4

396 52 12
                                    

Louis'nin işteki son günüydü bugün. Çalıştığı günlerin parasını almıştı ve kafeden çıkmıştı. Birkaç adım önünde yürüyen Harry bilerek yavaş yürüyordu. Louis ile tüm günleri kötü geçse de Harry onu biraz daha fazla görmek istiyordu. Louis sürekli Harry'ye kötü davransa da, hatta nefret ettiğini belli etse de Harry ondan saçma bir şekilde hoşlanıyordu. Otobüs durağında yan yana beklemeye başladılar.

"İstediğin miktarda para kazanabildin mi?"

"Bir süre idare edecek kadar kazandım." başını sallayıp gelen otobüsü durdurdu. En arkaya oturup dışarı çevirdi başını. Louis'nin yanına oturduğunu hissedince heyecanlı bir nefes aldı. Daha önce hiç yan yana oturmamışlardı. Başını geriye yaslayıp gözlerini kapattı. Birkaç dakika öyle durduktan sonra başını Louis'nin omzuna doğru bıraktı. Louis birkaç saniye tepkisiz kalsa da onun başını tutup cama doğru yasladı.

Harry içinde hissettiği buruklukla gözlerini yavaşça araladı. Louis'nin direkt karşısına baktığını gördü. "Özür dilerim." diye mırıldanıp dışarıyı seyretmeye başladı. Louis'nin yaptığı her ters harekette ağlamak istiyordu. Ne vardı ki başı birazcık omzunda kalsaydı? İnecekleri durağa yaklaştıklarında Louis ayağa kalkıp kapıya doğru ilerledi. Harry onu takip ederken şoförün yaptığı ani fren Harry'nin dengesini kaybetmesine neden oldu.

Louis onu dirseğinden tutup dengede kalmasını sağladı. Daha sonra açılan kapıdan dışarı attı kendini. Harry onunla birlikte yürürken gülümsemek istiyordu. Louis onu düşmemesi için tutmuştu. Bu büyük bir şeydi. Sessizce ilerlerken Louis bir an duraksayarak "Siktir." dedi. Harry ne olduğunu anlamadan ona baktı. "Uzaklaş buradan."

"Ne?"

"Git buradan."

"Neden?"

"Soru sorma ve git. Seni görürlerse başın belaya girer." Harry korku dolu gözlerle ona baktı. Louis onu ittirerek "Git diyorum neyini anlamıyorsun? Şu sokaktan gir, ikinci sola sap. Oradan dümdüz aşağıya in. Hadi." deyip onu bir kere daha ittirdi. Harry onu dinleyerek sokağa girse de uzaklaşamadı. Büyük çöp kutusunun yanına çöküp bekledi. Louis'nin yanına üç kişi yaklaştı biraz sonra.

Harry, Louis'nin gözlerinde ilk defa korku gördü. Cebindeki parayı çıkarıp adama uzatışını ve adamın parayı saydıktam sonra eksik olduğunu söyleşini izledi. Sonra bir anda üç kişinin Louis'ye saldırışını. Şaşkınlıktan tepki veremezken Louis'nin gözü ona kaydı. Adamlardan tekme yerken işaret parmağını dudağına bastırarak sessiz olması gerektiğini anlatmaya çalıştı.

Harry gözlerini ıslatan yaşları serbest bıraktı. Louis orada acı çekerken kendisinin burada suspus oturmasını istiyordu. "Memur bey yardım edin, bu taraftarlar." diye bağırınca üç adamda durdu. Etraflarına bakınıp hızla uzaklaştılar oradan. Harry koşarak Louis'nin yanına gelip başını elleri arasına aldı. "Louis?" dedi güçsüz sesiyle. "Lütfen bana bir şey söyler misin? Korkuyorum." Louis inleyerek doğrulmaya çalıştı.

"Dur yardım edeyim sana." diyerek onu kaldırdı. "Hastaneye götüreyim mi seni?"

"Gerek yok." dese de ayakta duramıyordu. Harry ağlamaya devam ederken Louis'nin kolunu kendi omzuna attı.

"Evine kadar yardım edeyim o zaman."

"Senden yardım isteyen mi oldu?"

"Benden neden nefret ediyorsun bilmiyorum ama şimdilik nefretini bir kenara bırak. Şu an seni evine götürebilecek tek kişi benim. O yüzden evini tarif et bana. Yol ayrımından sonra nasıl gideceğiz?" Louis yenilgiyle ona ayak uydurarak yürümeye başladı.

"Düz devam edeceğiz. Oradan sonra üçüncü sola gireceğiz. İkinci ev benim evim." Harry onun tüm yükünü kendisine vermesini sağlayarak yürüttü. Louis'nin haline baktıkça gözünden akan yaşlar durmak bilmiyordu. Olabildiğince sessiz ağlamaya çalışıyordu. Yaklaşık yirmi dakika sonra evin olduğu sokağa girdiler. "Zırlayıp durma artık. Burada acı çeken benim."

We'll Be Alright | LarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin