Gözlerimden akan gözyaşları yastığımı ıslatırken yanımda bulduğum sakurayı göğsüme doğru iyice bastırdım. Saatler birbirini kovalıyordu. Geçmiş, şu an ve gelecek birbirine dolanmış bir yumak. Kafamın içinde bir hengame. Zihnimde ayak seslerin. Parmaklarımdan sızan hissizlik. Uykularımı bölen kalabalık bilinç. Bilincimin altını üstüne getiren sen. Bakracının ipi kopmuş kuyuya sığındığından yaklaşamıyorum sana. İtiyorsun beni, düşünden dışarı düşüyorum.
Neden seni doyasıya hatırlamama izin vermiyorsun? Ah İlkan, Seza, Karaca.
Avuçlarımda bin kasırga ve kırılgan bir vazoyla yapayalnızım. Sizi gördüm rüyamda, birinizin bir diğerini var edişini. Dişini tenime geçiren hoyrat zihnim, çekiliyor geri. Sizi hatırlıyorum, ah biricik alemimi döndüren o serin yeli. Güzelliğini kendi elleriyle boğmuş şu dünyada size tanık oluyorum. Sizin ardınızdan bense gürültülü bir göğü saklıyorum içimde.
Öyleyse neden tam şu anda göğün ışıltısına kapılmaktansa yerin altını düşlüyorum?
Size neden ulaşamıyorum?
Puslu sisin ardında biri var, tüm iplerimizi elinde tutan. Biri var sevgi bağımızı koparmaya çalışan. Ama hissediyorum geçecek bu ayrı kalış, bir araya gelip yükseleceğiz yeniden gökyüzüne. Parlayan yıldızların arasına karışacağız yeniden. Yeni anılar biriktireceğiz rengarenk.
Size olan özlemim araştırmakta olduğum gerçeğin önüne geçti galiba. Az kalsın rüyamda verdiğiniz ipucuyu unutuyordum. Dışarıdan bakan biri yalnız olduğumuzu görebilir ama nereye gidersek gidelim aslında dört kişiyiz, hep beraberiz, hep biriz. Bu işe yaramaz aklım sizi unutsa da kalbim asla unutmadı. Sizi unutsam da beni bırakmadığınız için ne kadar mutlu olduğumu kelimelere sığdıramam.
Sahi sizi bile unutturacak kadar ne yaşandı ki. Bir an önce bulmalıyım düştüğüm bu karanlık çukurun nedenini. Ah dostlarım, sizin sayenizde tüm zorluklar daha kolay. Bana kendinizi hatırlattığınız için ve çok önemli bir ipucu verdiğiniz için size çok minnettarım.
Artık zamanımızın çoğunu geçirdiğimiz mağaraya gitmeliyim. Hâlâ orayı kullanıyor musunuz? Ya da orası hâlâ duruyor mu?
Gözyaşlarımı silip, ayağa kalktım. Masanın üzerinde katlanmış temiz kıyafetler vardı. Ben uyurken temizlik görevlisi bırakmış olmalı. Onları alıp banyoya doğru yöneldim. Duş alıp temiz kıyafetleri giyindikten sonra tam banyodan çıkacakken banyodaki puslu aynaya bir göz attım. İnanılır gibi değildi. Aynadaki bu yabancı kişi de kimdi?
Aynanın buharını silip tekrar baktım. Bana ne olmuştu böyle? Ne oldu da hem karanlığa hapsoldum hem de görünüşüm bu denli değişti. Eskiden kestane renginde düz saçlarım, kumral bir tenim, koyu kahverengi gözlerim vardı. Kısacası oldukça sıradan bir görünüşe sahiptim.
Aynada gördüğüm bu sıra dışı kişi ben miyim? Bu bir hayal mi? Hâlâ rüya görüyor olabilir miyim? Kendimi bu rüyadan uyandırmak için birkaç defa kendimi tokatladım ama değişen tek şey yanağımdaki kızarıklıklardı. Yeni görüntüm beni oldukça şaşırtmıştı dolayısıyla saatlerce aynada kendime baktım.
Pamuk gibi bembeyaz saçlarım rengine inat oldukça sağlıklı ve doğal görünüyordu. Ya tenim? Yıllar geçmiş olmalıydı ama sanki daha da gençleşmiştim. Pürüzsüz, yumuşacık ve oldukça doğal bir beyazlıkta. Gözlerim benimle beraber karanlığa gömülmüş gibiydi. Bu derece siyah göz rengini daha önce hiç kimsede görmemiştim.
Yüzümde ki en garip olan değişiklik ise alnımdaki sembol. İlk gördüğümde yara sanmıştım ama yara değildi. Dövme gibi çizilmiş ama dövme de değildi. Bu işaret matematikteki fi sayısına benziyordu ama aynı zamanda Mavera adlı defterdeki "d" harfi yerine yazılmış sembolü de andırıyordu. Yüzümü incelemeyi bıraktığımda daha güçlü bir vücuda sahip olduğumu da fark ettim. Eskiden de oldukça fit bir vücudum vardı ama daha da iyi bir vücuda sahip olmuştum. Ayrıca boyum daha da uzamış gibi.
Farkında olmadan ağzımdan bir sözcük dökülmüştü.
"Mavera"
Tabi ya masanın üzerindeki o defterde bir araştırmadan bahsetmiştim. Bu araştırmanın sonucu mu bu olanlar? Bir an önce mağaraya gitmeliyim. Sonrasında da defteri baştan sona okumalıyım. Hiç bilmediğim bu dünyada hâlâ emekliyordum. Bir an önce adım atabilmeliyim artık. Toparlanıp kapıya doğru ilerledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVERA : ZEVAHİR İLE BATININ ARAFINDA
FantasyGördüklerimiz bize yeteri kadar bilgi vermez. Bildiğimizi sandıklarımızın bile görünmeyen sırları olabilir. Mavera kısacası görünenin ötesini; yaşamın ardındakileri bulmak isteyen, araştıran kişilerin hikayesi. Karanlığa hapsolmuş bir zihin... Sevgi...