8

16.2K 1.9K 1.1K
                                    

Haiii ben geldiiim. Ayyyy bu fic kalp ben jsjsjsj Ramazanda yazabileceğim ficlerimden olduğunu söylemiştim sözümü tuttum yazdım sahur öncesi. İnanılmaz hızlı yazdım o yüzden yazım yanlışlarım varsa affoluna.

Keyifli okumalar dilerim yavru vampirlerim! Xx

**

"Tamam tamam sakin ol. Peki ya gidip senin için evi kontrol etmemi ister misin?" Genzimden derin bir hıçkırık fırladı. Tenim gözyaşlarımın istilasına uğramıştı. Burnumu çekerek gözyaşlarımın kirpik diplerimden sızmasına izin verirken ona sıkıca sarılıp yüzümü omzuna gömdüm.

Vücudumun ağırlığını taşımakta zorluk çeken bacaklarım yüzünden, bedenimin bütün ağırlığını onun gövdesine asılarak yükledim. "Hayır... Beni yalnız bı-bırakma. Lütfen..."

"Oh pekâlâ, bırakmam güzelim bırakmam." dedi derin sesi, saçlarıma soluklarını salarak. Kolları arasında zangır zangır titrerken, hafifçe geri çekildi ve ona sarılmamla alnıma düşen terli saçlarımı geriye itekleyerek yüzümü açığa çıkardı.

"Gel ve bir su vereyim sana, bir soluklan betin benzin atmış iyice." Belimi sarmalayan sıkı tutuşuna rağmen, geniş omuzlarından tutunarak destek alma zorunluluğu hissettim.

Bacaklarım bedenimin ağırlığını taşıyabilecek kadar güçlü değildi. Bedenimde barınan tüm güç ayakparmaklarımın uçlarından sıyrılmış, üzerimden emilip alınmıştı sanki.

Beni çevirerek adım atmam için yönlendirdiğinde, belimdeki sahiplenici tutuşu bile attığım adımın savsaklamasına mani olamadı. Dengemi kaybederken öne doğru tökezlediğimde, bedenimi sıkıca kavradı.

Sadece saniyeler sonrasında donmaya başlayan çıplak ayak tabanlarımın zeminle olan temasına son vererek beni kucağına aldı.

Kolları arasında havalanırken, onu durdurmak adına bir hamlede bulunmadım, çünkü şu anda bacaklarımın bağı çözülmüş gibi hissediyordum ve dizlerimde adım atmak adına derman yokken yürüyebilmem de çok zordu.

Burnumu çekerek tek elimle boynundan sıkıca tutunurken, diğer elimin tersiyle yüzümde kurumaya başlayarak cildimin gerilmesine yol açan gözyaşlarımı sildim.

Loş ışığın sarmaladığı ihtişamlı koridoru geride bıraktı. Evi epeyce antika eşyalarıyla doluydu ve tamamen otantik tarza sahip görünüyordu.

Duvardaki tabloları görünce kaşlarım çatıldı. "Dracula mı o?" diye sorduğumda sesim fısıltıdan öteye tırmanamadı. Şu durumda bile tablodaki resmi sorgulayabildiğime inanamıyordum. Gerçekten...

"Hı-hım, büyük hayranıyımdır." Başımı çevirmemle burun buruna gelmemiz kaçınılmaz olurken, dudaklarımın üstüne fısıltısını bıraktı, tıpkı benim gibi sesini kısık tutmaya özen göstermişti.

Nefeslerimiz birbirine karışırken boynumu hafifçe geriye doğru çekerek başımı olumlu anlamda salladım.

Çift kanatlı kapıdan kucağında benimle birlikte geçtiğinde inanılmaz büyük , bir uçtan bir uca uzanan, yine otantik tarzın hakim olduğu salonu ile karşı karşıya kaldım. En az benim evim kadar salonu vardı. Woah.

Taehyung, hızlı ve temkinli adımları eşliğinde salonun merkezinde ilerledi.

Çok geçmeden önüne ulaştığı taba rengi kadife koltuğun yanında duraksayıp eğilerek bedenimi sarsmamaya özen gösterecek bir yavaşlıkta beni koltuğa bıraktı.

Yumuşak koltuğun yüzeyi ile buluşan bedenim kurulduğu yere gömülüp kalırken titreyen ellerimi, titreyen dizlerimin üstüne bıraktım.

"Ben hemen su getirip geliyorum sana." dedi ve göz kırparak geri çekildi. Başımı sallamakla yetinirken, topukları üzerinde arkasına döndüğü anda dizlerime yasladığım ellerimden birini kaldırarak ona hızla uzandım.

OBSESSED • TAEKOOK  ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin