Sabah gözlerimi her insan oğlu gibi ya alarm ile yada nazikçe uyandırılması gibi uyanmak isterdim. Neden diye soracak olursanız.
Odama sabah beşinde fuhuş operasyonu yapar gibi abimin dalmasıyla yatakta sıçramam bir oluyor.
" KAĞAN
UYA- he uyanmışsın bile. İyi yarım saatin var kalk hazırlan. Geç kalırsan beklemem tek gidersin okula."Dakik bir abiniz varsa bu hayat daha da zor.
Abim uyarısını yapıp çıktıktan sonra arkasından göz devirip ayaklandım.
Her ne kadar sabahın köründe kalkmak istemesem de mecburdum. Evimiz şehirden biraz uzakta olduğu için normal okul saatinden iki saat önce kalkmak zorundaydım.
Bu arada ben Kağan. Sadece Kağan. Soyadım Yılmaz ama pek kullanmıyorum. Babamı pek hatırlamıyorum ama sevmediğimi biliyorum. Onun soyadını kullanmaktan nefret ediyorum ama yapabileceğim bir şey yok. On altı yaşında bir veltseniz ve dakik bir abiniz varsa hayat ×2 daha zor.
Abimle pek anlaşamayız. Hayır hayır diğer kardeşler gibi birbirimize girmeyiz. Gerçekten birbirimizi sevmeyiz. Neden bende bilmiyorum ama şunu biliyorum ki abim sadece nefes almamı umursuyor. Yaşayayım ama nasıl olduğuyla ilgilenmiyor pek. Zaten bu evde iki yabancı gibi yaşıyoruz. İşimize geldiği gibi davranıyoruz. Ya onun çıkarı yada benim çıkarım. Abilik böyle bir şey ise kimsenin abisi olmasın.
" Oyalanma çabuk ol!"
Abimin tekrar böğürmesiyle giyindiğim saçma okul formamın üzerine ceketimi ve çantamı alıp çıktım. Acele ediyorum çünkü bir dakika bile geciksem abim bırakıp gidiyor ve ben sabahın köründe kalkıp da iki saatlik yolu metrobüs ile geçiremem.
Evimiz iki katlı küçük bir ev. Aslında paramız var. Zenginiz Allah'a şükür. Ama başımıza gelen bir olay sonucunda şehirden uzak daha doğrusu insanlardan uzak bir eve taşınmak için abimle buraya taşındık. Zaten iki kişiyiz. Bize yetiyorda artıyor bile.
Sonunda abimle evden çıktıktan sonra yola koyulduk. Abim her sabah hazırladığı gibi sandviç ve meyve suyunu kucağıma bıraktı.
" Al tıkan. Miden bulanırsa söyle camı felan açayım. Arabama kusmayı aklının ucunun çevresinden bile geçirme bir ay eve almam seni nerde kalacağın umrumda olmaz!"
Ruh hastası bir abim var evet. Sabahları midem çok bulandığından ve birkaç kez de kustuğum için abim her sabah sıkılmadan bu konuşmayı yapıp yemem için bir şeyler hazırlar muhakkak. Aman arabasına sıçayım. İlk kustuğumda bir şey demedi de ikinci kustuğumda arabadan atmıştı. Ve ben bir saat yürümüştüm. Tabi sonra hastanelik de olmuştum. Mide bulantım için iyi bir doktora gidemedim çünkü yanımda bir yetişkin de olması gerek. Abimin de benimle geleceğini sanmadığım için şu anlık bu konuyu rafa kaldırdım.
Ulan saat yedi de - 7 de - hangi okul derse başlar ya. Askeriyeye mi katılacaz. Okuldan çıkıp orduya mı gidecez direkt. Sabah operasyonlarına bu yüzden mi hazırlıyorlar. Nasıl bir mantık bu.
Sonunda okula vardığımızda içimdeki isyanları susturmuştum. Yapacak bişey yok başa gelen çekilir. Son bir yılım kalmıştı Allah'tan. Evet bir yıl sınıf atladım. Zekiyim çünkü evet.
Arabadan inecekken abim kolumdan tutup tekrar yerine oturttu.
" İlacın yanında mı?"
Lanet olası astım. Evet ve birazcık ileri seviyede. Birazcık ama.
" Evet var."
Huysuz çıkan sesime umursamayıp yedek ilacımı da çantama sıkıştırmıştı.
" Okul çıkışı gelip ben alacağım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~KAĞAN~
Teen Fiction(TAMAMLANDI) Gerçek aile konulu. Erkek başrol. Keyifli okumalar 🙃