"Harry, bak bir dakika buraya." patronunun sesini duyunca hazırladığı tabağı koşturarak masaya götürüp patronun yanına gitti. "Bu arkadaş birkaç günlüğüne Patrick'in yerine bakacak. Yardımcı olursan sevinirim." başını sallasa da gözleri direkt genç adamdaydı.
"Hadi işinizin başına." transtan çıkarak kapıyı açtı. Garson olacak genç adamla odadan çıktı.
"Öncelikle sana kıyafet vermeliyim." deyip personeller için ayrılmış kısma geçti. "Patrick'in yedek kıyafetleri sana gelir. Her zaman temiz bir yedek kıyafet bırakır buraya, o yüzden rahatça giyebilirsin."
"Ne tesadüf değil mi? Karanlık sokaklardan sonra burada karşılaşmak." Harry dudağının kenarını dişleri arasına sıkıştırıp kıyafetleri alarak ona uzattı. "Konuşmayacak mısın benimle?"
"Ben hemen dönerim, sen de bunları giyin." deyip küçük odadan çıktı. Resmen kalp atışları arşa çıkmıştı o dar alanda. Geri döndüğünde çocuğun tişörtü giymek üzere olduğunu ve çıplak olan sırtındaki yara izlerini gördü. Gözlerini elinde tuttuğu şeye çevirdi. Boğazını temizleyerek onun dikkatini çekti. "İsmin neydi?"
"Çok mu merak ediyorsun?" Kaşlarını çattı.
"Yaka kartına yazmalıyım. Bunu takmak zorunlu. Normalde mutfaktan çok çıkmamama rağmen ben bile takıyorum." deyip kendi yaka kartını gösterdi.
"Louis." Harry gözlerini ona çevirdi. Onun sesinden, onun adını duymak neden bu kadar güzel gelmişti ki?
"Louis." diye tekrarladı.
"Tek seferde anlamıyor musun?"
"Nasıl bu kadar kaba olabiliyorsun?" derken onun adını yaka kartına yazdı. "Eğer müşterilere de böyle davranırsan gün sonunu bile görmeden kapının önünde bulursun kendini." Louis gözlerini devirdi.
"Hem, niye buradasın ki sen?"
"Sen neden buradasın? Tahmin et çok zor olmamalı. Tabii ki para için. Paraya ihtiyacım olduğu için olabilir mi?" Harry yine kaşlarını çattı.
"O şeyi alabilmek için mi?"
"Yine seni ilgilendirmeyen bir konu." Harry cevabını almış olarak başını hafifçe iki yana salladı.
"Akşam iş çıkışına kadar götün çıkacak büyük ihtimalle ama her an güler yüzlü olmak zorundasın. Biliyorum bu senin için zor ama maalesef ki yapmak zorundasın. Her gelen müşteriye öncelikle 'hoş geldiniz, bugün garsonunuz ben olacağım' deyip menü vereceksin."
"Başka garson olmadığına göre bunu söylemem biraz saçma değil mi?"
"Patronla konuş istersen bu konuyu." Louis yine gözlerini devirdi.
"Başka?"
"Onlar menüye bakarken yanlarından uzaklaşıp başka masayla ilgilenebilirsin ya da ilgilenmen gereken masa yoksa bir kenarda bekleyebilirsin. Eğer onların menüye bakmayı bıraktığını görürsen yanlarına gidip siparişlerini alırsın ve gelip bana söylersin. Masa numaralarını aklında tutman gerek. Siparişleri karıştırma sakın."
"Bu kadar mı?"
"Bu kadar. Aklına takılan ya da sormak istediğin bir şey var mı?"
"Yok."
"O zaman müşterileri daha fazla bekletme." deyip odadan çıkarak mutfak kısmına geçti. Louis onu takip ederek oraya gidince Harry ona bir önlük uzattı. "Cebinde adisyon ve kalem var, sakın işaretlemeyi unutma."
"Emredersin kıvırcık."
"Bana kıvırcık deyip durma. Okuma yazman var herhalde, ne yazıyor burada?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
We'll Be Alright | Larry
FanfictionLouis bir serseriydi. Harry ise onu tanıdıktan sonra hayatı değişen biriydi. Peki o da Louis'yi değiştirebilecek miydi? Uyarı! Uyuşturucu madde kullanımı yer almaktadır.