İçerden çok ses gelmemesi kafenin çok kalabalık olmadığını düşündürüyordu. Fırsattan istifade mutfağı temizlemeye başlamıştı Harry. Böylece işleri daha erken bitecekti ve yatağına daha çabuk koşacaktı. Bugün Louis'nin her şeye yardım etmesi sebebiyle çok yorulmamış olsa da sabah normalden çok daha erken bir saatte uyandığı için uykusuz hissediyordu.
"Sevgilim, iki tane böğürtlenli pasta alacaktım."
"Veriyorum hemen." derken saati kontrol etti. Kapatmalarına çok az bir zaman kalmıştı. "Bu saatte yeni müşteri mi geldi?"
"Evet. Sanırım kadın hamile. Bilirsin, canı bir şeyler çekmiştir ve adam mecburen getirmiştir." Harry servisleri hazırlayıp kapıya doğru ilerledi.
"Bakayım."
"Buradan göremezsin, en köşede oturuyorlar. Hem ayıp değil mi müşterilere öyle bakmak falan? Rahatsız olurlar. Onlar kalkana kadar bende diğer masaları silerim. Onlar gidince hemen çıkarız." diyerek kapıya yaklaşmasını engelledi.
"Olur." deyip tepsiyi ona uzattı. Louis onun yanağını öptükten sonra mutfaktan çıktı. O tabakları masaya götürürken Harry mutfak temizliğine geri döndü. Yarın sabah yapacağı bazı şeylerin malzelerini akşamdan hazırlıyordu genelde. Bazılarını mayalanmaları için bırakıyordu. Bazı şeyler dışarıdan hazır alınsa da Harry'nin özellikle yapmaktan hoşlandığı tatlılar bu mutfakta ortaya çıkıyordu.
Çıkan bulaşıkları bulaşık makinesine yerleştirdi. Bu sırada Louis birkaç defa daha mutfağa girip çıkmıştı. Fırının içini, dolapları ve tezgahın üstünü sildiğinde sadece yerleri silmek kalmıştı. Mutfağın köşesinde duran viledayla yerleri silip ellerini yıkadı. Louis hala götürdüğü tabakları getirmediği için müşterilerin oturduğunu düşünüyordu. Onlar gidene kadar sevgilisine yardım edebilir ya da bir köşede sessizce bekleyebilirdi. Önlüğü çıkarıp yerine astıktan sonra ceketini eline alıp mutfaktan çıktı.
Gördüğü şey ile gözleri irileşti. Kafeyi sadece duvarlarda olan küçük aydınlatmalar ve masanın üzerine özenle yerleştirilmiş led ışıklar aydınlatıyordu. Louis, Harry'nin çıktığını fark ederek ona dönüp gülümsedi. "Gel bebeğim." diyerek elini uzattı. Harry hala şaşkın ifadesiyle ona bakarken yanına yaklaştı.
"Louis?" özel bir gün olup olmadığını sorguladı. Doğum günü değildi, yıl dönümleri değildi.
"Oturalım mı?" diyerek onun için sandalyeyi çekti Louis. Harry onun çektiği sandalyeye oturup ceketini arka kısmına koydu.
"N'oluyor?"
"Sana küçük bir jest yapmak istedim." derken uzun zamandır saklamayı başardığı şarabı kadehlere boşalttı. Kadehleri ve şarabı Patrick sabah gizlice getirmişti. Louis, Harry sürekli yanında olduğu için tek başına böyle bir şey organize edemezdi. Patrick ile işbirliği yapmaktan ne kadar hoşlanmasa da mecbur kalmıştı.
"Ne için bunlar?"
"Biraz başbaşa kalıp kafa dinleriz hem de küçük bir sürpriz yaparsam hoşuna gider, diye düşündüm." elbette hoşuna giderdi. Harry en ufak şeyden bile mutlu olan biriyken böyle tatlı bir jest onu göklere uçurmaya yeterdi. Bir anda fark ettiği şeyle gülmeye başladı. Louis onun neden güldüğünü anlamaya çalışırken "N'oldu?" diye sordu.
"Bana sürpriz hazırlarken benim de katkım olsun istedin herhalde. Benim tatlılarımla bana sürpriz yapıyorsun. Bir de kafasından hikaye uyduruyor. Kadın hamileymiş de, oradan bakarsam göremezmişim de, müşterileri öyle izlemek ayıpmış da." gülmeye devam ederken "Çok tatlısın." dedi. Louis ensesini kaşıyarak omuz silkti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
We'll Be Alright | Larry
FanfictionLouis bir serseriydi. Harry ise onu tanıdıktan sonra hayatı değişen biriydi. Peki o da Louis'yi değiştirebilecek miydi? Uyarı! Uyuşturucu madde kullanımı yer almaktadır.