Herkese merhaba! Salı ve Çarşamba Tübitak var. Bende sizlere hazır fırsat bulmuşken bölüm yazıyım dedim. Alta Zeynep'in gifini bırakıyorum :'D
İyi okumalar...14.BÖLÜM: ENKAZ
(Zeynep'in ağzından)
En son Çilem ile vedalaşmıştık ve o otobüse binip gitmişti. Ona haber vericeğimi ve mutlaka telefonla onu arayacağımı söylemiştim. Hiçbirini yapamadım. Özellikle son zamanlar telefonuna ulaşamıyorum. Telefonu çalmıyor bile. O gittikten sonra derslerime daha sıkı tutunmaya başladım. Bir işe girdim, çalışmaya başladım. Artık kendi paramı kazanmam gerektiğini söyleyip duruyordum kendime.En sonunda elime bu fırsat geçmişti ve butik gibi bir yerde satış elemanı olarak çalışmaya başlamıştım. Okula her gittiğimde Çilem'in yokluğunu çekiyordum. Teneffüslerde beraber gezmeyi, öğle molasında beraber yemek yemeyi, beden derslerimiz aynı saat olunca voleybol oynayışımızı...
Gerçekten yokluğunu çekiyordum fakat yapıcak birşey yoktu. Kendi hayatıma devam edip, kariyerime odaklanmalıydım. Geleceğime kendi ellerimle yön veriyordum ve derslerime sıkı sıkı tutunmalıydım. Ayrıca sınıfta bir tane kız var. Tam benim gibi biri. Önceden onu hiç fark etmemişim bile bunu anladım. Çünkü çok sessiz ve en arka sırada oturuyor. Çoğu zaman teneffüste beraber dolaşıyoruz.
İşimin bitmesine çok az bir zaman kaldı ve hava kararmaya başlıyor. Son bir kaç kişinin de işini hallettikten sonra kasanın oradaki evraklarımı aldım ve çantamı alıp mağazadan çıktım. Hemen kulaklığımı çıkardım ve otobüs durağına doğru yürümeye başladım.
Otobüsleri görünce aklıma sürekli Çilem'in gelmesi normal miydi? Nedense artık otobüse binmeye korkuyordum. Bunları düşünürken otobüs durağına çoktan gelmiştim. Hafiften yağmur çiseliyordu. Bu yüzden yağmurluğumun şapkasını taktım ve şarkıyı dinlemeye devam ettim.
Bir kaç dakika sonra otobüs geldiğinde herkes kapıya yığıldı. Biner binmez öğrenci kartımı okuttum ve arka koltuktaki cam kenarına oturdum. Başımı cama yaslayıp dışarıdaki insanları ve etrafı izlemeye başladım.
Bir kaç durak sonra indim ve evimin olduğu sokağa doğru yürüdüm. Anahtarla kapıyı açtıktan sonra evdekilere geldiğimi söyleyip odama çıktım ve üzerimi değiştirip saçımı klasik ev topuzu yaptım. Odamdan çıkar çıkmaz mutfağa gittim ve anneme sofrayı kurma konusunda yardımcı oldum.
Bütün herşeyi hazırladıktan sonra hep beraber sofraya oturduk ve televizyonu açtık. Babam arada sırada kanal değiştiriyordu fakat çoğunlukla haberleri izliyorduk. Tam yemeğimi bitirip sofradan kalkarken spikerin bir kazadan bahsettiğini duydum. Tekrardan sandalyeme oturdum ve dinlemeye başladım.
Spikerin dediğine göre tünelde bir çökme olmuştu ve bunun sonucunda ise bir tane otobüsün tünelin altında kaldığından bahsediyordu. Kaşlarım çatık bir şekilde habere odaklanmıştım. İçeride başka arabaların olup olmadığı bilinmiyormuş. Haberin üzerinde fazla durmadılar ve hemen başka bir konuya geçtiler. Tüm bu olanlar çok tuhaftı. Özellikle fazla detay vermemeleri. Bir an önce sofradan kalktım ve odama gittim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TÜNEL (𝐓𝐀𝐌𝐀𝐌𝐋𝐀𝐍𝐃𝐈)
Novela Juvenil"Bu yol elbet bir gün bitecekti ama yol bitmeden gücümüzün tükeneceğini kim bilebilirdi..." --- Çilem ailesinin isteğiyle eğitimini devam ettirmek üzere Eskişehir'e yolculuğa çıkar. Çıktığı bu yolculukta başına geleceklerden habersizdir. Onun gibi...