20.Yaş

65 4 0
                                    

Azmi Payidar orta yaşlarda ki kadının yüzüne sert bir tokat daha attı. Azmi Payidar, adeta etrafına ateş saçıyordu ve bu ateşin parçaları oğlunu korumaya çalışan kadını yakıyordu.

"Bilmiyorum! Bıraksanıza beni!" Kadının haykırışları bir aralar eşi, küçük kızı ve oğlunun içinde olduğu, birlikte güldükleri evin içinde yankılandı. Kumral saçları yüzünü örtmüş ve oturduğu sandalyeye iplerle bağlı olan bilekleri acımıştı kadının.

"Ne demek bilmiyorum lan? O şerefsiz senin oğlun değil mi, nasıl bilmiyorsun lan?" Azmi Payidar'ın sesi evin içini doldururken oğluna hakaretler edilmesine dayanamayan kadın kulaklarını kapatmak istedi ama başarısız oldu. Bileğinde bağlı olan oğlunun hayalleri buna büyük bir engeldi.

Azmi Payidar sinirle önünde ki kadına sert bir tokat daha attı. Kadının yüzü defalarca yediği tokatlar yüzünden kızarmıştı ve kadın yüzünün kızaran yerlerinin az sonra moraracağına emindi. Bunu sorun etmiyordu. Çünkü kadının emin olduğu başka bir şey daha vardı o da eğer karşısında ki adam oğlunu bulursa, eşi ve kızı gibi oğlunun da bu adam tarafından öldürülmüş olacağıydı. Kadın tam olarak bundan korkuyordu. Karşısında ki adamın kızı yüzünden eşini ve kızını kaybetmişti, oğlunu da kaybedemezdi.

"Senin oğlun, benim kızımı kaçırdı ve sen bunu bilmiyorsun öyle mi?! Bana yalan söyleme, oğlun nerede?" Karşısında ki adama bakan kadın bir anlığına oğlunun delicesine aşık olduğu o kızdan nefret etti. Dudaklarını araladı ve gidebilecekleri tek yeri söylemek istedi, vicdanı buna izin vermemiş olmalı ki derin bir nefes alarak dudaklarını geri kapattı. Oğlu ona güvenerek söylemişti yerlerini, oğluna ihanet edemezdi.

Kadın oğluna ihanet etmek zorunda kaldı.

Onun canı için, ona ihanet etti.

Yerlerini karşısında ki adama söyledi. Nereden bilebilirdi ki, oğlunun altı ay boyunca bir yerde işkencelere maruz kalacağını ve onu bir daha affetmeyeceğini.

🔗

Açılan kapıyla bakışlarımı kapıya yönlendirdim. Her zamanki gibi Metin amca gülümseyerek odaya girmişti. Bu sıralar Azmi Payidar ile çok sık kavga ediyorlardı ve kavgaların sebebi bendim. Ben ve bu odaya hapsoluşum ha bir de sağlık sorunlarım. Metin amca ne olduğunu söylemiyordu ama vardı bir şeyler. Azmi Payidar'a sürekli 'hastaneye gitmeli' diye bağırdığını duyuyordum.

"Lefu, kızım nasılsın?" Her zamankinden farklıydı gülümsemesi ve ses tonu. Neler olduğunu bilmiyordum ama ne oluyorsa kötü bir şeydi ve Metin amca bu kadar bitkin görünüyordu.

"İyi gibiyim amca, sen nasılsın? Solgun görünüyorsun." Metin amca derin bir nefes alarak arkasında ki açık kapıya baktı, sessizce ilerleyerek kapıyı kapattı ve geri yanıma geldi. Bazı zamanlar saatlerce bazı zamanlarsa günlerce bağlı olduğum yatağın ucuna oturdu. Her ne söyleyecekse çok zorlanıyor olmalıydı ki derin nefesler alıp duruyordu.

En sonunda söylemeye emin olmuş gibi nefesini verdi ve dudaklarını araladı. "Buradan çıkman lazım, kaçıp gitmelisin daha fazla burada durmamalısın." Bir an ciddi olup olmadığını sorguladım ama gayet ciddi duruyordu. "Metin amca burdan çıkmalıyım ama biliyorsun ki bu artık imkansız." Tekrar derin bir nefes alarak hızlıca kapıya baktı ve bakışlarını geri bana çevirdi.

"Lefu, sana yardım edeceğim ama bu ne zaman olur bilemiyorum. Azmi artık bana da güvenemiyor, seni kurtarmam aylar hatta yıllar bile sürebilir, o zamana kadar dayanabilir misin?" Buna inandım ya da inanmak istedim. Birisinin kurtulmama yardım etmesi için hayaller kurmuştum defalarca ve hayallerim gerçekleşeceğine inanmak istedim.

"Bana umut verme amca, eğer kurtulamazsam beklememin bir anlamı kalmaz ve bu daha çok yıpratır beni."

Neden ağladığını bilmiyordum, vicdanı sızlıyor olmalıydı yani bana acımıştı sanırım. Gözünden akan yaşı silerek burnunu çekti. "Sana söz veriyorum, seni buradan kurtaracağım. Sen o zamana kadar sadece bekle olur mu?" Kafamı sallayarak onayladım. Eğer kurtulacaksam aylarca bile beklerdim.

Metin amcanın diyecekleri bitmemiş olmalı ki dudaklarını tekrar araladı ama açılan kapıyla dudaklarını kapatmak zorunda kaldı.

"Metin, işin bittiyse git sen." Azmi Payidar'ın emir veren sesiyle Metin amca son kez bana bakıp ayaklandı ve odadan çıktı. Bakışlarımı kapanan kapıdan çekerek Azmi Payidar'a baktım. "Bu kadar hasta birisi olduğunu bilseydim o gün seni evimize almazdım." Sesinde ki nefret gözlerinden bile okunuyordu.

"Ben en azından hastayım, senin gibi şeytanın bile itaat edeceği bir psikopat değilim." Bakışlarını yeni çevirdiği serum torbasından çekerek bana baktı.

"Seni çözecektim ama vazgeçtim. Biraz daha bağlı kal da aklın başına gelsin."  Bir şey dememi beklemeden serum torbasını yatağın kenarından alarak odadan çıktı. Derin bir nefes aldım ve Metin amcanın dediklerini düşündüm. Seni burdan kurtaracağım, demişti. Yapabilir miydi?

Yapabilmesini umarak gözlerimi kapattım, yorgundum. Biraz uyusam iyi olabilirdi.

VEDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin