Kafe biraz sakinleştiğinde Louis hemen Harry'nin yanına atmıştı kendini. "Sarılmak istiyorum." diyerek Harry'nin dibine kadar girdi. Harry ise bu cümleye asla şaşırmıyordu çünkü Louis -her ne kadar bu tabire kızsa da- koala gibiydi. Sürekli sarılmak istiyordu. Kollarını açarak bekledi. Harry ona sarılarak yüzünü boynuna gömmesine izin verdi. Louis sarıldıkları tüm süreçte Harry'nin boynunu kokluyor ve sürekli öpüyordu. Bu bir rutin haline gelmişti.
"Harry-"
"Sadece bir dakika huzur istiyorum. Sevgilimin dibinde bitip durmaktan vazgeç." Patrick gözlerini devirip sabır diledi. Louis ile sürekli tartışıyorlardı.
"Huzuru eve gidince de bulabilirsin. Burada çalışmamız gerekiyor değil mi?"
"Çalış o zaman, ne diye gelip bizi rahatsız ediyorsun?"
"Louis!" diyerek uyarmaya çalıştı Harry.
"Alıştım ben artık bu tavırlarına bunun." Louis'nin hemen kaşları çatıldı.
"Bunun mu?"
"Louis!"
"Ama, bu, diyor bana."
"Patrick, bu dediğin kişinin bir adı var. Yetişkin adamlar mısınız, Emma'nın kreşten arkadaşı mı belli değil." diye kızdı ikisine de. "Ne diyecektin sen?"
"Bir cheesecake bir de filtre kahve siparişi var."
"Kendin de alabilirdin." Harry yorgun bir nefes verip siparişi hazırlamak için Louis'den uzaklaştı. "Bak işte sevgilimle arama mesafe koydun. Anneme söyleyeceğim seni kovsun." Bunu yapmayacağını üçü de biliyordu. Patrick ona dil çıkarıp Harry'nin hazırladığı tepsiyi aldı.
"Bu arada siparişi veren kişi senin burada çalışıp çalışmadığını sordu." dedi Louis'ye. O mutfaktan çıkarken Louis'nin kaşları çatıldı.
"Arkadaşlarından biri gelmiş olabilir mi?"
"Bilmiyorum. Kimseye burada çalıştığımı söylemedim ben." deyip kapıya ilerledi. Eskiden gittiği sokaklardaki birileri gelmemiş olsun diye dua ediyordu. Kapıyı hafif aralayıp üç müşteride gezdirdi gözlerini. O an göz göze geldiği kişiyle gözleri irileşti. Harry onun arkasında durup müşterileri görmeye çalışıyordu.
"Kimmiş? Tanıyabildin mi?"
"Tanıdım. Önemli biri değil."
"Yine de sormuş seni. İstersen selam ver."
"Gerek yok." deyip kapıdan uzaklaştı. Harry onun bir anda gerildiğini fark edince şaşkınca baktı. Kimdi onu bu kadar gerecek arkadaş. Harry kapıyı aralayıp bakacakken Louis'nin kendisine seslenmesiyle bunu gerçekleştiremedi. "Yanıma gelir misin?"
"Gerildiğini hissediyorum, yanlış mı?"
"Yanlış." Harry haklı olduğunu anlayarak ona yaklaşıp ellerini ensesinde birleştirdi. Louis'nin elleri hemen belini bulunca gülümsedi.
"Kim geldi? Eski mahalleden birileri mi?"
"Önemsiz biri olduğunu söyledim."
"Ve o kişiyi görmemi de engelledin." diyerek tek kaşını kaldırdı.
"Boş ver şimdi. Ben bütün işi Patrick'in üstüne niye atıp geldim?" derken burnunu Harry'nin burnuna sürttü.
"Niye?" diye sordu şımarıkça.
"Çünkü seni biraz seveyim, sen biraz beni sev istedim." diye mırıldanırken gözleri Harry'nin dudaklarına indi.
"Öyle mi diyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
We'll Be Alright | Larry
Fiksi PenggemarLouis bir serseriydi. Harry ise onu tanıdıktan sonra hayatı değişen biriydi. Peki o da Louis'yi değiştirebilecek miydi? Uyarı! Uyuşturucu madde kullanımı yer almaktadır.