Deniz'in Anlatımı:
Saatler geçmişti. Kaptan ile Ata'nın uyanmasını bekliyorduk. Kaptan, başını iki elinin arasına almış, yüzünü gizlemeye çalışıyor gibiydi. Hızla ayağa kalkmasıyla ona baktım. Kapıdan çıkacağı sırada içeriye geri dönüp karşımda durdu.
Kaptan: Ne oldu da Ata böyle oldu?
Gözlerimi ondan kaçırdım. Bu soruya nasıl cevap verebilirdim ki? En azından şimdilik öğrenmemeliydi.
Deniz: Bilmiyorum.
Kaptan, cebinden bir cihaz çıkardığında sadece onu izlemeye başladım. Bu cihaz benimdi. Ata'ya her şeyi anlatırken elimdeydi. Cihazın içini açtığında sertçe yutkundum. Bu cihazın açılacağını ya da nasıl açılacağını çok nadir bilirlerdi. Cihazın içindeki küçük hard diski ve dinleme cihazını eline alıp bilgisayarın başına geçti. İçimdeki bir ses onu engellemem gerektiğini söylüyordu ama yapamadım. Kaptan, çoktan onları bilgisayara yerleştirip bakmaya başlamıştı bile. Ses kaydına bastığında gözlerimi kapatarak dinledim. Bu, Ata'nın kardeşinin katilinin sadece birisinden gelen ses kaydıydı.
" Zaman çok hızlı akıyor, Deniz... Kardeşinin bilekleri acımaya başlamış. Böyle giderse bu ip onun elini kaybetmesini sağlayacak."
Derin bir nefes alıp gözlerimi açtığımda Kaptan diğer ses kaydına da tıklamıştı.
" Baban bugün elimizden kurtulmaya çalıştı. Daha doğrusu kaçmaya... Ah ne yazık öyle değil mi? Zavallı babanı bile biz gömdük. Bu bir kız çocuğu için ağır olmalı."
Son ses kaydına da tıklayacağı sırada dayanamayıp konuştum.
Deniz: Dinlediklerin yetmiyor mu?
Kaptan sandalyeden doğrularak nefretle gözlerime baktı.
Kaptan: Ata'nın yanına gidiyorum. Geldiğimde burada olma.
Kapıya doğru yöneldiğinde hızla ayağa kalkarak onu durdurdum.
Deniz: Kaptan, lütfen beni bir kere dinle.
Kaptan: Bunların hepsi planlıysa yakalandığında ne demen gerektiği de planlıdır. Geldiğimde burada olma. Aksi taktirde bu sonun olur.
Yanımdan ayrıldığında dolan gözlerime aldırmadan koltuğa oturdum. Ne yapacaktım şimdi ben? Ailemden geriye kalan sadece annem ve kardeşim kalmıştı. Ata'nın her şeyi öğrendiklerini bilirlerse onları da kaybedecektim. Tıpkı babam gibi... Derin bir nefes aldığımda yanağımdan süzülen gözyaşlarımı silip ayağa kalktım. Annem ve kardeşimi kurtarmak için tek bir şansım vardı. Kaderin yargısının gerçek kimliğini açıklamak. Eğer onlara kaderin yargısının Ata olduğunu söylersem onları kurtarma şansım olabilirdi. Evden çıkmadan sessizce Ata'nın odasına doğru yürüdüm. Aralık olan kapıdan içeriye baktım. Kaptan ve doktor balkonda bir şeyler konuşuyordu. Ata'nın yüzüne baktığımda pişmanlığım tüm bedenimi etkisi altına almıştı. Ona bakarak fısıldadım.
Özür dilerim, yaptığım ve yapacaklarım için...özür dilerim.
Hızla kendimi evden dışarı attığımda hıçkırarak ağlamaya başladım. İlk kez babam için bu kadar ağlamıştım ve belki de son kez Ata için ağlayacaktım. Sokaktaki insanlar bana garip garip baksa da şuan onları umursayacak halde değildim. Ne kadar yürüdüm, bilmiyorum ama etrafıma baktığımda Ata'nın evinden fazlasıyla uzaktım. Bir bankın üstüne oturup gözyaşlarımı sildim. Belki gözlerim şişmiş hatta kıpkırmızı olmuştu. Yanıma birinin oturmasıyla kafamı kaldırıp ona baktım. Tombul bir dede bastonuyla yanıma oturmuştu. Bana bakıp gülümsediğinde hızla kafamı aşağı eğdim.
Yaşlı Adam: Neden ağlıyorsun? Yoksa bir yakınını mı kaybettin?
Ona tekrar döndüğümde biraz önce ki gülümsemesi yoktu. Sessiz kaldığımı görünce tekrar konuştu.
Yaşlı Adam: O zaman işler yolunda gitmedi.
Deniz: Öyle sayılabilir.
Yaşlı adam kafasını onaylar şekilde sallayıp çantasından çıkardığı sudan bir yudum aldı.
Yaşlı Adam: Anlat o zaman.
Deniz: Anlatmamla her şey çözülecek mi?
Yaşlı Adam: Kim bilir.
Arkama yaslanarak derin bir nefes aldım.
Deniz: Sana bir soru soracağım?
Yaşlı Adam: Sor.
Deniz: Bir seçim yapmak zorundasın. Aileni mi seçersin yoksa sana kapısını açmış , sana güvenmiş birini mi? Hangisini seçersen diğerini kaybedeceksin.
Yaşlı adam gülümsediğinde ona baktım.
Yaşlı Adam: Ailemi seçerdim.
Deniz: Peki neden?
Yaşlı Adam: Bir arkadaşımın kaybını kapatabilirim ama bir ailenin yokluğunu kapatamam.
Sessiz kalmayı tercih ettim. Haklıydı ama bir yanım Ata'yı ele vermemem gerektiğini söylüyordu.
Yaşlı Adam: Bazen hayat bize seçenekler sunar. Çoğu zaman seçenekler arasında seçim yapmak kolaydır ama birbirine benzer, yüreğinin de dahil olacağı seçimler zordur. Belki bu seçeneğinde kayıplar vereceksin ama asıl önemli olan hangi kayıp seni derinden etkileyecek?
Deniz: Kaçmayı denesem.
Yaşlı Adam: O zaman her ikisini de kaybetmeyi göze alacaksın.
Yaşlı adama gülümsediğimde eliyle sırtımı sıvazlayıp yanımdan kalktı. Hayat, bana iki seçenek sunmuştu. Ya Ata'nın yaşaması için ailemden vazgeçecektim ya da ailem için Ata'dan. Banktan kalkıp adamlara buluşmamız gerektiğini söyleyip buluşma yerine doğru ilerledim. Kararımı vermiştim. Ailemi kurtacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hacker'in Laneti
Teen FictionGeçmişinde büyük kayıplar veren bu yüzden dünyayı sorumlu tutan Ata, geçmişinin lanetini kalbinin üzerinde taşır. Ata, için zaman yoktur artık. Zamanı yok etmek için yazılımlar üretir. Bazı insanların hayali iken bazı insanların kabusu olan genç, an...