18.Bölüm

697 88 73
                                    


       "Atlas ve Herkül gün doğumundan önce burada olacaklar. Pan ve satirleri ise Olimpos'un kapısında bize katılacak. Diğerleri geldiğinde Yeraltı'nın gizli geçitlerinden Olimpos'a biraz uzak kırlara çıkacağız. Sonrasını kendimiz gitmeliyiz. Yakına açtığımız herhangi bir geçit saniyesi dolmadan fark edilir.
       Gündoğumuna 6 saat kadar var. Bu sürede hepiniz şahsi hazırlıklarınızla ilgilenin ve dinlenmeyi unutmayın.. "dedikten sonra kendisini dikkatle dinleyen gençler üzerinde gururla gözlerini gezdirdi Hades.

   Çocukları korkusuzdu. Hiç birinin gözlerinde tereddüt kırıntısı dahi yoktu.

" Sona yaklaşıyoruz evlatlarım. Henüz yolun başındayken dahi çok şey yaşadınız. Fakat şuan... Tüm cesaretiniz ve kararlılığınızla burdasınız. Dilerim bu duygularınız sizi yarı yolda bırakmasın. İnanç tüm efsunların sırrı ve tüm zaferlerin ilk adımıdır. Size inanıyorum. Siz de kendinize inanın. "

    Hades'in içten konuşması tüm melezlerin içine bir güven salarken hepsi yaşlı tanrıya minnetle baktı.

    Seungmin ve Raha başta olmak üzere hepsi biliyordu ki o olmasaydı çoktan kendi savaşları içinde yitip gitmişlerdi.

   Yeraltının acımasızlığıyla sahte bir nam salmış olan lordu bu kayıp çocuklar için kendi ailelerinden daha güvenilirdi.

   Bu düşünceler arasında büyük taht odasından çıkarken yanındaki bedenin elini daha sıkı kavramasıyla gülümsedi Hyunjin.

    Hyunjin... Bu isim ilk kez ona bu kadar derin geliyordu. İlk kez salt bir şekilde taşıyordu bu ismi ruhunda.

   Bir sıfatı, bir gölgesi olmadan.. Ajax olmadan..

  Saatler önce vazgeçmişti Ajax olmaktan. Belki de gerçek anlamda hiç olmamıştı.

   Ares Oğlu, Savaş Tanrısı'nın gözdesi, Ajax... Bu sıfatlar o kadar boş geliyordu ki şuan ona, yıllardır bildiği benliğinin bir yanılgı olması bile üzmüyordu onu.

   Hoş, zaten en başından beri bilmiyor muydu ki bunların hepsinin bir maske olduğunu.

  Hwang Hyunjin zeki bir çocuktu. Yanlış kararlar alırken bile bunların yanlış olduğunun farkında olacak kadar zeki. Ama bir o kadar da aptal hissediyordu kendini. Yanlış kararların doğru sonuçlar getireceğini düşünmüştü hep. Bunu umut etmişti. Zira başka çaresi de yoktu.

"Ne düşünüyorsun?"

    Hemen yanındaki bedenin naif sesiyle düşüncelerinden sıyrıldı büyük olan.

"Her şeyi. Geçmişi, geleceği, bizi.."

    Gülümsedi Seungmin. Bu içten bir gülümsemeydi. Çokça anlayış barındırıyordu. Ve üstünü örtmeye çalıştığı çokça kırgınlık.

   Kızgın değildi artık. Öfkesi başından beri sönmeye yüz tutmuş bir ateşti. Gururuyla harlıyordu onu bunca zamandır. Ama yorulmuştu. Öfke ve nefret insanı bitiren lanetli duygulardı.

   Yine de içindeki kırgınlığa mani olamıyordu Artemis oğlu.

"Düşünmen gereken tek şey gelecek Hyunjin. Geçmişi değiştiremezsin. Düşünmek bir işe yaramaz. Şuan odaklanmamız gereken tek şey uğruna tüm varlığımızı ortaya koyduğumuz bu büyük savaş." derken çoktan diğerlerinden ayrılmış ve büyük olanı odasına getirmişti Seungmin.

" Biliyorum. Fakat... Yaptığım hatalar.. Onları kendi içimde bile affedemiyorum Seungmin. Bir savaşa gireceğiz. Bunu belki onlarca kez önemsiz bir şeymiş gibi söyledik. Fakat öyle değil. Savaşlar kan getirir. Bundan korkuyorum. "

TANRILARIN ÇOCUKLARI (Stray Kids/Hyunmin) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin