Haiii, ben geldiim. Ay bölüm yine uzun oldu, bir sonraki bölüm kısa olursa şeyetmeyin çünkü fic mini fic malum :D
İnanılmaz güzel bir bölüm getirdim size, gerilimi tırmandırmaya devamke. Yazım yanlışlarım varsa affoluna. Keyifli okumalar dilerim yavru vampirlerim! Xx
**
"Biz tanışmıyoruz." diye fısıldadığımda çarpık bir şekilde gülümsedi. "Seni tanımak istiyorum, dudağındaki o lipbalmın tadına bakmak istediğim gibi."
Sözleri arbedeye dönen zihnimde çalkalandığında sertçe yutkundum. Az önce yaşadıklarım o belirsiz anlar beynimi işgal etmişti. Büyük bir izdihamın ortasında bırakılmış gibi hissediyordum ve hâlen daha toparlanabilmiş sayılmazdım.
Rüzgarın şiddetli esintisi eşliğinde, vücudum zangır zangır titremeye devam ediyordu. Beni tanımak istemesine bir şey diyemezdim, benden etkilenmiş olabilirdi. Ama... Şu anda onu öpmem doğru değildi. Dudakları ne kadar öpülesi durup, kiraz gibi parıldayacak şekilde geceyi yarıp geçse dahi, şu anda onu öpmem doğru değildi.
"Ben... Eve gitmeliyim." Kelimeler her geçen saniye dudaklarımdan bir adım uzağa çekilmesine rağmen, düşüncelerimin derinliklerinde kulaç atmaya son verip sıyrılarak, nihayetinde konuşma eylemini gerçekleştirmeyi başarabildim.
"Gidip... Gidip uyumam gerek." diye eklediğimde, gecenin karanlığıyla yarışacak raddede, çakmak gibi parlayan o koyu irisleri hafifçe kısıldı. Bakışları sorgulayıcı bir hale büründü gözlerimin önünde.
Göz temasımızı koparmadan, "Seninle kalmamı ister misin?" diye soludu hırıltılı sesiyle. O anda gözlerim garip bir şekilde yanınca, gözlerimin içine rüzgarın şiddetiyle toz parçacıkları kaçtığını düşünerek gözlerimi kırpıştırdım. Yeterli gelmeyince, parmak boğumlarımla gözlerimi hunharca ovuştururken bir yandan da ona cevap vermediğim gerçeğiyle, başımı olumsuz anlamda salladım.
"İyiyim ben...Gerek yok, iyi geceler Taehyung-sshi." Parmaklarımı gözlerimden indirdiğim gibi onunla göz kontağı kurmadan sözümü bitirmemle yanından geçmek adına hamle yapmam bir oldu.
Bileğime uzanan parmakları attığım adımın havada kalmasını sağlarken, beni gerisin geriye çekerek eski konumuma geri döndürmesi sadece saniyeler içerisinde gerçekleşti. Reflekslerimden bile hızlı oldu.
"Taehyung de bana, ayrıca..." dedi ve duraksayıp üzerime eğilerek yüzlerimizi yakınlaştırdı. "Ufacık bir öpücüğü hak etmedim mi? Seni buradan çıkarttım, öyle değil mi?" Sesi neredeyse dingin sayılır bir boyuttaydı.
Ensemi sıvazlayarak alt dudağımı ısırdım.
Tanışmıyorduk bile, önüne gelenle öpüşen biri miydi ki bunu olağanüstü derecede normal bir şeymiş gibi rahatça dile getiriyordu?Dudaklarının iki kenarı kıvrılırken, "İlk başlatan olma şansı tanıdım oysaki." diye mırıldandı hırıltılı sesi. Kaşlarım iyice çatılırken sorgulayıcı bakışlarım tepkisini ölçmek istercesine yüzünün her bir karışında turladı hızlıca. Lakin ifadesizdi yüz hatları, bakışları ise ruhsuz denilebilecek kadar boştu. Bir çöl misali dipsiz bir boşluk vardı göz bebeklerinin ardında sanki. Öylesine boş bakıyordu şu an bana.
Ellerimi belime yerleştirerek omuzlarımı yükseltirken duruşumu dikleştirdim. "Pardon? Tanımadığım insanları öpme gibi bir hobim yok, sanırım sen önüne gelen herkesi öpen bir tipsin ki çok geniş bir şekilde bunu dile getiriyorsun." dedim bir an bile ikileme düşmeden, düşüncelerimi olduğu gibi ona ifşa ederek.
"İnan hiç kimse ilgimi çekmiyordu, ta ki seni görene kadar." dediğinde histerik bir şekilde güldüm. Laf cambazlığı yapıyordu.
"Hı-hım bu numaraları yutan kişiler oluyor mu? İyi avlanmalar dilerim Kim Taehyung-sshi. Oltanıza takılan bir av illaki bulacaksınızdır, ama şu an yanlış adrestesiniz. Size istediğinizi veremeyeceğim." dedim ve omzuna elimin ayasıyla pat pat vurduktan sonra, kasılan çenesi ve çatılan kaşlarını büyük bir zevkle izlerken ona göz kırpıp yanından geçip gittim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OBSESSED • TAEKOOK ✓
FanfictionJeon Jungkook'un yeni taşındığı evin hemen arka bahçesinin birkaç metre ötesinde bir mezarlık vardı. Her gece istisnasız o mezarlıktan sesler geliyordu ve Jungkook fazlasıyla meraklıydı. Mini fic, bölümler kısa kısa çerezlik:) Semetae! Ukekook! Yan...