Sabah uyandığımda başımın ağrısı devam ediyordu. Kalkıp saate baktığımda 7.35'i gösteriyordu. Odamdan çıkıp aşağı indim. Abimler uyuyordu sanırım. Vay canına bugünde çok zekiyim. Kendime göz devirdikten sonra mutfağa geçtim.
Birşeyler atıştırdıktan sonra birde ağrı kesici atıp tekrar odama çıktım. Kapıyı kitlemedim bu sefer.
Aklıma abimin dün söyledikleri gelince göğsüme ağırlık çöktü.
İnanılır gibi değil.
Aklım almıyor nasıl bu kadar gözü kör olup da bir bebeği. Yeni doğmuş masum bir bebeği tek ihtiyacı olan annesinden,ailesinden alabilir. Nasıl bir canilik bu.O kadar çok zoruma gidiyor ki. Beni sevmediklerini biliyordum anlıyordum ama bu kadar nefret çok değil mi?
Ne zaman ağladığımı anlamadım telefonum çalana kadar. Atakan arıyordu. Kaç gündür ona da haber vermemiştim ki. Olayları tam bilmiyor.
Telefonu açmadım ama mesaj yazdım bize gelmesi için. Anlamıştır zaten iki saate buraya uçarak gelir.
Saat dokuz buçuk gibi odamın kapısı açıldı. Abim gözleri kızamış bir şekilde geldi.
"Kahvaltı hazır gel."
Abime kızamıyorum. Nede olsa o benden daha beter bir durumda. Öz ailesi böyle bir şerefsizlik yaptı diye abime çektirecek değilim. O çok yalnız. Etrafında insanlar var ama yalnız. Ben gidemem ki ondan. Bu zamana kadar sadece ikimiz vardık. Bende gidersem abim yalnız kalıcak.
Bu düşüncelerle gözüm dolduğunda abim yanıma gelip yüzümü sildi.
"Ağlama daha fazla.
Kafanı takma halledicem ben her şeyi. Ne istediğini söyle yeter bana."Abime sarılıp yatağıma oturttum. Kafamı omzuma koyup konuşmaya başladım.
"Biraz böyle duralım. Gerçek abimle tanışmaya pek hazır değilim. "
Gerçek abimin Karan abi olduğunu söylemese de anlamıştım zaten.
Abimde bunu bildiğinden birşey demedi. Ne kadar öyle durduk bilmiyorum ama Atakanın sesi aşağı kattan gelince ikimiz de kalktık.
"Atakanı çağırmıştım. Unuttum söylemeyi."
"Birşey olmaz ben ineyim Atakanı gönderirim."
Saçlarımı karıştırıp odamdan çıktı. Bi on dakika sonra Atakan elinde tepsiyle odama girdi.
"Günaydın karşim. Bu saate kadar aç durmana şaşırdım. Sen ve aç kalmak."
Yatağıma tepsiyi bırakıp yanıma oturdu. Benim daha konuşmama fırsat vermeden getirdiği tepsiden tostu alıp ağzıma tıktı. Acıktığımı şimdi farkettiğimden itiraz etmeden yedim. Yemek bu her şeyden önemli.
İkimizde yedikten sonra Atakan tepsiyi diğer tarafa kaldırıp elinde peçetelerle tekrar yanıma oturdu.
Anlamadığım için elindekilere bakınca göz devirip konuştu.
"Bakma öyle ağlayınca sümüklerin akıyor. Üzerimi kirletemem hiç."
Manyak bu çocuk.
"Anlat bakalım neler oluyor?"
Başımı omzuna koyup herşeyi anlatmaya başladım. Dediği gibi ağlamıştım ve HER İNSAN GİBi burnum akmış olabilir. Dediği kadar rezil bir insan değilim. Neyse.
"Yuh. Vay şerefsiz."Gibi sövme cümleleri bittikten sonra beni kendine çekip sarıldı.
"Ne olursa olsun yanındayım ben. İstediğin kadar ağlayabilirsin omzumda. Sümüklerini üzerime silmesen sevinirim. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~KAĞAN~
Teen Fiction(TAMAMLANDI) Gerçek aile konulu. Erkek başrol. Keyifli okumalar 🙃