Arabadan indiğimde evine bakamadan karşımdaki manzaraya dönmüştüm. Las Vegas'ın en güzel kısmında olabilirdik. Merkezden çok uzaklaşmamış olmamıza rağmen bir dağ evinde gibiydik, etraf ağaç doluydu ve yüksekti. Güneşin batışı direkt görünüyordu, büyülenmiştim.
Ben güneşi izlemeye devam ederken birden kollarını belimde hissettim. Tenini okşarken gülümsemiştim.
"Manzara çok güzel. Senin yerinde olsam her gün bunu görmek için erken eve gelirdim."
"Sabah koşu yaparken daha güzel oluyor."
"Tahmin edebiliyorum."
"Hadi, içeri."
Beni elimden tutup eve doğru çekiştirdiğinde sonunda manzaranın etkisi yerini eve bıraktı. Ev demek ne kadar doğru olurdu, emin değilim. Ama herhangi bir Disney filmi için şato olarak kullanılabilecek kadar büyüktü.
Kaç katlı olduğunu buradan anlayamamıştım. Zemin kata ulaşmak için iki merdiven vardı, aşağıdaki iki arabadan anladığım üzere ilk kat tamamen garajdı. Ya da bana bahsettiği spor salonu.
Siyah renk, beyaz mermer ve kahverengi tahtalar hakimdi. Her tarafta çiçekler, bitkiler vardı.
Mermer merdivenlerden yukarı ilerlediğimizde şaşkınlığımı belli etmemeye çalışıyordum ama başarılı olmadığıma emindim. Çoğunlukla cam pencere kullanılmış evine yürürken etrafıma bakıyordum.
Bahçede birkaç metre ötede küçük bir masanın etrafına sandalyeler dizilmiş tatlı bir bölüm vardı, orada oturup sabahlayarak güneşin doğuşunu izleme isteğiyle dolmuştum. Biraz içer, sabaha kadar sohbet ederdik. Düşüncesi bile huzur vericiydi.
Önüme geri döndüğümde üst kattan aşağı doğru uzanan dikdörtgen ve yine mermer kısım gözüme çarpmıştı.
"Orası ne?"
"Havuz. Girmek ister misin?"
Güldüm. "Hayır, teşekkürler."
Kendisi de gülerek beni bırakıp kilidi açtı ve ilk benim geçmemi bekledi. Eğer kendisi dizayn etmişse mimarlık falan okuduğunu düşünecektim.
İçeri ilk girişte duvarın tamamını kaplayan bir tablo vardı. Muhammed Ali.
Yürürken sürekli sevdiği şeylerin küçük tablolarıyla karşılaşmıştım duvarlarda. Tahmin ettiğim gibiydi.
"Senin zevkin mi?"
"Tamamen."
İleri devam ettiğimde salon olarak kullanılabilecek iki büyük boşluk geçmiştim.
"Burada tek kişi yaşadığına emin misin?" diye sormuştum karşıdaki merdivenlere bakarken.
"Tek yaşamıyorum."
"Ne? Kimle? Hiç bahsetmemiştin Zayn-"
"Korkma, tamam mı?"
"Neyden?"
Merdivenin başında ellerini sertçe çırptı. "Zena! Zanko! Zenom! Zeus!"
Duvara da vurduğu anda üst katta bir hareketlilik hissettim. Sonra birden havlama sesleri geldi. Köpekleri olduğunu nasıl daha önce görmemiştim? İnternet henüz bu bilgiye sahip değil miydi?
"Köpekleri seviyorum, Zayn, neden korkayım-"
Beklediğim köpekler tamamen küçük tatlı şeylerdi. Merdivenden birbirlerine çarpa çarpa inen en az benim boyutumda dört canavar yerimden sıçramama neden olmuştu.
Dört sibirya kurdu. Gözleri aynı mavilikte olmasına rağmen renkleri farklıydı. Ve heyecanla havlayarak Zayn'in etrafında dönmeye başladılar. Her havlayışlarını kalbimde hissediyordum. Kendimi aniden Winterfell'de Stark'larla çevrili gibi hissettim. Güvende miyim?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TKO🥊malik
FanficUFC'nin en genç şampiyonu Zayn Malik'e kendisi için savaşmayı boks öğretmişti, aşk için savaşmayı ise Mi-Cha. 🥊 #1 in zaynmalik fighter zayn malik au. 130222 ...to my soulmate @irwinslotus