4

19.8K 2.1K 2.2K
                                    

Haiii, ben geldiim. Elimde taslağım var diye rahatım ve üst üste bölüm atıyorum ama taslaklarım tükendi sayılır. O yüzden bu kadar sık bölüm gelmeyebilir haberiniz olsun, alışmayın :D Hazır bölüm varken arka arkaya atıyorum ama tükenince biliyorsunuz durumları, mecburen bekletiyorum yani :D

Bu bölüm uzuncuk olduu, bir sonraki bölüm daha kısa olabilir haberiniz olsuun. <3

Ay bölüm için yorumlarınızı merakla bekliyorum. Lütfen bol bol oy ve yorum yapın da mesut olayım aww :D

Yazım yanlışlarım varsa affolunaaa. Keyifli okumalar Xx

**

"Nesin sen..." diye fısıldadım. Cam kapıya hırsla abandığında soluk soluğa kaldığımı fark ettim.

Tam o sırada bir kez daha öyle bir hiddetle cama vurdu ki, bu defa elleri bir balyoz gibi camı paramparça ettiğinde şok geçirdim.

Tuz buz olarak etrafa saçılan cam parçalarıyla çığlık atarak ellerimle yüzümü örtmeye çalıştım refleksle, geriye doğru kaçarken.

Etrafa bir tsunami gibi sıçrayan cam parçaları yüzümü kapatmaya çalışırken parmaklarıma çarparak ellerimi kesti.

Sımsıkı kapattığım gözlerimi yavaşça aralayıp kesilen parmaklarımın arasından, ona doğru baktığımda, zemine damlayan kanıma bakarak içeriye girerken ağzı sulanmış gibi iştahla yalandığını gördüm.

Kanımı izleyen kırmızı gözlerin sahibi, dilini dudakları üstünde gezdirirken gözleri mümkünmüş gibi daha da yoğun bir şekilde parladı, lazer gibi.

"Ne yaptığınızı zannediyorsunuz siz?!" diye bağırdım sesimi bulabildiğim ve uğradığım şoku ufakta olsa üzerimden atmaya çalıştığım ilk anda. İçerisine düştüğüm şu durumda sağduyulu kalabilmem, onun bana bakışlarını gördükçe her geçen saniye daha da imkansızlaşıyor gibi hissettiriyordu. Sorguladığım bu kişi ne tür bir canavardı?

Yüzüme doğru siper ettiğim kanayan parmaklarımı yavaşça önümden indirdim. Ellerim çılgınlar gibi titriyordu.

Ellerimi iki yanımda sallandırdığım anda, bileklerimin hareketiyle birlikte, ışık hızıyla yanıma geldi. Aramızdaki mesafeyi göz açıp kapayıncaya dek kapattığında ensemden aşağıya kaynar sular döküldüğünü hissettim. Rüzgar gibi önümde bittiğinde nefesim gırtlağımda takılıkaldı. Çığlık atamadım bile. O kesinlikle bir insan değildi! Şeytan mıydı?

Sağ elimi yakalayarak tek kelime dahi etmeden bileğimi müthiş bir hızla ısırdığında genzimden derin bir haykırış koptu. Gözlerim yuvalarından fırlayacak raddede irileşmişti. "Bırak! Tanrım bırak beni!"

Deli gibi çırpınarak kolları arasından kurtulmaya çalışırken, derimin içinde çok daha derinlere saplanan sivri ve keskin dişler hissettiğimde vücuduma elektrik akımı veriliyormuş gibi sarsıldım. Beynimde tehlike çanları çaldı. Hasiktir... Vampirdi. O bir vampirdi! Hayaletlere dahi inanmayan ben, şu anda bir vampirle karşı karşıyaydım! Tanrım...

Dişlerinin kıstırdığı bileğimi bırakıp çenesine dek bulanan kanımla geri çekildiğinde uzun sivri dişlerini gördüm. Dişlerinden sızan kan çenesine dek uzanmıştı. O an beynimden vurulmuşa döndüm. Hasiktir... Gerçekten de vampirdi! Vampirlerin içimizde yaşıyor olmasına dahi şu anda şaşıramadım. Dehşete kapılmıştım, bayılmak üzereydim!

Saçlarımdan yakaladığı gibi boynumu geriye doğru çektiğinde acıyla inledim.

Debelenerek onu tüm gücümle itekleyip elinden kurtulmak için diretirken, ayaklarımı yerden kesecek şekilde beni havaya kaldırıp onunla aynı boya ulaştırdığında nefesim tekledi. "Lütfen hayır hayır." diye panik içerisinde haykırdığımda, boynuma yaklaştı.

OBSESSED • TAEKOOK  ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin