Selam herkese. Baya dokunaklı satırlarla başlıcam. Umarım beğenirsiniz^^ Bugün okuduğum kitabı bitirdim. Kitap bana baya iyi geldi. Bende başladım yazmaya. Şarkıyı mutlaka dinleyin bilerek slow halini koydum. Ayrıca 1 saatlik versiyonu.
İyi okumalar...4.BÖLÜM: YOK OLMAK
Hayat boyunca bir sürü rol üstleniyoruz ve en sonunda 'yok oluyoruz'. Hepimiz var olarak başlıyoruz ve yok olarak bitiriyoruz bu hayatı. Yok olmak hiç bilinmeyen, hissedilmeyen bir his değildi aslında. Her birimiz çoğu zaman bunu hissediyoruz. Birileri bizi görmezden geldiğinde, biz yokmuşuz gibi davrandığında... Hayat boyunca görünmez olmanın, hayat boyunca umursamaz olunmanın defalarca bu hissi tatmanın ne kadar üzdüğünü biliyorlar mı peki? Kimse bizi görmüyor diyerek yağmurda, karanlıkta başımız önümüzde yürümeye son vermenin zamanı gelmedi mi artık?
Bu hikaye Çilem'in kaybolma hikayesi.. Hepimiz denedik, denedikçe kendimizi kaybettik ama yılmadık, pes etmedik. Fakat öyle anlar oldu ki kaybolduk, yolumuzu bulamadık ve hiç beklemediğimiz anda biri geldi. Arkadaşımız, ailemiz, dostumuz.. Aniden, hiç beklenmedik bir anda biri gelir sizi karanlıktan kurtarır, yolunuza ışık saçar. Yılmamalıyız, yıkılmamalıyız, kaybolduğumuz yerden, karanlıktan savaşarak çıkmalıyız. Biz buyuz ve bu olmalıyız..
Çok kez yenildik, yanıldık, pes etmek istedik. Çabaladığımız anda yere çok sert bir şekilde düştük. Kendimizi buraya ait hissetmedik. Hatta bazen herkesten uzak kalmak istek, üzüldük çünkü. Fakat yapamadık üşüdük. İşte o an anladık ki bunca zamandır bizi ısıtan ailemizdi...
Bir gün iç çekerek anlatacağım bunu,
Asırlar sonra bir yerde, diyeceğim ki:
Bir ormandaydım ve yol ikiye ayrıldı ve ben,
Daha az geçilmişinden geçmeyi seçtim.
Bütün farkı yaratan da bu oldu işte.-Robert Frost
Böyle yapmalıyız. Fark yaratmalı ve yeni yollar keşfetmeliyiz. Son bir kez söylüyorum 'Yeni yollar her zaman vardır. Önemli olan o yolu bulmaktır, yılmayın.' Kısacası bizim için her saniye, her dakika, her saat, her gün, her ay, her yıl çok önemli. Her an herşey beklemediğin bir anda başına gelebilir. Bana olduğu gibi.. Şu an tam şimdi senin için çok önemli bir saat sonrası veya yarın değil, şimdi! Bunun değerini bil ve kendinin farkına var...
Tünel yıkılıcaktı... Sanki bu bize oynanan bir oyundu. Bana değil bize. Herkesin toparlanması ben ve yanımdaki kızın tepkisi, başım dönüyordu.. Buradan çıkmalıydık hatta kaçmalı! Ardından muavinlerden biri şoförün yanına gitti. Diğerleri ise bizi buradan çıkarmaya çalışıyordu fakat kapı açılmamıştı. Bizi otobüsün en arkasına gitmemiz için uyardılar. Herşeyimi orada bırakarak yanımdaki kızla arkaya doğru gittim. Bi an da camları kırmaya başladılar. Daha doğrusu kırmaya çalışıyorlardı. Herkes korkuyla çığlık atmaya başladı. Küçük çocuklar ağlıyordu. Sanırım işe yarıyordu fakat insanların isyanı üzerine bunu yapmayı bıraktılar. Ben ve birkaç kişi daha görevlilerin olduğu yere odaklanmıştı.
Fakat sonradan birşey farkettim. Otobüste 20-25 kişi vardı. Fakat bir anda azalmıştık, bu nasıl oluyordu. Benle beraber 10 kişi kalmıştı. Bi anda ayağa kalktım muavinlerden birinin yanına gittim ve bu durumu anlattım. Önemli birşey olmadığını ve bana tuvalete gittiklerini söyledi, kısacası beni geçiştirdi. Ben buna inanır mıyım? Asla. Tabii ki de inanmadım. Hepsi aynı anda tuvalete gitmiş olamazdı. Bir anda otobüs sarsıldı ve yere düştüm. Şu an bunları düşünemezdim çünkü daha ciddi sorunlar vardı.
Yerde sürünere esmer kızın yanına gittim. Hala korku dolu gözlerle etrafa bakıyordu, yardım istercesine. Yanına gidip oturdum. "İyi görünmüyorsun." dedim bir anda. Başını salladı, konuşmuyordu. "Sence buradan çıkabilecek miyiz?" diye sordu. Sanki konuştukça daha fazla sakinleşiyordu. Ben cevap vermeden devam etti. "Kısacası ben hiç ümitli değilim." Dedi haklıydı bende değildim. "Neden Eskişehir'e gidiyorsun?" diyerek konuyu değiştirmeye çalıştım. "Kuzenlerimin hepsi orada, ailem beni kuzenlerimin yanına çalışmaya gönderdi, o yüzden gidiyorum" benimle daha fazla konuşmaya başlamıştı. Ona başımdan geçenleri anlatmak çok isterdim fakat hiç halim kalmamıştı. Otobüsün içini telefon flaşları aydınlık tutuyordu, yanımızdaki kadın ağlıyıp telefonunu açmaya çalışıyordu, yanındaki kızı acıktım diyip duruyordu, adını bilmediğim esmer kızın tünel korkusu vardı. Bunların hepsi aynı anda oluyordu. İçeride bir kargaşa vardı.
10 dakika sonra muavinlerden biri anons yapmaya başladı. "Şoför kapıları açmaya çalışıyor. Bizde onun yanına gidicez. Yardıma ihtiyacınız olursa yanımıza gelebilirsiniz." Dedi ve konuşmasını bitirdi. Acıkan küçük çocuğu annesi uyutmuştu. Öncekine göre otobüs çok daha sessizdi. Ayağa kalkıp telefonumu aldım. Annemleri veya Zeynep'i arayıp olan bitenleri onlara anlatıcaktım. Yanımızdaki kadın benim ne yapmak istediğimi anladı ve "Boşuna uğraşma telefonlar çekmiyor. Deminden beri deniyorum." Diyerek ürkek bir sesle konuştu. "Muavinler'in yanına gidip telefon isterim bende." Dedim ve ayaklandım. Esmer kız "Beni burada bırakma!" Diyerek aniden ayağa kalktı ve birlikte şoför kabininin olduğu yere doğru gitmeye başladık. Yürürken ikimizde konuşmuyorduk.
Kabinin önüne geldiğimizde kapıyı önce ben sonra yanımdaki kız art arda çalmaya başladı fakat ses gelmiyordu. Bizde kapıyı zorlayarak zar zor açtık. O an hiç ummadığımız birşey oldu. İçeride kimse yoktu...
----
YİNE HEYECANLI BİR BÖLÜMLE GELDİM DESEM. ÖZELLİKLE SONU BAYA ÜRKÜTÜCÜ OLDU. SİZCE OTOBÜSTEKİLER NEREYE GİTTİ? FARKETTİYSENİZ YOLCULARIN ÇOĞU GİTMİŞTİ AMA NEREYE? AYRICA UZUN BİR BÖLÜM OLDU. UMARIM OKURKEN ZEVK ALMIŞSINIZDIR<3 OY VERMEYİ UNUTMAYIN.-MUTLU KALIN...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TÜNEL (𝐓𝐀𝐌𝐀𝐌𝐋𝐀𝐍𝐃𝐈)
Roman pour Adolescents"Bu yol elbet bir gün bitecekti ama yol bitmeden gücümüzün tükeneceğini kim bilebilirdi..." --- Çilem ailesinin isteğiyle eğitimini devam ettirmek üzere Eskişehir'e yolculuğa çıkar. Çıktığı bu yolculukta başına geleceklerden habersizdir. Onun gibi...