109.Bölüm

211 21 48
                                    

Uzun bir ara oldu farkındayım ve bunun için affınıza sığınıyorum. Yoğun olduğumdan ötürü bölüm yetiştiremedim ve açıkçası hikayenin gidişatı açısından bazı tereddütlerim vardı ama onları da geride bıraktım ve bu bölüm bir dönüm noktasının yaşanması gerektiğine karar verdim. Umarım bu fikir sizi fazla üzmez. Bence kitabın dinamiğini iyi anlamda etkileyecek. Oylarınız ve yorumlarınız benim için çok ama çok değerli, umarım beni yalnız bırakmazsınız. Keyifli okumalar!😊❤️

***

45li yaşlarındaki kadın yeğeninin söylediklerinden sonra yüzüne zoraki bir gülümseme yerleştirdi ve "Çağlacığım hiç değişmemişsin. Burnun dışında..." deyip içeri geçti ve çantasını Meriç'in eline tutuşturdu.

Ardından da sarışın çocuğa dönüp "Şekerim bana bir yeşil çay lütfen." dedi ve herkesin üstündeki şoktan yararlanıp yalının salonuna geçti.

Çetin salona geçen şık kadını takip ederek "Lidya hala o benim eşim!" diye seslendi. O sırada Çağla ve Meriç ise birbirine bakakalmışlardı.

"Beni evin çalışanı zanneti..." dedi Meriç şaşkınlık ve hayal kırıklığı ile karışık bir şekilde.

"Her ne kadar kendisinden nefret etsem de, bunun için onu suçlayamayız." dedi Çağla sinsi bir gülümsemeyle ve o da salona geçti.

"Kendi yalımda ezikleneceğim hiç aklıma gelmezdi... Ben bu oyunu bozarım!" dedi Meriç ve üstünü değiştirmek için bir hışımla yatak odasına çıktı.

Çetin "Hala sen nerelerdesin? Doğru düzgün bize nerede kaldığını bile söylemedin kaç yıldır." diyerek hesap sormaya başladı.

Camın yakınındaki tekli koltuğa yerleşen Lidya "Yakışıklı yeğenime de bakın siz! Hayatım İsviçre'de kaldığımı söyledim ya size. Şehir dışında doğaya yakın lüks bir villaya yerleşmiştim. Ama gel gör ki özlem ağır bastı ve kesin dönüş yaptım!" dedi geniş bir tebessüm eşliğinde.

Çağla yüzünü buruşturarak "Kesin dönüş mü? Son üç aydır aldığım en kötü haber..." dedi ve bakışlarını halasının üzerinden çekti.

"Beni en çok sen seviyorsun Çağlacığım biliyorum. Baksana resmen senin idolün haline gelmişim, benim replikam gibisin." dedi sarışın kadın yeğenine öpücük atarak.

"Daha kaliteli, daha genç ve daha zeki bir replikadan söz ediyorsak sözlerinin doğruluk payı olabilir." diye karşılık verdi Çağla ancak Çetin onların bu atışmasına bir son vermek istedi.

"Her neyse! Bu arada kapıda çantanı ona verip çay istediğin kişi benim eşimdi. İsmi Meriç, kendisine bir özür borçlusun hala." dedi Çetin.

"Öyle mi? Evin çalışanı ile mi evlendin yani?" diye şaşırdı Lidya anlamamazlıktan gelerek.

"Meriç evin çalışanı falan değil! Kendisi Arslan Holding'in hissedarlarından biri." dedi Çetin ciddi ve uyarıcı bir ses tonuyla.

Duyduğu sözlerden sonra düşünceli ifadesini gizleyip "Bu harika! Yani öyle olmalı. Onunla tanışmak için can atıyorum..." dedi Lidya aklında dolaşan tilkileri şimdilik görmemezlikten gelerek.

Meriç pijamalarını değiştirmiş ve üstüne şık bir gömlek altına da siyah bir kot pantolon geçirmişti. Boynunu ve gömleğini süsleyen güzel bir kolye de takmıştı.

Salona havalı bir giriş yaptı ve "Merhabalar! Siz Lidya Hanım olmalısınız. Ben de Meriç Arslan." diyerek elini sarışın kadına uzattı.

"Arslan soyadını benimsemişsin, ne güzel. Ben de Lidya Arslan, memnun oldum ve çok iyi anlaşacağımıza eminim." dedi kadın ona uzatılan eli sıkarak.

Entrikalar Prensi | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin