15. Yaş

201 18 14
                                    

"Abla, senin yanında yatsam olur mu?" Dışarıda yağmur yağıyordu ve şimşek çakıyordu, Mehir bunlardan korkardı. Başımı sallayarak yatakta Mehir'e yer açtım. Mehir büyük bir sevinçle koşarak açtığım yere uzanarak başını göğsüme koydu. Gülümseyerek Mehir'in minik bedenine sarıldım.

"Abla, bir gün beni lunaparka götürür müsün?" Ellerimi sarı saçlarına yerleştirerek saçlarını sevmeye başladım. "Bu da nereden çıktı?" Omzunu silkti. "Annemle hep gidiyorduk, uzun zamandır gitmedim. Öyle aklıma geldi, bir gün birlikte tekrar gider miyiz?" Gidebilir miydik? Bu odadan çıkarsak giderdik. "Gideriz." Kafasını sevinçle salladı.

Gözlerimi kapatarak uyumaya çalıştım. Daha on dakika geçmemişti ki kapı sesli bir şekilde açıldı. "Çocuklar oyun oynamadan uyumaz." Babamın saçma cümlesiyle gözlerimi açtım. "Oyun oynayacak yaşım çoktan geçti baba. Artık oyun oynatacak yaştayım."

Babam kısa sinir bozucu bir kahkaha attı. Bende ufak bir gülümsemeyle ona bakmaya başladım. Mehir daha çok bana sokularak babama bakmaya başladı. Kafamı eğerek Mehir'in kulağına fısıldadım. "Korkma."

"Çok komiksin güzel kızım." Kafamı kaldırdım, gülümsemem daha alaycı bir şekilde yüzüme yayıldı. "Senin kadar olmasamda.." Babam büyük adımlarla yatağa yaklaştı. Kafamı tekrar eğerek Mehir'e baktım. "Mehir banyoya koş ve gözlerini sıkıca kapat. Aynı şekilde kulaklarını da." Mehir anlamayarak bana baktı. "Sakın ben yanına gelene kadar banyodan çıkma." Mehir kaşlarını çatarak yataktan kalktı.

"Nereye güzel kızım? Seninle de oyun oynayacağız." Mehir göz ucuyla babama bakıp banyoya koştu. "Mehir değ biz oyun oynayacağız." Alaylı ifademe ters bir şekilde sesim sertti. Babam şaşkılıkla bana baktı. "Ama ben onu da istiyorum." Dudaklarını sarkıtarak söylediği şey ile kusma isteğim artmıştı.

Saçımı tutarak kafamı yatağın demirine vurdu. "Bir daha benimle ters ters konuşursan seni öldürürüm."

"Eğer Mehir hakkında mide bulandırıcı şeyler söylersen tek bir damla kanın kalmayana kadar tüm kanını akıtırım." Babam gülerek korkmuş gibi yaptı. "Çok korktum bak şimdi." Büyük bir kahkaha atarak saçlarımda olan eliyle kafamı geriye yatırarak gözlerini kapatıp dudaklarını boynuma bastırdı. Yerimde çırpınmaya başladım. Hayır, çekmeyeceği açmaya çalışıyordum, çırpınmıyordum. Sonunda çekmeceyi açtığımda içinde ki bıçağı alarak sıkıca tuttum. Bu bıçağı sabah banyonun penceresinin kenarında bulmuştum, birisi koymuş olmalıydı.

Derin bir nefes alarak sıkıca tuttuğum bıçağı babama sapladım. Babamın dudakları boynumdan uzaklaştı. Bakışları gözlerime dokundu. "İki sene önce, tam bugün," bakışlarım bıçağa kaydı. "Mehir'i öldürmeye çalıştın." Bıçağı çıkartarak tekrar sapladım. "Ve bugün sen öleceksin."

Babamın gözlerinde o duyguyu gördüm. Korku... Bıçağı çıkartarak tekrar sapladım. Babam daha fazla dayanamazmış gibi büyük bir çığlık atıp geriye çekilerek karnını tuttu. Karnında ki elini kaldırarak elinde ki kana baktı ve tekrar bağırdı.

Yattığım yerden kalkarak babama yaklaştım. Korkuyla elini tekrar karnına bastırarak bedenini duvara bastırdı. Üstüne yürüyerek karnında ki bıçağı çıkarttım. Tekrar bağırdı ve dayanamayarak dizlerinin üstüne çöktü.

Gülümseyerek bende onu önüne eğildim.  "Seni öldüreceğim demiştim,"  Elimde ki bıçağı boğazına yaklaştırdım. "Ama ben senin gibi katil değilim." Elimde ki bıçağı bırakarak ayağa kalktım. Geriye adımlayarak banyoya Mehir'in yanına girdim.

Mehir, eliyle kulaklarını kapatmış gözlerini sıkıca kapatmış kapının yanında oturuyordu. Elimde ki kana baktım. O gece ki gibi ellerim kana bulanmıştı ama bu sefer elimde ki kan Mehir'in değil babamın kanıydı.

Lavaboya giderek ellerimi suyun altına tutarak sabunla yıkadım. Yüzümde ki ufak gülümsemeyle arkamı dönerek Mehir'e yaklaştım. "Korkma, Mehir." Mehir kulaklarında ki elini çekerek gözyaşlarını sildi, kafasını kaldırarak bana baktı. "Onu öldürdün mü?" Kafamı iki yana salladım. "Hayır, ölmemiştir." Kapının kapanma ve kilitlenme sesi geldi. "Bak ölmemiş."

Önünde diz çökerek gözyaşlarını sildim. "Artık korkma, Mehir." Kafasını iki yana salladı. "Bize daha çok zarar verecek. Sen onu öldürmeye çalıştın, bunu unutmaz."

"Şşt, ağlama." Saçını okşadığım sağ elimle onu kendime çekip sıkıca sarıldım. "Hepsi geçti." Burnunu çekerek tekrar kafasını iki yana salladı. "Zaman Mehir. Güzel şeyler zaman alır."

Mehir'in söylediği doğruydu. Daha çok zarar görmüşlerdi. Babaları, Lefu'nun onu öldürmeye çalışmasını unutmamıştı.

VEDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin