Sabah gözlerimi araladığımda mutfaktan duyduğum seslerle gözlerimi geri kapattım. Bir de şimdi anonim ile uğraşacaktım. Telefonumun sesi ile gözlerimi tekrar açtım. Telefonumu elime alarak bildirimlere göz attım. Efe'nin haberleri ortaya çıkmıştı. Yatağımdan kalkarak bilgisayar odasına girdim. Haberleri okuduğumda Efe kendini temize çıkarmak için kendine bir tuzak kurulduğunu savunmuştu. Polis de onu delil yetersizliğinden serbest bırakmıştı. Efe'nin cinayetleri işlediğine dair kanıtları gizlilikle polislere gönderdiğimde bilgisayarın başından kalkarak odama geri döndüm. Üzerimi değiştirdikten sonra masanın üzerinde duran maskeye baktım. Bunu takmayacaktım. Deniz'e güvenmiyordum ama kendime güveniyordum. Beni açık etmeye çalışırsa bunu engelleyeceğime emindim. Aşağı yöneldiğimde salona gidip televizyonu açtım. Mutfağa girdiğimde Deniz elindeki bardağı bırakarak bana baktı.
Deniz: Sanırım maskeni takmayı unuttun.
Kahvemi hazırlarken Deniz'in cümlesine cevap verdim.
Ata: Unutmadım. Bilerek takmadım.
Kahvemi yudumlarken Deniz, elindeki tostu göstererek konuştu.
Deniz: Sana da yapmamı ister misin?
Ata: Gerek yok. Yemeğini yedikten sonra bahçeye gel.
Bahçeye çıkıp ağacın altındaki banka oturdum. Deniz, elindeki tostuyla yanıma oturduğunda derin bir nefes aldım.
Ata: Sana yemeğini yedikten sonra gel demiştim.
Deniz: Ne konuşacağız?
Ata: Ne zaman evine dönmeyi düşünüyorsun?
Deniz: Sen evime girdiğinin gecesi bir baskın yedim.
Ata: Ne! Ne baskını?
Deniz, elindeki tostu bırakarak bana döndü.
Deniz: Kendim ile alakalı birilerinin peşindeydim. Sırf onlar hakkında daha fazla bilgi öğrenmek için polislerle çalışmaya başladım. Çünkü bahsettiğim insanlar yıllardır polisler tarafından aranıyordu. Onlar fazlasıyla dikkatli insanlar. Her adımlarını önceden belirliyorlar. Aylardır onlardan bir iz arıyordum. Onlarda bunu öğrenmiş olacak ki yerimi buldular. Yani kısaca gidecek bir yerim yok. Eğer burada kalmamı istemiyorsan...
Ata: Burada istediğin kadar kalabilirsin ama şartlarım var.
Deniz, beni dikkatle dinlediğinde ona dönüp tekrar konuştum.
Ata: Üst kata her ne olursa olsun çıkmayacaksın. Bu da demek oluyor ki işlerimden uzak kalacaksın. Son olarak da peşinde olduğun adamlarla ilgili buradayken hiçbir şey yapmayacaksın.
Deniz: Onlar hakkında araştırma yapmam gerekli.
Ata: O zaman burada kalamazsın.
Deniz, gözlerini benden ayırıp yere baktığında aramızda kısa bir sessizlik oldu.
Deniz: Onlar...aileme kavuşmam için son şans.
Aile kavramını duyduğumda hızla ayağa kalktım.
Ata: Ailen ile ilgili işleri umursamıyorum. Ya dediğim şartlara uyar kendine bir yer bulana kadar burada kalırsın ya da kapı açık giderken de kapıyı kapatırsın.
İçeri doğru yürüdüğümde Deniz'in arkamdan bir şeyler fısıldadığını duymuştum. Bugün boş günümdü. Güzel bir kahvaltı yapıp sahile inecektim. Sahilde insanlardan uzak kendimle kaldığımda bu durum beni rahatlatıyordu. Mutfakta kendime kahvaltımı hazırlayıp terasa çıktım. Teras da Deniz'i gördüğümde sinirlenmemek için derin bir nefes alıp masaya doğru ilerledim. Tepsidekileri masaya koyarken göz ucuyla Deniz'e baktım.
Ata: Sana üst kata çıkmak yok demiştim.
Deniz: Böyle bir manzarayı bana yasaklayamazsın. Odalarına girmem ama burası için aynı şeyi söyleyemem.
Ata: Ne manzarası? Alt tarafı denize bakan bir yer o kadar.
Masaya oturup yemeğe başladığımda Deniz karşıma oturup konuşmasına devam etti.
Deniz: Yetenekli ve zeki bir hackersin ama nasıl gökyüzü ve denizin bir oluşunu manzara olarak adlandırmazsın? Gözlerindeki koca bir gökyüzü taşıyorsun. Bu çok güzel.
Boğazımda oluşan yumruyu hissettiğimde suyumdan bir yudum alarak Deniz'in gözlerine baktım.
Ata: Gözlerimde bahsettiğin gibi bir gökyüzü taşımıyorum. Benim gözlerim ölen birinin mezarını taşıyor.
Gözlerimi Deniz'den ayırdığımda gördüğüm rüya zihnimde canlandı. Belki annemin mezarının olduğu yer bir gökyüzüne bakıyordu ama benim gözlerim o gökyüzünü göremeyecek kadar yasa boğulmuştu. Deniz'in sesi ile kendime geldim.
Deniz: İlk defa ölen birinin mezarının bu kadar güzel olduğunu senin sayende görmüş oldum.
Ayağa kalkıp kapıya yöneldim. Kapıyı açtığımda Deniz'e bakmadan konuştum.
Ata: Ölüm varsa orada güzellik yoktur, Deniz. Sende içinde koca bir deniz barındırıyorsun. Peki haberin var mı? O içinde taşıdığın deniz kaç kişinin katili?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hacker'in Laneti
Teen FictionGeçmişinde büyük kayıplar veren bu yüzden dünyayı sorumlu tutan Ata, geçmişinin lanetini kalbinin üzerinde taşır. Ata, için zaman yoktur artık. Zamanı yok etmek için yazılımlar üretir. Bazı insanların hayali iken bazı insanların kabusu olan genç, an...