Üç gün önce, dört gün boyunca yemek yemediğim için sırtım ucu yakılmış bıçakla oyulmuştu.
Yedi gün önce ona karşı geldiğim için parmak uçlarım sıcak sobaya bastırılmıştı.
On üç gün önce yine ona karşı geldiğim için beni yatağa zincirlemiş hem dövmüş hem de dokunmuştu.
Otuz gün önce beni boğmaya çalışmıştı.
Bunları ve daha fazlasını yapmasının nedeni annemin her hafta iki gün beni yanına almasıydı.
Evet, babamı karakola götürdüklerinden sonra annem beni bazı günler yanına alıyordu. Kardeşimle birlikte sinamaya gidiyor, alışveriş yapıyor, çeşit çeşit yemekler yapıp onları yiyorduk. Annemin yanında rüyadaymış gibi hissediyordum sonra babamın yanına geri dönüyor bunun rüya değil kabus olduğuna inanıyordum.
Çok uzun bir süredir bu böyle devam ediyordu. Ve her seferinde annemin yanından geldiğinde babam bana hep daha kötüsünü yapıyordu.
Annem bana elliye kadar sayı saymayı, yazı yazmayı ve okumayı öğretmişti. Bana bir telefon vermiş içine bir numara kaydetmiş 'baban sana kötü davranırsa beni bu numaradan ara' demişti. Babam annemin yanından her gelişim de telefonu elimden alıyordu ve geri gidene kadar vermiyordu.
Gözlerimi etrafta gezdirdim. O adam ayaklarıma bir şey takmıştı, ayağa kalkıp yürüyemiyordum. Taktığı şey ayağımın altına giriyordu. Onu ayağımdan çıkaramıyordum, ellerimi yatağın demirine bağlamıştı. Üç gün önce sırtımı sıcak bıçakla oyduğu gece beni bu şekilde bağlamış ve annemin yanında fazladan bir gün durduğum için beni cezalandırmıştı.
Derin bir nefes alarak başımı yatağın demirine yasladım. Annemle kardeşimi şimdiden özlemiştim, iki gün daha nasıl dayanacaktım?
Anneme de bir şey anlatamamıştım. Babam 'annene bir şey anlatırsan, anneni gözünün önünde acı çektirerek öldürürüm' demişti. Annemin acı çekmesini istemiyordum.
Annem bir şeylerin farkındaydı ama ben sürekli söylediklerini reddettiğim için bir şey yapamıyordu.
Dış kapının açılış sesini duydum, sonra da babamın sesini. "Lefu, bak sana ne aldım," adım sesleri kapımın önünde durdu. Kapı yavaşça açıldı, elinde bir poşet tutuyordu. Poşeti bana uzattı ama kalkıp alamadım, ayağım acırdı. "Ah ayağa kalkamıyordun doğru."
Yanıma gelip ayağıma taktığı şeyi çıkarıp kenara bıraktı. Ellerimi de çözdü. Ona ters ters baktım. "Bakma bana öyle, sana çok güzel şeyler aldım."
Elinde ki poşeti bana uzattı. Poşeti elinden alarak içindekilere baktım. İçinde bir gecelik vardı. Tek kat tülden, kısacık-giysem kalçamı zor kapatır-, üst kısmı neredeyse tamamen açık, mavi bir gecelik...
Bakışlarım gecelikden ayrılıp babama baktım. Umarım onu giymemi istemezdi.
"Beğendin mi?" Beğenmedim desem ne yapardı?
"Beğenmedim." Bakışları değişti. Gözlerini öfke ele aldı.
"Onu giyeceksin. Tam burda, karşımda soyun ve onu giy." Kafamı iki yana sallayarak geceliğe baktım. "Sana, onu giy dedim."
"Giymem." Bakışlarım geri babama döndü. "Giymezsen onu kardeşine giydiririm." Babam annemin beni aldığı bir gün o da kız kardeşimi yanına almıştı. Eve geldiğimde bana kız kardeşimin çıplak halini göstermiş, 'eğer dediklerimi yapmazsan ona da sana yaptıklarını yaparım' demişti.
Kafamı tekrar iki yana salladım. Gözlerim doldu ama onları geri gönderdim. Ağlamak istemiyordum.
Ayağa kalkarak üstümde ki tişörtü çıkardım. Kardeşime bana yaptıklarını yapmasına izin veremezdim. Onu korumam lazımdı, ben onun ablasıydım.
Altımda ki beyaz üstünde pembe çiçekler olan taytımıda çıkardım. Her ne kadar ağlamak istemesem de gözyaşlarım akmaya başladı. Üstümde ki atlet ve iç çamaşırını da çıkarttım. Artık karşısında çıplaktım.
Kafamı kaldırıp babama baktım, bana beni istiyormuş gibi bakıyordu. Midemin bulandığını hissettim. Eğilerek yerde ki geceliği aldım ve hızlıca giydim. Geceliğin göğüs kısmı benim karnıma denk geliyordu ve boyuda dizlerimin dört parmak kadar üstünde bitiyordu. Yutkunarak gözyaşlarımı sildim. "Bir gün, seni tüm bu yaptıkların için pişman edeceğim."
Babam alayla güldü. "Sen mi?" Baştan aşağı beni süzdü. "Söyle güzel kızım, sen bana kıyabilir misin?"
"Sana öyle bir kıyarım ki, ölmemek için bana yalvarırsın. Yalvartırım."
Babam tekrar güldü. "Komik kız ya," tekrar beni süzdü. "Gel bakalım babanın kucağına."
Lefu o gün kız kardeşi onun yaşadıklarını yaşamasın, ruhu ölmesin diye babasına boyun eğdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VEDA
Teen Fictionİstenmeyen, Azrail'in bile unuttuğu bir kadın. Bu kadına aşık bir adam. "Oyun oynuyoruz Lefu. Sen oyun oynamayı çok seversin."