2

20.2K 2.3K 2.6K
                                    

Haiii, vampirellanız geldi jsjsjs Nabersiniz? Ayaya bu fic için ben inanılmaz heyecanlıyım yahu, işleyişi umarım seversiniz sizlerde:)

Yazım yanlışlarım varsa affoluna, keyifli okumalar dilerim yavru vampirlerim! Xx

**

"Evime alma zorunluluğum yok, tabii ki. Ama yine de bu nezaketinizin karşılıksız kalmasını hiç istemem." diyerek kapıyı ardına kadar araladım.

"Lütfen içeriye buyrun Kim Taehyung-sshi." dedim son derece kibar bir sesle, onu evime davet ederek.

Bu kez sorun çıkartmadı, tatmin olmuş gibi başını salladı. Dudakları beğeniyle büküldü, gözleri memnuniyetle kısıldı.

Omuzlarını dikleştirirken, ellerini ceplerinden çıkartmadan ayağını kaldırıp kapı eşiğine doğru adımını atıp içeriye geçerken ufak bir duraksama yaşayarak kulağıma doğru eğildi.

"Teşekkür ederim Jungkook-sshi, çok naifsin." diye mırıldandı tenime hırıltılı sesi eşliğinde. Sertçe yutkunarak boynumu çevirip gülümserken kapıyı kapattım.

"Rica ederim, ne demek. Salona geçelim, buyrun." dedim ve çizme tabanlarımı zemine çarparak arkamı dönüp ona öncülük etmek amacıyla yanından geçtim.

Hiç beklemeden peşime düştüğünü belli eden adım sesleri benim adım seslerime eşlik etti.

Koridoru gerimde bırakıp salonun çift kanatlı kapısını iterek araladım. "İstediğiniz yere geçin lütfen." dedim kalçamı kapıya yaslayıp, kek kabını elimle tutarken, boşta kalan elimle salona geçmesi için işaret verdim.

Dudaklarında sergilenen yamuk gülümsemesi eşliğinde yanımdan geçerken bakışları boynumda oyalansa da bu fazlasıyla kısa sürdü.

Başını önüne çevirip odanın merkezinde ilerleyerek çift kişilik kahve dore rengi koltuğa oturup yerleşti montunu çıkartma zahmetine dahi girişmeden.

"Ne içersiniz?" Bacaklarını aralayıp ayak bileğini, diğer dizine denk getirecek şekilde atarken geniş omuzlarını koltuğun sırtıyla buluşturup iyice arkasına yaslandı.

Tasasız bakışları önündeki sehpadan ayrılarak kapı eşiğinde dikilmeye devam eden bedenime çevrilip gözlerimle buluştu.

"Kırmızı şarap istesem ileri gitmiş mi olurum?" Tek elini koltuğun kolçağına atarken, diğer elini de dizine yerleştirdi. Ses tınısı bir anlığına sempatik gelse bile alttan alttan kibir tohumlarını da sezinler gibi oldum.

Dudaklarımdan sesli bir kıkırtı çıkmak üzereyken son anda durdurmayı başardım. Belli belirsiz gülümserken, "İçki ben de severim ve sorun yok, hemen döneceğim." dedim onun duyabileceği şekilde, sesimi minimum seviyede tutarak.

Başını ağır ağır beni onaylarcasına sallarken, yüzüne yapışan memnuniyet ifadesi mümkünmüş gibi daha da genişledi.

Dudağımdaki piercingimi dilimle dürterek onun gülümsemesini hülyalı gözlerle izlemeye son verip doğruca kendimi salondan dışarıya, koridora attım.

Mutfağa girdiğim gibi kek kabını masaya bıraktım. Tabaklarımı, kırılacak eşyalarımı neyseki yerleştirmiştim. Bu yüzden zorlanmadan hızlıca iki temiz tatlı tabağı, tatlı çatalları ve bir bıçak kaptığım gibi masaya döndüm.

Kakaolu keki dağıtmadan özenle keserek çatallardan birinden yardım alıp tabağa yerleştirdim kestiğim dilimi. O an fark ettim, kakaolu kekin içerisinde aynı zamanda vişne tanecikleri de vardı. Mmmh.

Bir dilim daha kesip kabın içine düşen vişneyi kaptığım gibi ağzıma attım. Ekşi ve tatlı tatla ufak bir yüzümü ekşiltsem de zevk içinde çiğneyip yuttum.

OBSESSED • TAEKOOK  ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin