Sahilin kenarına gelip denizin uçsuz bucaksız maviliğine baktım. Gözlerimi kapatıp hafifçe gülümsedim. Yanıma bıraktığım kova ve oltayı alıp gemime doğru ilerledim. Gemime bindiğim sırada koltukta oturan Deniz'i gördüğümde hızla onun yanına gittim.
Ata: Ne yapıyorsun burada?
Deniz, kafasını telefondan kaldırarak küçük bir tebessüm etti.
Deniz: Gemi ile hiç yolculuk yapmadım. Bunu kaçıramazdım öyle değil mi?
Ata: Benimle gelemezsin.
Arkamı dönüp ağları açmaya başladım. Deniz, ayağa kalkıp yanıma yaklaştığında ona bakmadan işime devam ettim.
Deniz: Neden seninle gelemiyorum?
Ata: Çünkü bu benim kendime ayırdığım bir gün. Seninle mahvedemem.
Deniz: Şimdiye kadar kendine fazlasıyla zaman ayırmış olmalısın. Ne olur gelsem. Hem kaptan var. Tek başına sayılmazsın.
Kaptana işaret verdiğimde güverteye doğru ilerledim. Deniz de yanıma geldiğinde ona bakıp konuştum.
Ata: Bu seferlik izin verdim ama bir daha olursa seni evden atarım.
Deniz: İyi ki bir evinde kalıyoruz.
Deniz, gözlerini devirerek benden çevirdiğinde tebessüm ettim. Gözlerim maviliklerle tekrar buluştuğunda huzurla gözlerimi kapattım. Derin nefes alıp gözlerimi açtığımda Deniz'i de gözleri kapalı bir şekilde buldum. Bir kaç saniye sonra gözlerimi ondan ayırıp kaptanın yanına gittim.
Ata: Nasıl gidiyor Kaptan?
Kaptan: Hoşgeldin haylaz oğlan.
Kaptana gülümseyerek yanına vardım. Kaptan gözleriyle Deniz'i işaret ettiğinde anlamazlıktan gelerek ne oldu bakışı attım.
Kaptan: Bu kız kim?
Ata: Peşime takılan bir bela.
Kaptan koca bir kahkaha attığında ben de hafifçe gülümsedim.
Kaptan: Senin için pek de bir bela gibi durmuyor, Ata.
Biranda ciddileşip kaptana baktım.
Ata: Sende benim için bir belasın, Kaptan.
Kaptan keyfini bozmadan gülümsemesini devam ettirdiğinde sinirle kaptanın yanından çıktım. Güverteye geçip koltuklardan birine oturdum. Deniz, hala güvertenin demirliklerinde denizi seyrediyordu. Ayağa kalkıp kaptana işaret verdiğimde kaptan gemiyi durdurdu. Deniz, arkasını dönüp bana baktığında yanına yaklaşarak bulunduğumuz yerden karaya baktım. Epey uzaklaşmıştık.
Deniz: Neden durduk?
Ata: Senden kurtulmak için burası güzel. Ne dersin?
Deniz, bir kaç adım geriye doğru ilerlediğinde kaptan da yanıma gelmişti. Kaptan ile birbirimize gülümserken Kaptan gülümsemeyi bırakıp Deniz'e döndü.
Kaptan: Bence de burası güzel. Ellerini de bağlayalım.
Koltuğun üzerinde duran ipi alarak Kaptan'a uzattım. Kaptan bir adım attığında Deniz konuşmaya başladı.
Deniz: Manyak mısınız siz? Ne yaptım ben?
Kaptan bana bakarak yüzünü buruşturdu.
Kaptan: Ona söylemedin değil mi?
Ata: Aklımdan tamamen çıkmış.
Deniz: Neyi? Neyden bahsediyorsunuz?
Kaptan: Ben şu gördüğün çocuğun cinayetlerini işleyen Kaptanım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hacker'in Laneti
Teen FictionGeçmişinde büyük kayıplar veren bu yüzden dünyayı sorumlu tutan Ata, geçmişinin lanetini kalbinin üzerinde taşır. Ata, için zaman yoktur artık. Zamanı yok etmek için yazılımlar üretir. Bazı insanların hayali iken bazı insanların kabusu olan genç, an...