23. Koli

230 25 4
                                    

İyi okumalar...


"Taehyung? Bir tane daha koli getirsene!" Evin öteki ucundaki adama bağırması bir karşılık almayınca kaşlarını çattı. "Taehyung diyorum!"

"Zaten toplamışlardır çoğunu..." Jungkook'un lafı, salonun ortasındaki kısa boyluyla göz göze gelince yarım kaldı. Dağınık salona bir bakış atmış, arkasında kalan kızla birlikte geri geri yürümüştü.

"Jungkook? Nereye?" Adının seslenilmesine gözlerini yumdu. Jimin onu çoktan görmüştü ve işte, imparatorun emirleri başlamak üzereydi. "Girin içeri."

"Ya biz daha yeni geldik be adam, nasıl sinirlendirmiş olabiliriz seni? Bu ton ne?" Doyeon normalde de çekingen biri değildi. Jimin'in azarına da sessiz kalmayacaktı elbette.

"Siz nerdesiniz saatlerdir? Bir başıma koli topluyorum burada. Kaç yıllık ev bu, parmağımı şaklatınca toplanacak mı sanıyorsunuz?" Elindeki tabağı pat pata sarmış ve koliye yerleştirmişti bu sırada.

"Ya ben ofisteydim, öğlen çıkacaktım ama senin projeye revize geldi. Onunla uğraştım." Jimin bakışlarını kıza çevirdi.

"Bir aksilik çıktı, o yüzden gelmedim ben." Onun rahat konuşmasına kaşlarını kaldırdı.

"Ne aksiliğiymiş?" Doyeon geçip koltuğa yerleşirken ve biblolardan birini eline alırken mırıldandı.

"Gelmek istemedim." Jimin bir çırpıda küçük bibloyu kızın elinden kapmıştı. "Yalan mı söyleyeyim? Çok yoğundum, trafik vardı, taksi bulamadım falan mı diyeyim? Gelesim yoktu zaten basıp gideceğim şimdi ya. Yiyecek bir şeyler var mı?"

"Ya toplanan evde ne gibi bir yemek bekliyorsun acaba prenses hazretleri?" Sinirli konuşması yükselen sesiyle devam etti ancak muhatap şimdi Doyeon değildi. "Taehyung! Neredesin sen ya? Saatlerdir sesleniyorum, ne yapıyor içeride? Çıldıracağım ya."

Adımlarını sertçe basarak onun yatak odasına yöneldi. Taehyung kıyafetleri valizlere koymakla meşgul olmalıydı ancak sevgilisinin aralıksız seslenmesine yanıt vermemesi çıldırtmıştı kısa boyluyu. İçeri girince onu baygın falan bulmayacaksa cidden sinirlenecekti. Başına bir şey mi gelmişti? Bu ani gelen panik duygusu Jimin'i sağdaki kapıyı çok hızlı açmaya iterken içeride her şeyden habersiz, yerde oturmuş kıyafet katlayan bir mimar buldu. Kulağında ona doğum gününde aldığı büyük kulaklıklar vardı. Müziğin sesinden duyulmamış olması Jimin'i sinirden güldürdü.

"Öpücüklerin tenimi yakıyor, sadece aşk böyle acıtabilir!"

Jimin onun şarkı söyleyişini beş yıllık ev arkadaşlıklarında hiç duymamıştı. Yalnızca, jürisi iyi geçtiğinde minik mırıltılarla açtığı eski tarz müziklere eşlik ettiğini biliyordu. Taehyung'un dudakları konuşmak için bile pek açılmazdı o zamanlar. Jimin bazen onun sesini unutacağını sanırdı. Sonra bir gün, Taehyung'un ona çakırkeyf bir haldeyken söylediği şarkıyla açıldı o düğüm. Kurduğu kısa cümlelerle bile etkileyici olan ses tonu, şarkı söylerken Jimin'i büyülemişti ve çıkmaya başladıklarından beri duşta, mutfakta, gece yatmak için hazırlanırken, tıraş olurken ve çizim yaparken keyifli sesi evi doldurur olmuştu. İlişkilerinin canlı kuşu Jimin'ken bir anda Taehyung oluvermişti. Bundan şikayetçi değildi, onun derin ses tonunu sabah boğuk haliyle de, gün ortası en uyanık anında da duymaya bayılıyordu. Şimdiyse bavula eşyalarını yerleştirirken bağırarak aşkın böyle acıtabileceğini söylemesi güldürdü Jimin'i. Duygusal şarkılar aşık olduğunuz kişiyle söyleyince gerçekten de üzmüyordu.

"Tae?" Sesini yükselterek konuşmuştu zira salondan bağırışını duymadıysa burada bağırmasını ancak duyabilirdi. Elini onun omzuna bıraktı. Taehyung dokunuşla kımıldamadı bile, zaman bazı şeyleri aynı bırakıyordu.

numb ~ vminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin