16.Bölüm (Sırlar Ve Gizemler)

703 102 140
                                    

Önceki bölümü okuduğunuzdan emin olun 🌼
******************************************

Devasa salonun girişinde, karanlık köşede
tedirgince bekliyordu Hyunjin.

Tanrıça'nın kendini göstermesiyle tüm gözler onlara dönmüştü. Hyunjin ise kendine yakışmayacak bir şekilde korkuyla dostlarına bakıyordu.

Gözlerinde gördüğü öfke ve nefret iyice olduğu yere sinmesine sebep olmuştu.

"Sizin burada ne işiniz var? Hala hangi yüzle karşımıza çıkabiliyorsunuz?" diye öfkeyle konuştu Minho.

Öfkesi Tanrıçaya değildi. Umurunda bile değildi o. Gözleri hayal kırıklığıyla arkasındaki bedene bakıyordu.

Hyunjin Minho için her zaman özel olmuştu. Cesur ve alaylı tavrı, yanlarında kimse olmadığı zaman ise yaramaz bir oğlan çocuğuna dönüşmesi, birlikte çıktıları tonlarca görev ve daha nicesi.. Onun için gerçek bir kardeşti Hyunjin.

Belki de Seungmin den sonra aralarında onu en çok seven Minhoydu.

"Kendine gel Baste ve kiminle konuştuğuna dikkat et. Karşında bir Tanrıça var." diye sakince konuştu Artemis.

Minho ise sinirle güldü.

"Tanrıçaymış. Korkak gibi asırlarca bir adamın eteklerine sığınıp ihaneti deri sarınan, kendi oğlunu ölüme gönderen tanrıça.. Senin tanrıçalığını da eteklerine saklandığın adamı da, arkana saklanan korkak piç kurusunu da sikeyim."

Genç melezin bu cümleleri normal şartlar altında onu ölüme götürecek olsa da şuan karşısındaki Tanrıça'nın buna yüzü yoktu ve geriye kalanlar bu cümlelere sinirlenmeyecek kadar nefret ediyordu ondan.

Yine de bir ev sahibi olarak araya girdi Yeraltı Tanrısı;

"Lütfen sakin ol Baste. Ve konuklarımızın geliş amacını öğrenelim."

Her zamanki nazik sesi ve zarif ifadesiyle herkesi etkisi altına almıştı Hades.

"Neden gelmiş olabilirler ki? Belki ihanet onlarda bağımlılık yapmıştır. Hadi söyleyin, bu kez ne istiyorsunuz? Ares yorulmak istemedi ve kellerimizi kendimiz kesip ona yollamamızı mı istiyor?"

Felix'in öfke ve alay dolu sesi ortamı daha çok gererken bundan hiç etkilenmeyen tanrıça yavaş adımlarla masaya yaklaştı.

" Öfkenizi sindirin çocuklar. Genç ve toy olmanızı anlıyorum. Fakat öfke size bir savaşı kazandırmaz. "

" Öyleyse ne? Siz mi kazandıracaksınız?"

Bu kez Chan konuşmuştu. Sesi sakin çıkıyordu. En az diğerleri kadar öfkeliydi oysa. Fakat öfkesini kontrol etmeyi dahası karşısındakine zayıflık göstermemesi gerektiğini biliyordu.

" Aslında aynen öyle sevgili kardeşim. "deyip gülümsedi Tanrıça.

Chan ise son kelimeyle yüzünü buruşturmuştu. Tanrıların bir akrabalık değeri yoktu. Fakat karşısındaki kadın ikisinin de Zeus'un çocukları olduğunu vurgulamaktan geri durmamıştı.

" Ne saçmalıyorsun? "

Uzun bir aradan sonra Seungmin'in sesini duyan iki istenmeyen beden ona dönmüştü.

İkisinin gözlerinde de aynı duygular vardı. Pişmanlık.. Ve özlem.

"Ares'e karşı savaşmak istiyorsunuz. Size bakınca bunun çokta güç olmadığını görebiliyorum. Sırf sevgili amcamın ordusuyla bile zaferi elde edebilirsiniz.

Fakat aynı zamanda Olimpos'a karşı da savaşmak istiyorsunuz. İşte bu değil bir odada dolusu intikam dileyen beden, Nemesis'in* kendisi gelse bile mümkün değil.

TANRILARIN ÇOCUKLARI (Stray Kids/Hyunmin) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin