Final'e gittikçe yaklaşıyor gibiyiz ama ben hâlâ kendimi hazır hissetmiyorum dolayısıyla bu süreç uzayabilir. Elimden geldiğince "Entrikalar Prensi" serüvenini uzun tutmaya çalışacağım gibi görünüyor. Ayrılamayacağım galiba şfldkms. Keyifli okumalar!🥲❤️
***
Araçtan çıkan dumanlar yükselirken kazazedelerde ve yolda hiçbir hareketlilik yoktu derken gözlerini açıp kendine ilk gelen Oğuz oldu. Korkunç manzara ile karşılaştığında aldığı hasarların getirdiği ağrılara rağmen doğrulmaya çalıştı ve yanındakilere baktı. Şoför hâlâ baygındı ve nefes alıyordu. Birden arkasına döndü ve arka koltukta boyluca yatan baygın Meriç'i gördü. Başından aşağı süzülen kanlar vardı.
Telaşlanan Oğuz "Allah kahretmesin!" diye endişeyle söylenirken bir taraftan şoförü dürtüp uyandırmaya çalışırken diğer taraftan da kapısını açtı. Sonrasında ise telefonuna bakındı ancak ceplerinde yoktu. Kaza sırasında aracın içine düşmüş olmalıydı.
Şoförü zar zor kendine getiren Oğuz "Meriç! Meriç, aç gözlerini! Beni duyabiliyor musun?" diye seslenmeye başladı.
Şoför ambulansı ararken Meriç zorlukla gözlerini araladı. Nihayet o da uyanmıştı. Korkuyla gözleri büyüyen sarışın oğlan ağrıyan başını tutarak doğrulmaya çalıştı.
"İyi misin?" diye sordu Oğuz. Hemen ardından da "Ani hareketler yapma." diye ekledi.
"Başım çok ağrıyor. Onun dışında iyiyim. Siz iyi misiniz?" diye sordu Meriç.
"İyiyiz."
Aldığı cevaptan sonra kapısını açmaya çalışan Meriç başarılı olamadı. Çünkü kapı kitlenmiş gibiydi ve tüm uğraşlara rağmen açılmıyordu. Panik olan sarışın oğlan diğer kapıya saldırdı.
"Efendim bir an önce araçtan çıkmamız lazım!" dedi şoför kendi kapısını bir hışımla açarak.
Meriç panik halinde "Açılmıyor bu kapılar!" diyerek kapıları zorluyordu.
"Sıkışmış olmalılar. Meriç, geri çekil!" dedi Oğuz ve aracın içinde mahsur kalmış oğlanın korunmasını bekledi. Ardından çatlamış olan kapının camını ayağıyla kırdı. Meriç yüzünü koruyan ellerini araladıktan sonra camın tuzla buz olduğunu gördü, şoförün ve Oğuz'un yardımıyla araçtan çıktı. Dumanlar hızla araçtan yukarıya yükselirken bir patlamanın olacağını düşenen kazazedeler hızla oradan uzaklaştılar...
***
3 SAAT SONRA...
Ufak sayılacak yaralarla kurtuldukları kazadan sonra Arslan Ailesi'nin yalısında toplanan gençler durum kritiği yapmakla meşgullerdi. Çetin, eşine sarılmış iyi olduğu için şükrederken, Bora da kuzeninin iyi olmasıyla rahatlamış fakat içten içe Oğuz'un da kazayı hafif atlatmasına sevinmişti. Oğuz ayaklanırken tüm gözler onu bulunca konuşma gereği duydu.
"Kazadan sonra ayaklarımın ucunda buldum bu patikleri. Belki saklamak istersin diye düşündüm." dedi Oğuz ve cebinden çıkardığı bir çift patiği Meriç'e uzattı.
Kaşının hemen üstünde yara bandı olan Meriç şaşkın bir ifadeyle ayaklanırken "Kazadan sonra hepsinin yandığını düşünmüştüm..." diye mırıldandı. Ardından Oğuz'a kısa bir bakış attıktan sonra ona sarıldı ve teşekkür etti.
Oğuz, Meriç'in bu tepkisine çok şaşırdı. Ona sarılmasını beklemiyordu. Üstelik bu sarılma oldukça içtendi. Oğuz, bu tür dostluklara ve samimiyete alışık değildi. Yabancıydı hatta, dolayısıyla onu mutlu da etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Entrikalar Prensi | bxb
Novela Juvenil[TAMAMLANDI] Yalanların yardımıyla kendini koruma içgüdüleri. Entrikalarla dolu intikam savaşları. Kurnazlığın verdiği manipülasyon teknikleri. Yılanlarla dolu bir hikaye serüveni. İşin içine aşk ve komedi de girince, olayların komplike bir hal alma...