Haiiii ben geldiiim. Ehehe nasılsınız bakalım? :) Oruç nasıl gidiyor, ben oruçlu kafayla bölümlere pek odaklanamıyorum açıkçası, ama kısa da olsa bölüm yazmaya çalışıyorum.
İftardan sonra bir bölüm daha paylaşacağım sizlerle. Yazım yanlışlarım varsa affoluna. Keyifli okumalar dilerim yavru vampirlerim! Xx
**
"Ayrıca bana bu sabah geldiğinde bu eve gelen kiracıların hepsinin korkup kaçtığını söylemiştin. Sadece mezarlıktan gelen seslerden dolayı kaçmıyorlardı değil mi? Her şeyi biliyorsun, ama susuyorsun değil mi? Anlat... Anlat bana her şeyi Kim Taehyung!"
Uzun cümlemin ardından soluklanmak için duraksama yaşadım. Sesim farkında olmadan gittikçe daha da yükselmiş, cümlemin sonuna doğru ise tizleşmişti. Öksürerek boğazımı temizlerken, Taehyung oturduğu koltukta yeterince rahat değilmiş gibi dizine yasladığı ayak bileğini indirip ayakkabısını gürültüyle zemine çarptırdı.
Ardından sırtını koltuğun yüzeyinden ayıracak şekilde öne doğru eğilirken, dirseklerini araladığı bacaklarına yasladı.
Bu esnada göz temasımızı bir anlığına dahi koparmamıştı. "Kesinlikle her şeyi biliyorsun." diye mırıldandım, onun sergilediği rahat tavrı ve sessizliğini istikrarla koruyor oluşu karşısında. Şu bakışlarıyla, sessizlik bir kabulleniş anlamına geliyordu gözümde.
Ve durum böyleyken onunla burada kalamaz, burada daha fazla duramazdım.
Ayaklarımda ayakkabı ve yanımda paramın olmayışını dahi dert etmeden ayağa kalktım.
Koşa koşa ona geldiğim gerçeğini bir kenara bırakıp buradan çekip gitmem gerektiği düşüncesiyle çalkalanan zihnimi kontrol etmek yerine, düşüncelerimi uygulamak adına işleve geçirdim.
Hoseok'u arardım ve gelir beni alırdı. O eve asla yalnız başıma dönmeyecektim, dönemezdim.
"Niçin susuyor ve gerçekleri benden saklıyorsun bilmiyorum. Ama yaşadıklarımı senin de yaşadığına eminim. Sustuğun için sana zarar vermiyor olmalılar, bu yüzden bu kadar rahatsın." dedim ayağa kalkıp tek adım atmadan ona dik dik bakarken.
Kamburu çıkacak şekilde büktüğü sırtını düzeltirken kolları bacaklarının arasına kaydı ve sırtını koltuğun yüzeyiyle yeniden buluşturdu.
Dudakları beğeniyle bükülürken, kısık bir şekilde kıkırdadığında kaşlarım çatıldı. Gerçekten de her şeyi bildiği halde susuyordu ve burada her ne halt oluyorsa, bu gizemi benden saklıyordu. Burada yaşanan sır perdesini kaldırmaya ve beni aydınlatmaya pekte niyeti var gibi görünmüyordu.
"Aptal gibi sana koştum..." diyerek kendime kızarken başımı iki yana sallayıp tek kelime daha etmeden adımlamaya başladım.
"Hep bana koşacaksın Jeon, çünkü ben öyle istiyorum." Arkamdan gelen hırıltılı sesiyle, odanın merkezinde ilerlemeye devam eden adımlarım aniden duraksadı.
Bu da ne demekti?!
Sözleri beynimde çalkalanırken, söylediklerinin üzerimde yarattığı karmaşa eşliğinde arkamı döndüm. Tam o anda burun buruna gelmemiz kaçınılmaz olduğunda istemsiz irkildim. Omuzlarım sarsılırken genzimden derin bir sesli soluğu havaya saldım.
Siktir, hangi ara peşimden gelmişti? Ayakkabılarına rağmen yine adım seslerini duymamıştım! Çok sinsice yaklaşıyordu!
"Seni tüm her şeyden koruyacağım, tüm kötülüklerden, kendimden bile." Başını çevirip tenime soğuk soluklarını salarken, kulağıma fısıltısını bıraktığında içimden koca bir ürperti geçti gitti.
Gittikçe daha da kafamı bulandırıyordu. Her söylediği cümle de biraz daha bataklık suyuna dönüşüyordu zihnim. Beni koruması gereken şeyler neydi? Ayrıca beni kendinden bile korumak istemesinin sebebi neydi? Kötülüklerin asıl sebebi kimlerdi ve o kötü güçler neydi? Ah çıldıracağım!
Cevapsız sorularım her geçen saniye zihnime hücum ederek beni ele geçiriyordu.
"Ne?" diye fısıldadım başımı çevirerek dudaklarının tenime olan yakınlığına son verdiğim anda.
"Gerçekleri öğrenirsen buradan gitmek isteyeceksin." dediğinde sertçe yutkundum. Her ne oluyorsa umrumda değildi çünkü buraya bir daha gelmemek üzere çekip gidecektim. Eşyalarımı bile sonrasında sevkiyatçılar yardımıyla yükletip yeni kiralayacağım eve aldırtırdım.
Kirpiklerimin arasından onu izlerken, başımı olumlu anlamda salladım.
"Gerçekleri saklamaya devam et, çünkü ben şimdi de gidiyorum. Bu lanet yerde ne var bilmiyorum ama ben ölmek istemiyorum tamam mı?!" Canıma susamamıştım Tanrı aşkına!
Omuzlarından onu itekleyip arkamı dönmek adına hamle yapacağım sırada belime dolanan parmaklarıyla hamlemin ekarte edilmesi bir oldu.
Güçsüz düşen bedenim, sadece bu çekişiyle bile öne doğru savsaklayarak göğüslerimizin çakışmasına sebep oldu.
"Gitmeyeceksin güzelim, daha fazla korkmanı istemem." dedi derin sesi. O anda beynimde şimşekler çaktı.
"Bu-bu ne demek?"
"Bu şu demek..." dedi ve duraksadı. Belimdeki tutuşu daha da sıkılaşırken, genzimden derin bir inilti fırladı.
"Bana yakın olursan, tüm hepsi sona erecek, duyduğun o mezarlıktan gelen sesler dahi..." dedi ve belime asılarak bu kez de alt bedenlerimizi sertçe çarpıştırdı.
Genzimden fırlayan boğuk iniltiyi durduramazken, sözlerini hazmetmekte güçlük çektiğim için müthiş bir afallama yaşadım.
"Ve ben de bana yakın olmanı istiyorum Jeon." Tek eli önüme uzanarak parmak boğumlarıyla tenimi okşadığında, teninden yayılan soğukluk nedeniyle titredim.
"Hayır yoksa..."
"Yoksa... Sen... Sen misin? Şeytan sensin!" Son sözleri beynimde bir aydınlanma yaşamamı sağlarken, kelimeler dudaklarımdan aniden dökülüverdi.
Korku tohumlarından sıyrılamayan bedenim, bir kez daha bu düşünceyle dehşete kapıldı. Dudağının tek kenarı seğirir gibi milimlik kıvrıldı. "Vampir desek daha doğru olur güzelim."
Sözleri içimde deprem olmuş gibi beni büsbütün salladı ve viranenin altında sıkışıp kalmışım gibi hissettirdi. Vampir... Vampir mi? Ne demek vampir... Siktir. Bu nasıl olabilirdi!
Gözlerim şokla irileşirken, ağzım bir karış aralandı. Başımdan aşağıya kaynar sular dökülmüş etkisiyle sarsıldım. Tanrım! O yüzden koridorda Dracula'nın tablosu vardı. Hasiktir!
"Sana zarar vermem, korkma." dediğinde onu itekleyerek kollarından sıyrıldım. Arkamı döndüğüm gibi koşmaya başladığımda, saniyeler sonra, önüme çıkıp yolumu kesmesi bir olduğunda çığlık attım.
Önüme çıkıp yolumu kesmesiyle birlikte duraksayan dizlerim deli gibi titredi. Yüzüm şokla çarpıldı. "Çekil önümden." diye mırıldandım güç bela, taşlaşan dudaklarımı konuşmak adına aralamayı başararak.
"Az önce bana gelmeni sağlayan bendim, ama bu şekilde gitmeye kalkışman hiç hoş değil Jeon, kırılıyorum."
**
Bölüm sonu :)
Taehyung foyalarını ortaya çıkarttı. Ne düşünüyorsunuz? Umarım sevmişsinizdir bölümü.
Aslında Taehyung'un tek amacı Kook'u korumak ve aslında olay şu anda görüldüğünden de başka. Gelecek bölümlerde daha net anlayacaksınız.
Bol bol oy ve yorum isterim, iftardan sonra bir bölüm daha istiyorsanız yüklenin oy ve yorumlara da yazıp yetiştireyim ehehe <333
Instagram: Sevvyniz & Sevvy97 / Tiktok & Twitter: Sevvyniz
-Şevval
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OBSESSED • TAEKOOK ✓
FanfictionJeon Jungkook'un yeni taşındığı evin hemen arka bahçesinin birkaç metre ötesinde bir mezarlık vardı. Her gece istisnasız o mezarlıktan sesler geliyordu ve Jungkook fazlasıyla meraklıydı. Mini fic, bölümler kısa kısa çerezlik:) Semetae! Ukekook! Yan...