22. Nikah

296 30 4
                                    

Uzuuun bir aranın ardından, iyi okumalar...


"Anlamadım, ne olmuş?" Doyeon'un neredeyse haykırarak kurduğu cümleden sonra sesini kısması için Taehyung ellerini sallamıştı.

"Jimin duyacak biraz daha bağırırsan." Kız Jimin'in ardında olduğunu bildiği tuvalet kapısına baktı dönüp.

"Yani her türlü öğrenmeyecek mi alanın hazır olmadığını? Ben demesem görünce anlayacak. Seninle evlenecek kadar salak ama bunu anlamayacak kadar değildir herhalde." Kuzeni yüzünü buruşturdu.

"Bir kere de laf sokmadan dursan ölürsün çünkü." Boş salona doğru uzattı başını. Gerçekten bu halde olmasına inanamıyordu.

Nikahlarının devasa bir etkinlik olmasını planlamamışlardı. Aileleri bile bu kısa zamanda yanlarına gelecek vakit yaratamamışken Jungkook ve Doyeon'un gelişi bir ekstraydı. Taehyung'un soğuk yapısı ve Jimin'in de pek olmayan arkadaş çevresini düşünerek eğlenebilecekleri bir parti ortamına girmeyeceklerdi. Tek planları nikahlarını kıyıp Kore'ye dönünce aileleriyle kutlamaktı ancak burada tanıştıkları bir barmen, kuru kuruya nikah kıymalarına izin vermeyeceğini söylediğinde Jimin'in gözleri parıldamıştı. Taehyung onun minik ışıltıları için her şeyi yapardı.

Onaylanan parti planına onlarla çalışma saati dışında tanıştırdığı yaklaşık 20 kişilik bir arkadaş grubunu da ekleyen barmen, mekanla görüşmelerini bile sağlamıştı. Şimdiyse hiçbirinin esamesi okunmuyordu. Bomboş salon Taehyung'a göz kırparken nişanlısı her şeyden habersiz, lavaboda ihtiyacını gideriyordu. Kısa bir süre sonra kapı açıldı.

"Aşkım? Saçlarım bozulmuş, onunla uğraşıyordum. O yüzden..." Lafı Taehyung'un belinden çekiştirmesiyle bölündü. "Ne oldu?"

"Hiç. Seni özledim sadece." Arkası salona dönüktü ve görmeyeceğinden emin olmaya çalışıyordu Taehyung.

"Biraz kısa bir süre değil mi beni özlemen için?" diye sorarken kollarını onun boynuna doladı Jimin. Uzun boylu zoraki bir gülümseme sunmuştu ona. İşin kötü yanı, diğerinin onu sahteliği anlayacak kadar iyi tanımasıydı. "Neler oluyor? Bir sorun mu var? Süslemelerde mi bir şey..." Taehyung'un sıkı tutuşuna rağmen dönmeyi başardı. "Var diyeceğim ama Taehyung?"

"Efendim güzelim?" Jimin gözlerini boş salondan ayırmadan konuştu.

"Süslemeler nerede Taehyung? Ve herkes nerede? Biz geç kalmıştık hani nikaha, neredeler?" Bir sessizlik olduğunda bakışları yeniden Taehyung'u buldu.

"Biz galiba kandırıldık. Özür dilerim." Mırıltısı Jimin'in kulaklarına ulaşmış, panikle ellerini onun yanaklarına yerleştirmesine neden olmuştu.

"Aşkım sen neden özür diliyorsun? Kandıran sen değilsin ki sevgilim, özür dileme." Dudaklarını onun dudaklarına bastırdı yumuşak bir şekilde. Bu diğerini gülümsetmedi.

"Kabul etmemeliydim. Kendi partimizi kendimiz düzenlemeliydik, bıraktım elin ayyaşına tüm işi." Jimin ellerini birleştirdi gülümserken.

"İyi de aniden çıkan proje revizesinin suçlusu sen değilsin ki. Çalışmasa mıydın yani? Hem," Yanlarındaki çifte bir bakış attı. "Ben böyle de mutluyum. Tanımadığımız insanlarla dolu bir partidense dördümüz bir yemek yiyelim. İçelim, eğlenelim. Olmaz mı?"

"Olur mu?" Aniden karşılık verişi Jimin'i afallattı. "Cidden olur mu Jimin? Gözlerinin parti fikrini duyunca nasıl parıldadığını gördüm. Gerçekten bununla geçiştirecek miyiz?" Göğsüne sert bir tokat yedi.

"Sen kafayı mı yedin? Önemli olan seninle olmam aptal. Nerede olduğumuz umrumda mı sanıyorsun?" İşaret parmağı Taehyung'un göğsüne dokundu. "Sen..." Ardından kendini gösterdi. "Ve ben." Yüzünü ona biraz daha yaklaştırırken fısıldadı. "Tek istediğim bu. Bir imzaya bile ihtiyacım yok. Sadece ikimiz. Ömrümün kalanı boyunca sadece seni istiyorum Kim Taehyung." Taehyung'un dudakları onunkileri örttüğünde nerede ve ne durumda olduklarını umursamamıştı.

numb ~ vminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin