2

407 48 7
                                    

Harry uzun zamandır kullanmadığı kestirme yoldan gitmek zorunda hissetti kendini. O kadar yorgundu ki vücudunu taşıyamayacağını hissediyordu. Tüm gün ayakta durmuştu ve resmen ayak tabanlarına iğne batıyormuş gibi hissediyordu. Son beş gündür bu sokakları hiç kullanmamıştı. Hani şu malum olaydan sonra.

Haftalığından çok az bir miktar parası kalmıştı ve başkalarına kaptıramayacak durumdaydı. Geç saatlere kadar çalışmasının karşılığını alamıyordu zaten. Patronu çok cimriydi ve yaptıkları her şeye karışıyordu. Harry bir siparişi fazla çikolata parçaları ile süslerse azar işitiyordu. Eğer onu dinleyip az koyarsa yine azar işitiyordu.

Eğer yeni, güzel bir iş bulabilse bir dakika bile durmayacaktı burada. Yaklaşık dört yıldır burada çalışıyordu ve dört yılda maaşına yapılan zam, fiyatı artan ürünleri bile karşılamıyordu. Bu yüzden bu kadar kötü bir mahallede yaşıyordu. Eğer biraz daha zam alabilse hemen daha iyi bir yere taşınabilirdi.

Geçtiği yollar hiç tekin değildi ve bazen başına bir geleceğinden korkarak gidiyordu evine. Evine en yakın otobüs durağı yirmi dakika yürüme mesafesindeydi. Her gün kırk dakikası durağa yürümek ve duraktan eve dönmekle geçiyordu. Otobüs yolculuğu da yarım saat sürüyordu. Bir saat de oradan kayboluyordu. Günde neredeyse iki saati boşa gidiyordu ve onun elinden hiçbir şey gelmiyordu.

Bazen yürüyecek takati olmamasına rağmen mecburiyetten adım atıyordu. Bazense yürürken ayakları o kadar acıyordu ki ağlayarak devam ediyordu yoluna. Şimdi yine ağlamanın eşiğindeydi. Bir an önce eve gidip kendini yatağa atmak istiyordu. Sabah çok erken bir saatte evden çıkıp akşam çok geç dönüyordu. Yaşıtları çalıştığı yere gelip keyif yaparken, onun yaptığı tatlıları eleştirirken sadece duymazdan gelip yeni bir sipariş hazırlayabiliyordu.

Çalıştığı yerdeki garson arkadaşı belki de tek arkadaşıydı. Diğer arkadaşlarıyla çalışma saatleri yüzünden görüşemediği için araları çok da iyi değildi. Arada bir mesajlaşıyorlardı o kadar. Üniversiteyi bitirdikten sonra hiçbir şey istediği gibi olmamıştı. Bulabildiği en iyi işi bulmuştu ama buradan da memnun değildi.

Yürümeye devam ederken köşede gördüğü iki kişiyle bir anlığına duraksadı. Birinin diğerine küçük bir paket verdiğini görmüştü. Paketin içinde ne olduğunu tahmin etmek çok da zor değildi. Görmemiş gibi yapmak istese de paketi veren kişinin kendisini gördüğünü fark etti. Bu sokağa her girdiğinde başına bela açmak zorunda mıydı? Alt tarafı eve çabuk gitmek istemişti.

"Siktir!" adamın mırıldandığı şeyi duyunca sertçe yutkundu. Biraz sonra başına kötü şeyler gelebilirdi. Sanırsa yine başını belaya sokmuştu. Adam tam hareketleneceği sırada göğsüne bastırılan parmaklar onu durdurdu. Karşısında, Harry'ye arkası dönük olan kişi onu durdurdu.

"Onu ben hallederim, git sen." Harry duyduğu sesle gözlerinin irileşmesine engel olamadı. Yine aynı kişiyle mi denk gelmişti? Adam pek emin olamasa da ara sokağa girerek gözden kayboldu. Harry ise şaşkınca olduğu yerde durmuştu. "Yine mi sen?" irkilerek kendine geldi. "Bu gördüğünden kimseye bahsetmeyeceksin."

"Ne aldın o adamdan?" dedi sesinin titrememesi için savaşırken.

"Seni ilgilendirmeyen şeylere burnunu sokmaman gerektiğini öğretmediler mi sana? Yürü hadi. Unutma, bundan kimseye bahsetmek yok. Senin için söylüyorum." derken yine aynı yöne yürümeye başladı. Harry onu takip ederken içindeki merak susmasını engelliyordu.

"Sen mi kullanıyorsun?" cevap alamadı. "Neden kendine böyle bir şey yapıyorsun?" sorusu yine cevapsız kaldı. Resmen duymamazlıktan geliyordu onu. "Annen ya da baban üzülmüyor mu bu haline?" Kaşlarının ortasının buruşmasına engel olamadı.

"Nesi varmış halimin?"

"Zararlı bir şey tüketiyorsun." dedi ona inanamayarak. Bunun farkında değil miydi?

"Yani?"

"Zararlı işte, ne yanisi?" Mavi gözlerin devrildiğini gördü.

"Soluduğun havanın da fazlası zararlı ama sen solumaktan vazgeçmiyorsun."

"Aynı şey değil." Alaycı gülümsemeyle karşılaşınca göz deviren taraf kendisi oldu. "Ne zamandır kullanıyorsun?"

"Sana ne, ne zamandır kullandığımdan, ne yaptığımdan?Gerçekten seni ilgilendirmeyen şeyler sormayı bırakmayacak mısın?" Surat asarak kendi evinin olduğu yola döndü.

"Bıraktım çünkü evime gitmem lazım." Birisi kendisiyle ters konuşunca hemen morali bozuluyordu ve ağlamak istiyordu. Sadece ona kullandığı şeyin kendisine zarar verdiğini anlatmak istemişti. Yaşı çok genç görünüyordu ve Harry onun hayatını mahvetmesine üzülmüştü.

Aslında onun anne ve babasına da üzülmüştü. Kim bilir ne kadar üzülüyorlardı? Harry bunları düşünürken evine vardı. İki odası olan bir evi vardı. Değmeyecek bir kira veriyordu ama bundan ucuzu da yoktu. Her gün yatağa buradan kurtulacak olduğu günün hayaliyle giriyordu. Tek ihtiyacı olan şansın bir kere onun yanında olmasıydı. Gerisinin çok kolay olacağını biliyordu ama o şans Harry'ye asla uğramıyordu.

We'll Be Alright | LarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin