İyi okumalar... :)))
***
Çetin şaşırmış bir şekilde karanlıkta gözleri parlayan çocuğa bakıyordu. Öpücükten 10 saniye sonra gözlerini kapattı ve uykuya daldı Meriç. Çetin onun üstünü örttü ve odadan çıktıktan sonra salona geçti. Olanları kendi kafasında değerlendirmeye çalışıyordu. Evet Meriç onu öpmüştü ama sarhoş olduğu için ve onu Ali sandığı için. Meriç'in kafası güzeldi ve ne yaptığını bile bilmiyordu hatta bunu uyandığında hatırlamayabilirdi bile. Bu durum onun canını sıkmıştı. Aşık olduğu çocuk onu başka birisinin adını söyleyerek öpmüştü.
Sabah olmuştu ve Çetin neredeyse hiç uyuyamamıştı. Sabaha karşı koltukta anca uyuyabilen Çetini mutfaktan gelen bir ses uyandırmıştı.
"Allah kahretsin. Ne bereketli elim var ya, ne yapsam iş çıkıyor içinden." - diye kendi kendine söyleniyordu Meriç bir taraftan düşürdüğü tabağın parçalarını toplarken.
"Günaydın." - dedi Çetin gözlerini ovarak.
"Günaydın. Çok pardon ya uyandırdım seni. Kahvaltı hazırlayacaktım da, tabakla aramızda bir anlaşmazlık oldu ama toparlıyorum ben." - dedi Meriç gülümsemeyle.
"Sorun değil. Haber verseydin, beraber hazırlardık."
"Yok, o kadar beni evinde misafir ettin, bırak bu kadarını yapayım." - dedi Meriç kızarmış ekmekleri bir tabağa koyarken.
"Ya ağrı kesici nerede bulabilirim? Başım çok fena ağrıyor da." - diye sordu Meriç ellerini yıkadıktan sonra.
Çetin "Şu dolapta olacaktı." - dedi ve ağrı kesiciyi Meriçe uzattı.
"Teşekkür ederim. Dün akşam umarım rezil olmamışımdır. Ben içkiye hiç dayanıklı değilim ve hiç bir şey hatırlamıyorum."
"Yok canım, rezil olmadın." - dedi Çetin gözlerini Meriçten kaçırarak.
"Oh rahatladım."
Sessiz bir kahvaltıdan sonra masayı toplayan ikili tüm gün komedi filmi izlemişti Meriç'in moralinin yerine gelmesi için. Bu arada da çilingir işini çözmüştü Çetin. Ve artık ayrılma vakti gelmişti.
"Tekrar çok teşekkür ederim. Ben artık gideyim." - dedi Meriç gülümsemeyle.
"Önemli değil, her zaman beklerim."
"Sen çok iyi bir arkadaşsın biliyorsun di mi? Hatta artık benim en yakın arkadaşım bile olabilirsin malum pek arkadaşım yok hah." - dedi Meriç gülerek.
Çetin buruk bir gülümsemeyle "Arkadaş. Arkadaşız yani." - dedi kafasını aşağı eğerek.
"E-evet. Beni arkadaşın olarak görmüyor musun?" - dedi Meriç şaşırarak.
"Hayır görmüyorum."
***
Bu sırada Ali evde mutsuz ve tedirgin bir şekilde babasının eve gelmesini bekliyordu. Dün Meriçi bırakıp eve toplandığından beri babasının gelmesini bekliyordu. İçinde büyük bir korku vardı salonda bir oraya bir buraya gezinen çocuğun. Babasının ne kadar katı ve acımasız birisi olduğunu biliyordu. Asıl korktuğu şey babasının Meriçe zarar vermesiydi. Böyle bir şey yapabilir miydi diye düşünüyordu Ali. Düşüncelere dalmışken kapı açıldı ve içeriye giren babası Ali'nin karşısına geçti.
"Dün cep telefonuma bir fotoğraf gönderildi ve fotoğrafta sende vardın Ali." - dedi İlker bey. Sesindeki öfke her türlü anlaşılabiliyordu. Ali sessiz bir şekilde babasının karşısında duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Entrikalar Prensi | bxb
Novela Juvenil[TAMAMLANDI] Yalanların yardımıyla kendini koruma içgüdüleri. Entrikalarla dolu intikam savaşları. Kurnazlığın verdiği manipülasyon teknikleri. Yılanlarla dolu bir hikaye serüveni. İşin içine aşk ve komedi de girince, olayların komplike bir hal alma...