yoksa?

"park jimin," dedi yoongi. jimin'in saç telleri arasında dolanan elini onun yanağına doğru kaydırdı. baş parmağı sol gözünün kenarına dokundu. "gözlerinin içinde zamanı aşan bir şey var." başın biraz geriye çekti, her iki göze de ayrı baktı, gülümsedi hafifçe.

jimin'in yüzündeki gülümseme nedensizce dondu, kalbi tekledi ve yumruğu içine aldığı pijama avucundan kayıp gitti. "bu ne demek?" dedi biraz sessizliğin sonunda.

"bir anlamı karşılaması gerekmiyor," yoongi derin bir nefes alıp gözlerini kapattı. elini jimin'den çekip sırt üstü uzandı. "hadi uyu."

"min, açıkla."

"uyu."

"yoongi!" jimin dirsekleri üzerinde kaşlarını çatarak doğruldu. "öyle sözler söyleyip uyuyamazsın!"

"hm, evet uyuyabilirim." dedi yoongi, keyifle. "aynen şu şekilde hem de." gözlerini açmadan bir kolunu jimin'in beline doladı, jimin dirseklerinin üzerinde olduğu için rahatlıkla yaptı bunu, ve onu göğsüne doğru çekti. jimin boş bulunmuşlukla bedeninin yarısıyla yoongi'nin göğsüne düştü, gözleri kocaman olurken nefesini tuttu.

"abim sarılmanın tüm o korkunç ve huzursuz edici düşüncelerden koruyacağını söylerdi bana. çocuk olduğum için mi bilmem, sahiden de onun kolları arasına girdiğimde uykuya dalmam çok uzun sürmezdi. umarım sende de işe yarar jimin, hadi uyuyalım."

jimin bir şey demedi, bir süre daha kaskatı bedeniyle öylece dursa da, yoongi'nin inip kalkan göğsü ve pijamasının üstünden bile hissettiği sıcaklığıyla mayışıp oluruna bıraktı. yatakta biraz daha kaydı, başı yoongi'nin omzuna yaslandığında bir kolunu da onun karnına bıraktı.

"min..." diye fısıldadı. "teşekkür ederim." yoongi sesli bir cevap vermese de jimin'in belinde duran elini okşarcasına hareket ettirip derin bir nefes aldı. jimin iyice yoongi'ye yaklaştı istemsizce. gözleri kapanırken ise dudaklarında habersizce yeşeren bir tebessüm vardı.

stay | yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin