21

386 44 11
                                    

Ev tamamen sessizliğe gömülmüştü. Herkes kendi köşesine çekilmişti. Louis kullandığı ilaçların etkisiyle çoktan uykuya dalmıştı. Evin küçük kızı Emma ise yaklaşık iki saat önce uyumuştu. Jay mutfakta bir şeyler yaparken Harry Louis'nin yanındaydı. Parmaklarını onun saç diplerinde gezdirerek arada bir uzun kirpiklerini kırpıştırmasını izliyordu.

Jay kapıyı tıklatıp yavaşça açtığında Harry o tarafa baktı. "Uyumayacaksan bir kahve içelim mi?" hemen başını sallayıp Louis'nin üstünü iyice örterek odadan çıktı. Mutfağa kadar kadını takip etti. Masanın çevresindeki sandalyelerden birine oturup dikkatle ona baktı. "Sana danışmak istediğim bir şey var."

"Dinliyorum." derken parmaklarını önüne bırakılan fincanın etrafına sardı.

"Louis'nin tedavi süreci şimdilik iyi gidiyor." başını sallayıp tebessüm etti. Kadının söyleyeceği şeylerde zorlandığını anlayınca elini tuttu.

"Rahat ol. Ne düşünüyorsan ya da söylemek istiyorsan söyle gitsin." kadın derin bir nefes aldı.

"Ben çok huzursuz hissediyorum Harry. Sanki… sanki her an her şey yine eskiye dönecekmiş gibi geliyor." kadının gözleri kahvesinde geziniyordu.

"Neden böyle hissediyorsun? Yolunda gitmeyen bir şeyler mi var?" dedi dikkatle ona bakarken.

"Burada yaşadıkça Louis'yi bu çukurdan çıkarmak daha da zor olacakmış gibi geliyor. Yürüyüşe diye çıkıp yine o sokaklara gitmesinden korkuyorum." kahvesinden bir yudum alıp boğazını yumuşattı. Bu ihtimal onu da korkutsa da başkasından duymak kötü hissetmesine neden olmuştu.

"Bu olası bir durum tabii ki." sesinin kısık çıkmasını engelleyemedi. "Çünkü daha önce birçok kez denedi bırakmayı ama dayanamayıp kendini yine orada buldu. Korkmanı çok iyi anlıyorum ama bu sefer yapacakmış gibi değil mi?" diye hevesle sordu.

"Diğerlerinde de başlarda öyleydi. Buradan uzaklaşmadığımız sürece de her an korkuyla yaşayacağız." Harry gözlerini kahvesine çevirdi. Onu gerçekten çok iyi anlıyordu. Çünkü kendisi de korkuyordu.

"Buradan gitmeyi mi düşünüyorsun?" diye sordu sakin bir ses tonuyla. Karşısındaki kadının gergin olduğunu hissediyordu.

"Farklı bir semte taşınmayı düşünüyorum. Daha sakin ve içimin rahat edeceği bir yere." derken telefonunu eline aldı kadın. "Kafeye çok yakın bir yer buldum. Bugün öğleden sonra gidip baktım. Güzel bir ev. Fotoğraflarını çektim." Harry kendisine çevrilen fotoğrafa baktı.

"Çoğu eşya var içinde buradaki her şeyi götürmemize bile gerek yok. Burayı depo olarak kullanırız, orada yaşarız. Hemen karşısında park var. Akşamları ya da sabah uyandığında gidip yürüş yapabilir. Hem Emma'da evde olduğu zamanlar sıkıldığında gidip parkta oynayabilir. Ne düşünüyorsun?"

"Çok güzel." deyip telefonu kadına uzattı. "Açık konuşacağım. Eğer Louis o şeyi almak isterse her türlü alır. Buraya gelse de gelmese de bir şekilde ulaşabilir onlara. Eğer bu taşınma işini sırf onu buradan uzak tutmak için yaptığını anlarsa kendini kötü hissedebilir. Senin ona güvenmediğini düşünebilir. Benimle konuşmak yerine ona kafeye daha yakın bir yere taşınmak istediğini söyle. Yolun artık seni yorduğunu filan söyle. Düzeni değişecek olan kişi Louis, ben değilim." kahvesinden bir yudum daha aldı.

"Aslında seninle asıl konuşmak istediğim şey de tam olarak buydu. Bu zamana kadar Louis'ye resmen yalvararak yaptıramadığım çoğu şeyi tek bir lafınla yaptırıyorsun. Onun için gerçekten değerlisin Harry. Sana bir şey teklif edeceğim ama hemen reddetme." Harry'nin kaşları çatıldı. "Senin de bizimle yaşamanı çok isterim. Zaten ailemizden biri gibi oldun. Seni böyle bir yerde yalnız bırakamam. Evindeki eşyaları buraya taşırız. Senin için değerli olan şeyleri alırsın. Hem kafeye yakın, gidiş gelişin daha kolay olur."

"Ben… bilemedim ki? Yani…" Jay onun olumsuz cevap vereceğini anlayınca susturdu.

"Dur, hemen olumsuz bir cevap verme. Güzelce düşün. Gerçekten seni bu pis mahallede bırakmak istemiyorum. Sen de benim oğlum sayılırsın, nasıl bırakayım seni? Hem aynı yerde çalışıyoruz, bizim için birlikte yaşamak daha kolay olur. Lütfen." Harry soğumaya başlayan kahvesinden bir yudum daha aldı.

"Teşekkür ederim. Sende benim için aynı değere sahipsin." Jay onun elini tutup hafifçe sıktı. Harry Louis'yi tedaviye ikna ettiği için onun kendisine minnet duyduğunu biliyordu. Buna gerek olmadığını düşünüyordu çünkü Louis kendisi istemişti tedavi olmayı.

"Harry?" Louis'nin sesiyle mutfağın girişine baktı. Uyuşuk adım sesleri yaklaşınca Jay ayağa kalkıp kahve fincanlarını yıkamaya başladı. "Ne yapıyorsun burada?"

"Oturuyorduk. Sen neden uyandın?"  omuz silkerek elini uzattı.

"Gel hadi, uyuyalım." elini tutarak Harry'yi kendine çekti. "İyi geceler anne, sende daha fazla oyalanma."

"İyi geceler bebeğim." Louis ona burnunu kırıştırdı. Kendisine böyle seslenmesinden hoşlanmıyordu. Yataklarına girdiklerinde Harry'yi göğsüne çekip sıkıca sarıldı. "Ne konuştunuz?"

"Öyle havadan sudan şeyler."

"Benden bir şeyler gizliyorsunuz ve bu hoşuma gitmiyor."

"Senden bir şey gizlediğimiz yok. Annen artık burada yaşamak istemiyor." Louis kaşlarını çattı.

"Neden?"

"Yol yoruyor sanırım onu. Mantıklı düşününce kafenin yakınlarında bir yerde yaşamak iyi fikir. Burada sabah çok erken uyanıp gitmek zorunda kalıyor. Akşam kafeyi kapatıp eve gelene kadar çok geç oluyor. Kadın bütün gün çok yoruluyor."

"Sende geliyorsan ben istediği yere giderim."

"Benim ne işim var? Kendi evim var sonuçta." kaşları daha çok çatıldı.

"Biz başka bir yere taşınacağız ve sen burada yaşamaya devam edeceksin, öyle mi? O zaman bende seninle kalırım."

"Saçmalama istersen."

"Sen gitmiyorsan bende gitmiyorum." Harry yorgun bir nefes verip gözlerini kapattı.

"Bunu daha sonra konuşabiliriz bence. Annene sana söylediğimi belli etme sakın."

"Bir kere öpersen belli etmem." Harry kıkırdayarak onu öptü. "Tamam, artık uyuyabiliriz. İyi uykular."

"Sana da sevgilim." Louis onu bir kere daha öpüp gözlerini kapattı.

We'll Be Alright | LarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin