12. HastaM

915 66 42
                                    

İyi okumalar...


"Ben çıkıyorum!" Taehyung bir anda arkasını dönmüştü.

"Bağırmasana. Jimin uyuyor." Kız giriş kapısında duraksayıp ona baktı.

"Tek başına idare edebilecek misin? Kalayım mı sizinle?" Kuzeninin tek kaşı kalktı havaya.

"Kal desem kalacak mısın sanki Doyeon? Jungkook'la buluşmaya gitmiyor musun?" Çocuğun adını duyduğunda bile gülümsemişti kız. Gerçekten ondan hoşlanıyordu.

"Evet, haklısın. Ağlayıp dizlerime kapansan yolumu kesiyorsun diye tekme atarım. Ben gideyim de kaslı çocukla buluşayım." Taehyung'un ani cümlesiyle durmuştu.

"Doyeon bekle." Bıkkın bakışlarını uzun boyluya dikti kız. Aynı anda telefonu çalmıştı. Ekrandaki İngilizce harfleri görünce sırıttı.

"Yakışıklı arıyor. Çabuk söyle ne diyeceksen. Ya da dur. Açmam lazım bunu." Telefonu yanıtlamış, kulağına götürmüştü. "Evet? Kapıda mısın? Geliyorum hemen, Taehyung gıcığı beni oyalıyor da. Tamam." Kapanan telefonun ardından hızla konuya girdi Taehyung.

"Jungkook'la aranızdaki ne derece ciddi?" Ayakkabılarını zeminde tıkırdatmayı umursamadan ona ilerledi. Ellerinden biri gömleğinin yakasını sıkarken dişlerinin arasından mırıldanmıştı.

"Beni boğmasını istiyorum Taehyung. Beni yatağa atsın, ellerini boğazıma koysun, sonra iç..." Ondan iki adımda uzaklaşarak yüzünü buruşturmuştu kuzeni.

"Tamam tamam kes. Ne bok yaşıyorsanız yaşayın, yeter ki evimde yaşamayın. İğrençsin ya." Kapıyı arkasından kapatmadan önce çay hazırlamaya dönen adama seslendi Doyeon.

"Fantezilerim yüzünden beni yargılamadan önce kendi fantezilerine bir dön bak canım. Birlikte büyüdük, Jimin'e neler yapmak istediğini ondan bile iyi biliyorum ben. Öptüm." Sinirlerini bozuyor, damarına basıyor ve aralıksız zorbalıyordu ama yine de hakkında her şeyi bilirdi kuzeni. İyi anlaşmalarının bir önemi yoktu. Birbirlerini o kadar iyi tanıyorlardı ki fantezileri hakkında fikri olması şaşırtmamıştı. Hazırladığı çayı kupaya doldurup Jimin'in odasına yöneldi.

Sevgilisi dün geceden beri hastaydı, geçen gün yağmura yakalandığı için üşütmüştü Jimin. Taehyung'sa tüm gece onun başında beklemişti. Hastalandığını öyle bir anda fark etmişlerdi ki uyumamak için oldukça inatçıydı kısa boylu. Bol bol bitki çayı içirerek zar zor uyutmuştu onu. Gece kucağına tırmanan Jimin hapşurduğunda anlaşılmıştı üşüttüğü. Başta tozdan olduğunu savunsa bile aralıksız devam eden hapşuruk krizi, yatacakları ilk geceye bir gölge gibi düşürmüştü hastalığı. Şimdiye dek sevişmemelerini aklı almazken tam da kuzeninin içip içip erkenden sızdığı gece çok hazırlardı buna. Ama hayatları planladıkları gibi gidemiyordu.

"Jimin?" diye fısıldadı, onu uyandırmalıydı çünkü gördüğü kadarıyla terlemişti diğeri. Ama sesi o kadar kısık çıkıyordu ki Jimin'in duymamasından doğalı yoktu. Ateşini ölçmek amacıyla dudaklarını onun alnına yasladı. Normal olan sıcaklığı hissedince çekilip bir kez daha seslenmişti. "Bebeğim?"

"Tae?" Parlak gözler yavaşça aralandı. Taehyung kupayı komodine bırakmış, onu doğrultmak için örtüyü üzerinden çekmişti.

"Jim, seni bir duşa sokalım mı? İster misin güzelim?" Jimin kollarını ona uzatınca sarılabilmesi için yaklaştı uzun boylu. Dudaklarına bir öpücük almayı beklemiyordu. Çok sürmeyen öpüşme Jimin'in tıkalı burnu yüzünden kesilmişti. "Terlemişsin. Bir duş alsan kendine gelirsin aslında."

"Beni sen mi yıkayacaksın?" Burnunu onun boyun girintisine sokup derin bir nefes aldı Taehyung. Jimin terliydi ama hala çok güzel kokuyordu.

"Yıkarım tabi, gel hadi bebeğim. Küvete sokalım seni bir güzel."

numb ~ vminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin