Bir deponun önüne geldiğimizde arabadan inerek Kaptan'a baktım. Kaptan, yanıma gelip hadi dediğinde önden ilerleyerek deponun kapısını açtım. Köşede kızına sarılmış bir anne ve onların yanında oturan Deniz'e kaydı gözlerim. Efe, yanıma yaklaştığında Kaptan, ailenin yanına doğru ilerledi.
Efe: Adamları hallettik ama burası güvenli değil.
Ata: Sana onay verdiğimde adamlarınla gel ve aileyi götür.
Efe: Bağ evine mi?
Ata: Evet.
Efe'nin yanından uzaklaşıp Deniz'in görüş alanına girdiğimde Deniz'in yüzündeki şaşkınlığı görmezden gelerek konuştum.
Ata: Öylece gidebileceğini mi düşündün, Deniz?
Deniz: Ata...lütfen aileme zarar verme.
Deniz'in annesindeki kızın yanına eğilerek ellerini tuttum.
Ata: Adın ne senin?
Ela: Ela.
Hafifçe gülümseyerek kızın sarı saçlarına baktım.
Ata: Korkuyor musun?
Ela, başını onaylar şekilde salladığında kulağına fısıldayarak konuştum.
Ata: Korkmana gerek yok. Ben sizi kurtardım. Şimdi arkadaşlarım sizi güvenli bir yere götürecek anlaştık mı?
Ela da bana uyarak kulağıma fısıldadı.
Ela: Ya bizi bulurlarsa?
Ata: Bulamayacaklar, merak etme.
Ela: Söz ver.
Ela'nın bu cümlesi ile kardeşim aklıma geldi. Onunla ilk ayrılışımda ona söz veriyorum seni görmeye geleceğim demiştim ama gidememiştim. Ya şimdi Ela'ya da söz verip tutamazsam? Onun ellerini bırakıp kapıda duran Efe'ye işaret verdim. Efe kadını ve çocuğu götürürken Deniz, endişe ile annesine bakıyordu. Kadın ve çocuk kapıdan çıktıklarında Deniz'in karşısına bir sandalye çektim.
Ata: Casusculuk oyunun sona erdi. Şimdi bir planın var mı?
Deniz: Ata...
Ata: Anladığım kadarıyla yok ama benim bir planım var.
Deniz, devam etmemi beklerken onun gözlerinin içine baktım. Yanımda o kadar dürüsttün ki neden böyle bir oyun oynama gereği duydun? Kafamdaki soruları bir kenara bırakıp gözlerimi Deniz'in gözlerinden çektim.
Ata: Onları bir daha göremeyeceksin.
Deniz: Ata, lütfen. Aramızdaki olaya ailemi katma.
Ata: Benden ailene ulaşmak isteyen sendin. Aileni bu işlere en başta karıştıran, sensin Deniz.
Arkamı dönüp depodan çıktığımda Kaptan da yanıma geldi.
Kaptan: Deniz ne olacak?
Ata: Biraz daha misafirimiz olacak.
Kaptan arabayı işaret ettiğinde ona dönerek konuştum.
Ata: Sen git. Benim Efe ile konuşmam gereken şeyler var.
Kaptan: Pekala ben gemiye dönüyorum. Bir şey olursa ararsın.
Kaptan gittiğinde Efe yanıma gelip bir dosya uzattı.
Ata: Bu ne?
Efe: Deniz'in evinde bulduk. Sizin bilgilerini var.
Ata: Peki sağ ol. Bu arada...
Efe'nin yanına daha da yaklaşıp sessizce konuştum.
Ata: Adamların geri kalanı bu gece buraya baskın yapacak, öyle değil mi?
Efe: Merak etme. Adamlar Deniz'in burada olduğunu biliyor. Onu almak için bir baskın düzenleyeceklerdir.
Ata: Burada olacağım ve unutma Deniz zarar görmeyecek. Adamların baskın yapacağı saati öğren. Planda bir değişiklik olursa haberim olsun.
Efe, başını onaylar şekilde sallayıp uzaklaştığında depoya girdim. Deniz'in ağladığını gördüğümde yanına oturup sırtımı duvara yasladım.
Ata: Ağlamak yerine sevin. Artık ailen o adamların elinde değil.
Deniz: Onları göremeyeceksem bunun ne önemi var?
Ata: Bende ailemi göremiyorum, Deniz ama ağlamıyorum da.
Deniz: Durumlar aynı değil.
Ata: Doğru. Ben şuan ailemin sonunu getiren biri ile yan yanayım.
Deniz, kahverengi gözlerini mavi gözlerimle birleştirdiğinde kafamı önüme eğdim.
Ata: Seni nasıl affedeceğim Deniz?
Deniz'in gözleri hala üzerimdeydi. Bunu hissedebiliyordum.
Deniz: Bilmiyorum. Sana her şeyi en başından anlatabilirdim ama korktum. Ya ailemden geriye kalanları da kaybetseydim
Ata: Asıl aileni şimdi kaybettin, Deniz.
Deniz: O zaman yaşamamın bir anlamı yok.
Ata: Yaşamayı sevdiğini sanıyordum, anonim.
Deniz: Yaşamak için sebeplerim vardı. Şimdi ise bir hiçin ellerinde çırpınıyorum, Kaderin yargısı.
Kolumdaki saate baktığımda akşamın olmasına 1 saat vardı. Ayağa kalkarak dışarı çıktım. Efe, hızla yanıma gelerek elime bir tabanca verdi.
Efe: Buradan hemen çıkmalıyız. İleri de bir baskın yedik.
Efe'nin cümlesiyle sinirlendim.
Ata: Bana her şeyi ayarladığını söylemiştin.
Efe, cevap vereceği sırada bir kaç adamın sesiyle hızla depoya girdik.
Depoya girdiğimde Deniz'i elinde bir silahla ve adamlarla bulmuştum. Efe, önüme geçtiğinde öfkem daha da fazlalaşmıştı. Deniz, bir adım öne çıktığında ona baktım.
Deniz: Ne diyordu Kaptan? Bingoo.
Deniz'in cümlesiyle elleri bağlı bir şekilde Kaptan'ı getirdiklerinde Efe'nin önüne geçerek Deniz'e doğru bir adım attım.
Ata: Senin kafana sıkmalıydım.
Deniz elindeki silahı Kaptan'ın kafasına dayadığında onun konuşmasını dinledim.,
Deniz: Tabancalarınızı bırakın. Yoksa arkadaşının ölümünü izleyeceksin.
Efe'ye işaret verdiğimde tabancasını bıraktı. Tabancamı yere attığımda adamlar kollarımızdan tutmuştu. Deniz'in gerçekten pişman olduğunu düşünmüştüm. Oysa bu bir yanılgıymış. Eğer öleceksem Deniz de bu sonu benimle birlikte tatmalıydı. Güven tehlikeli bir oyundu. Yıllarca bu oyundan kaçmıştım. Şimdi ise bu oyunun baş kahramanıydım. Ya bu oyundan sağ çıkan ilk kişi olacaktım ya da diğer insanlar gibi güvenmenin bedelini ödeyecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hacker'in Laneti
Teen FictionGeçmişinde büyük kayıplar veren bu yüzden dünyayı sorumlu tutan Ata, geçmişinin lanetini kalbinin üzerinde taşır. Ata, için zaman yoktur artık. Zamanı yok etmek için yazılımlar üretir. Bazı insanların hayali iken bazı insanların kabusu olan genç, an...