22.

1.3K 80 1
                                    

Atakandan devamkeee



Fırat amca biraz sakinleştikten sonra içeriye geçtik. Evet az önce baba demiştim ama ne bileyim içimden baba desem de hemen alışabileceğim bir durum değil.

"Bir daha seni rahatsız ederlerse bana söyle. Kendi başına hareket etme."

Dediğiyle başımla onayladım. Kolunu omzuma atıp yürümeye devam etti.

Kağanın olduğu odaya girmeden önce omzumdaki kolunu indirdim.

"Onlara bir şey söyleme olur mu?"

Yüzüme bakıp huysuzca iç çekti. Yine de beni onaylayıp içeri girdi. İçine sinmediğini biliyorum ama yinede diğerlerine şimdilik söylemesek de olur. Zaten bir sürü dertleri var. Birde buna kafa yormasınlar.

Kağan uyanmış bıcır bıcır konuşmaya devam ediyordu. Amcasının koluna sarılmış hastaneden çıkmaya çalışıyordu. Hataneden nefret etmesinin sebebini biliyordum.

Onların arkasından tebessümle bakarken birden boynuma sarılan bedenle senledim. Yere yapışıyorduk az daha.

"Ula uşağum ne yapaysunn da ilerlesene."

Aras abinin üstüme çullanıp konuşmasıyla kolları arasında çırpınmaya başladım. Deli gücü var mübarek. Su abla ve Karan abi arabalarda bizi bekliyordu.

Ayaz abi Arasın ensesinden tutup kendine çekti.

"Rahat bırak çocuğu. Yürü."

Ayaz abi soğuk nevale gibi dursa da çok güzel bir kalbi vardı. Bunu zaman geçtikçe daha iyi anlıyordum.

"İkizim bıraksana ya. Sevmiyorum şu hareketi yapma bak. Döverim seni."

Aras abi kurtulmaya çalışırken bir yandan da söyleniyordu. Bu hali hem tatlı hemde o kadar komikti ki. Şekilden şekile girip Ayaz abinin elinden kurtulmaya çalışıyordu.

Onların bu haline gülüp ilerledim. Arabaya geçip kendimi kağanın yanına attım. Yorulmuştum.

Eve geçene kadar Kağan ve Aras abinin konuşmalarıyla geçmişti. Cidden iki geveze birbirini bulmuştu.
Kağanı da anlayamıyorum bu kadar enerjiyi nerden alıyor bu çocuk. Daha yeni hastaneden çıktın az bi dur dinlen.

Eve geçtikten sonra Kağan ile odaya çıktık. Elimden tutup zorla çıkartı tabi.

"Efendim Kağan söyle?"

Önüme gelip yüzüme baktı. Boyu kısa olduğundan kafasını kaldırmış yüzümde bir şey arıyormuş gibi bakıyordu. Bazen bu çocuktan korkuyordum. İçimi görüyormuş gibiydi.

"Ben değil sen anlatıcaksın. Hastanedeyken noldu. Yüzünde neden yumruk gibi bir iz var. Gözlerin ve dudakların neden kıpkırmızı olmuş?"

Şaşırmamıştım. Anlayacağının farkındaydım zaten.

Kendimi yatağa atıp tavana bakmaya başladım. Kağan da yanıma gelip aynı benim gibi uzandı.

Olanları anlattıktan sonra derin nefes alıp ayaklandım. Oda üstüme üstüme geliyordu.

Odadan çıkacakken Kağan gelip sarıldı.

Bir şeyler söylüyordu ama duymuyordum. Kafam yerinde değildi. Çok bunalmıştım. Fazla geliyordu herşey. Kaldıramıyorum.

Ne zaman ağladığımı anlamasam da Kağan yüzümü silince farketmiştim.
O da benimle birlikte ağlıyordu. Kağan bu yaşıma kadar acılarıma ortak olan kardeşim.

Bir müddet daha öyle kaldıktan sonra Kağan ayaklanıp beni de kaldırdı.

"Bu kadar ağlamak yeter."

Ne yaptığını anlamasam da beni yönlendirmesine izin verdim.

Telefonundan müzik açıp son ses verdi. Daha sonra elimden tutup yatağın üzerine çıktı. Zıplamaya başlayıp bir yandan da bana söyleniyordu.

"Put gibi durmasana be. Bak çok işe yarıyor bu, durma da zıpla haydii."

"Şu dünyadaki en mutlu kişi mutluluk verendir
Şu dünyadaki sevilen kişi sevmeyi bilendir
Şu dünyadaki en güçlü kişi güçlükten gelendir
Şu dünyadaki en bilgin kişi kendini bilendir

Bütün dünya buna inansa
Bir inansa, hayat bayram olsa
İnsanlar el ele tutuşsa
Birlik olsa
Uzansak sonsuza
Bütün dünya buna inansa
Bir inansa, hayat bayram olsa
İnsanlar el ele tutuşsa
Birlik olsa
Uzansak sonsuza

Şu dünyadaki en olgun kişi acıya gülendir
Şu dünyadaki en soylu kişi insafa gelendir
Şu dünyadaki en zengin kişi gönül fethedendir
Şu dünyadaki en üstün kişi insanı sevendir

Bütün dünya buna inansa
Bir inansa, hayat bayram olsa
İnsanlar el ele tutuşsa
Birlik olsa
Uzansak sonsuza
Bütün dünya buna inansa
Bir inansa, hayat bayram olsa
İnsanlar el ele tutuşsa
Birlik olsa
Uzansak sonsuza
Bütün dünya buna inansa
Bir inansa, hayat bayram olsa
İnsanlar el ele tutuşsa
Birlik olsa
Uzansak sonsuza

Bütün dünya buna inansa
Bir inansa, hayat bayram olsa
İnsanlar el ele tutuşsa
Birlik olsa
Uzansak sonsuza"

Bu müziği dinleyip kafa dağıtmayan da ne bileyim..

Müziğin ortalarında bize katılan Akın ve Aras abi ile kısa bir duraklasakda sonra devam etmiştik.

Tabi Sude abla terlik tehdidi ile durdurana kadar. Kağan ve Aras abi durmayınca terliği popolarına yediler orası ayrı.

Biz onlara kahkahalarla gülerken Fırat amca da gelmiş bize katılmıştı.

Akşam yemeğinden sonra diğerleriyle vedalaşıp eve geçtik.

Kağan ısrarla amcasıyla uyuyacağını söylese de Karan abi dinlenmesi için izin vermemişti. Sonuçta uzun bir görevden gelmişti en azından birkaç gün dinlenmesi lazımdı.

Bu yüzden şu an arabada sessizce eve gidiyorduk. Allah'tan çok uzak değildi ev.

Eve vardıktan sonra ikimizde odalarımıza çekilmiştik. Duş alıp çıktıktan sonra pijama takımını giyip yatağıma uzanmıştım.

Günün yorgunluğu ve yaşadığım olaylar yüzünden yorgun düşen daha fazla dayanamamış uykuya dalmıştım.
























Evet bilmem kaç ay sonra yeni bölüm geldi.
Yorum yapmayı unutmayın lütfen 🤗🤗😊














~KAĞAN~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin