Kader Yargısı

10 1 0
                                    

Ata'nın Annesinin Sesi: Bana her zaman seni koruyacağım anne derdin. Koruyamadın Ata...sen anneni ölüme sürükledin.

Ata: Anne... nerdesin?

Etrafıma hızlıca göz gezdiriyordum. Kimsecikler yoktu. Bir uçurumun kenarında annemi gördüğümde ona seslendim.

Ata: Anne, ne yapıyorsun orda? Yanıma gel.

Annem, kafasını çevirip gözlerime baktı.

Ata'nın Annesi: Bu günü ne çabuk unuttun, Ata?

Anlamsız bakışlarla anneme bakarken gözlerinde büyüyen nefrete şahit oldum

Ata'nın Annesi: Gözündeki mavilik...benim ölüm yerim.

Annem, kendini uçurumdan aşağı bıraktığında hızla uçurumun kenarına gittim. Denizin içinde kaybolmuştu, sanki. Bağırıyordum ama sesim çıkmıyordu.

Alarmın sesiyle hızla yataktan doğruldum. Nefes nefese kalmıştım. Alnımdaki terleri hissettiğimde hızla yataktan kalkıp lavaboya gittim. Musluğu açıp yüzüme bir kaç kez su çarptıktan sonra aynada yüzüme baktım. İlk kez gözlerimin renginden nefret etmiştim. Annemi mavilikler almıştı. Bense annemin katilini gözlerimde taşıyordum. Derin bir nefes alıp gözlerimi kapattım. Saatimin birkaç kez titremesi ile gözlerimi aralayıp saatime baktım. Bilgisayarıma bir şeyler gönderilmişti. Hızla bilgisayar odasına yönelip bilgisayarı açtım. Bilgisayarın klasöründe bir dosya bulduğumda dosyayı açmadan anonimden bir mesaj aldım.

Anonim: Sistemimi çökertmenin bedelini ağır ödeyeceksin.

Dosyanın üstüne bir kaç kez tıkladıktan sonra ekrana düşen fotoğrafla kalbimdeki ağrı yeniden kendini hissettirmişti. Bu kez daha ağırdı. Sandalyeden kalkarak kendimi koltuğa bıraktım. Her ne kadar nefes almaya çalışsam da olmuyordu. Gözlerimi sıkıca kapatıp nefeslerimi düzenli bir hale sokmaya çalışıyordum. Geçmişin laneti üzerimdeydi. Bunu biliyordum ama bir ant içmiştim. Geçmişi her ne olursa olsun hatırlamayacaktım.

Ata: O fotoğraf senin için bir anlam ifade etmiyor, Ata. Kendine gel.

Kendime bu cümleyi defalarca söyledim. Bana birkaç dakika gibi gelen bu ağrı saatler sürmüştü. Kendimi yeniden topladığımda gözlerimi araladım. Nefesim tekrar düzene girdiğinde gözümden akan bir damla yaşa aldırış etmeden ayağa kalkıp bilgisayarın başına geçtim. Anonimin çökertilmiş sistemine sızarak tüm bilgileri bilgisayarıma geçirdim. Yeni kodlar oluşturarak sistemini kendi sistemlerime bağladım. Artık onun kullandığı her elektronik alet benim himayem altındaydı. Odadan dışarı çıkarak mutfağa indim. Yemeğimi hazırlarken aklıma o fotoğrafın gelmesiyle derin bir nefes aldım. Kardeşimin yıllar önce kaçırılarak türlü işkenceler gördüğü fotoğrafıydı, bu. Nasıl ulaşmıştı ona? Evet, karşımdaki acemi bir hackerdi ama yetenekleri aşikardı. Dalgınlığımı bir kenara bırakarak yaptığım tostu alıp üst kattaki balkona çıktım. Denizin üzerinde giden gemileri izleyerek kahvaltımı yapmaya başladım. Telefonuma gelen mesaj ile kahvaltıma kısa bir ara verdim.

Anonim: Şaka mısın sen? Sana attığım fotoğrafın bir önemi yok mu? Nasıl bu kadar sakin kalabilirsin?

Ata: Sakin kaldığımı kim söyledi?

Anonim: Büyük bir şekilde karşılık vermeni beklerdim.

Ata: Belki de sana karşılık verecek kadar değerli değilsindir gözümde. Bir de böyle düşün.

Anonimden ses çıkmayınca kahvaltıma devam ettim. Haberlere bakmak için siteye girdiğimde herkesin anonim sevdasının bittiğini gördüğümde hafifçe gülümsedim. Haber başlıklarını keyifle okumaya başladım.

Kaderin yargısı çetenin sonunu çizdi...

Kaderin Yargısı Sessizliğini Bozdu...

Anonim VS Kaderin Yargısı...

Kimliğimi gizlemek zorundaydım. Bu nedenle halka kaderin bir yargısı olduğumu söylemiştim. Onlarda bana bu sesle hitap etmeyi tercih etmişlerdi. Bu durumu en başlarda kabul etmesem de alışmıştım.

Anonim: Demek Kaderin Yargısı? Ne yazık, kaderin yargısı insanlığın sonunu getirmek için uğraşırken onların haberi bile yok. Üstelik seni destekliyorlar.

Ata: Emin ol, haberleri olsa bile beni destekleyeceklerdir.

Anonim: Görelim bakalım. Hala destekleyecekler mi seni?

Ata: Elinde bir kanıtın yok, anonim.

Anonim: Bu hiç olmayacağı anlamına gelmez.

Telefonu kenara bırakarak dışarı çıktım. Bugün anonimin evine gizlice girecektim. Evin olduğu adrese geldiğimde akşamın karanlığını beklemeye başladım. Şapkamı son kez düzeltip cebimdeki kutuyu elime alıp eve doğru yürümeye başladım. Evin kapısına vardığımda dikkat çekmeden evin etrafını incelemeye başladım. Alt katın arka tarafında bir giriş vardı. Hızla o girişe yaklaşarak kapıyı yokladım. Kapı kilitli değildi ama kolay açılacak gibi durmuyordu. Elimdeki kutunun içinden maymuncuğu alarak kapının girişinde birkaç kez etrafı kontrol ettikten sonra kapıyı açarak içeri girdim. Sessizce yukarı uzanan merdivene baktım. Merdivenden çıkmak için bir kaç adım attığımda bir kedinin sesiyle olduğum yerde kaldım. Ayağımın yanında dolanan kediyi gördüğümde umursamaz bir tavırla merdivenleri çıkmaya başladım. Merdivenlerin yanındaki odanın kapısında durup koridora kısa bir süre baktım. Odanın içerisine girdiğimde gülümsedim. Aradığım yeri bulmuştum. Bilgisayarın yanına gidip sandalyeye oturdum. Bilgisayar çalışmaya başladığında hızla ayağa kalktım. Bilgisayar odanın görüntüsünü alırken yüzümü gizledim. Bu düzeneği bile akıl etmesi beni şaşırtmıştı. Bilgisayarda şifre kısmını gördüğümde kutudaki vericiyi bilgisayarın altına takıp bir kaç işlem yaptıktan sonra şifreyi kırdım. Bilgisayarın içindeki dosyaları vericiye aktarırken bir yandan da elde tutulur bir bilgi arıyordum. Kader yargısı isimli dosyayı gördüğümde gerilerek dosyaya baktım. Bugün gönderdiği fotoğraflardan daha fazlası mı vardı? Bunlara bakamazdım. Biran önce dosyayı vericiye aktarıp tüm verileri sildim. Belki bir gün bu dosyanın içindekilere bakacak cesareti bulabilirdim ama o gün bugün olmayacaktı. Hızla odadan çıkıp merdivenlere yöneldiğim sırada alt kattan gelen sesle olduğum yerde kaldım.

Anonim: Evde olduğunu biliyorum. Ya hemen şimdi aşağı inersin ne aldıysan geri verirsin ya da ben almasını bilirim.

Onu tehdit eden, yolundan çevirmeye çalışan bir kız mıydı?

Hacker'in LanetiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin