20.Bölüm

38.8K 2K 400
                                    


Bir pazar klâsiği diyebilir miyizzz?

Üstüme yorum fırlatanı öpüyormuşummm💋

İstikbal, gönlünde vatan aşkı yatan her Türk gencinin kara gözünde saklıydı, biri kendinden vermezse kimse kazanamazdı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


İstikbal, gönlünde vatan aşkı yatan her Türk gencinin kara gözünde saklıydı, biri kendinden vermezse kimse kazanamazdı. Fedakârlık ezelden beri bu toplumu ayakta tutan bel kemiğiydi. Gök maviyken de, kızılken de karayken de nöbet bitmezdi, isimler değişse de kahraman yürekler değişmezdi.

Havada deli bir soğuk vardı, muhtemelen termometreler eksiyi gösteriyordu. İkindi güneşinin yalancı parıltısı beyaz kamuflaj içine gizlenmiş bedenleri ısıtmıyordu.

Kartal bedenini gizlediği iki kayanın arasında diz çöktü, elindeki silahı çıkıntıya sabitledikten hemen sonra susturucuyu ucuna yerleştirdi. Aklında dolanan birçok şeyi şu an defetmeliydi, mesela ailesine yalnızca kuru bir konuşmayla Dilruba'ya evlenme teklifi ettiğini söyleyebilmişti, oysa elini tutup yanlarına gitmek isterdi.

Avucunun içinde dönen metal parçasını sıkıştırdı, gözlerini açıkta bırakan kar maskesinden anlaşılıyordu öfkesi. "Durum ne?" En tepede o vardı, ağaçlarla dizili ormanın yeşili karın beyazına hapsolmuştu.

Eymen biraz alt kısımda duruyordu. "Biz hazırız ama çakallar yok." Silahının namlusunu geriye doğru çekip görkemli ağacın arkasında adeta yok oldu.

"Birazdan damlarlar. O kadar mühimmat ile bir yere gidebileceklerini sanmıyorum." Ömer yüzünün yarısını açıkta bırakan maskesini aşağı doğru çekerek dizinin üstüne çöktü.

"Keşke yakaladığımız silahları onların üzerinde denememize müsaade etseler." Burak dertli bir biçimde iç çekti. "Bir şarjörü ağızlarına boşaltırdım." Öyle sakindi ki yalnızca mimiklerini gören biri dünyanın en normal konuşmasını yapıyor sanırdı.

"Tek bir silahı bile onların yanına bırakmamız gerek." Mert ciddiydi, söz konusu sandıklarca kaçak silahtı. Onlara verilen bölge çok da büyük sayılmazdı, operasyon Jandarma Özel Harekât ile birlikte yürütülüyordu.

"Ne zaman onlara bir şey bıraktık lan?" Ömer etrafı tararken Mert'e laf attı.

"Hiçbir zaman." Onun yerine Kartal cevapladı, yalnızca kuş sesleri duyulan arazide kar içinde yalpayarak iki adamın görüntüsü bomba gibi düştü, ellerinde kendilerine ait koca silahlar bir de hasır sepet vardı. "Şimdi de bırakmayacağız." Keskin bakışları silahının dürbününe değdi. "Bu topraklara yapabilecekleri tek şey kirli kanları ile sulamak olacak." Parmakları silahının kabzasına sıkıca tutundu. "Gök girsin," dedi kısık sesle. Arkadaşları kulaklarına dolan sese karşılıksız kalmadı. Hepsinin yüzünde cesur bir gülümseme oluştu, Kartal'ın yeminine eşlik ettiler. "Kızıl çıksın."

Gönül Kapan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin