15.bölüm

138 75 38
                                    

Angels Like You -Miley Cyrus

Var olmuş bir gerçeği yalanlarla değil,
ancak başka gerçeklerle kapatılabilir.

Zaman, ne kadar da sinsi şey...
Hiç zamanın donduğunu hissettiniz mi yada yavaşladığını?

Şu anda o anlardan birindeydim. Zaman yavaşlamış, bana düşünme olanağı sunuyordu. Fakat beynim duyduğu şeyin gerçekliğini sorguluyor ve inanmak istemiyordu. Bir parti en son düşüneceğim şey bile değildi! hem de ıssız bir yerde kiralanan lokantada ki parti! hayır kesinlikle olmazdı. Macerayı severdim fakat şu günlerde aradığım şey kesinlikle bir parti değildi.

Çağla'nın anlattıklarına göre her şey hazırmış ve en zor iş olarak beni ikna etmek kalmış. Ahmet'e baktığım zaman yüz ifadesinden onun da yeni öğrendiğini ve bunun hoşuna gittiğini açıkça görebiliyordum. Giderdi tabi hoşuna, çocuk dünyaya eğlenmek için doğmuştu adeta. Fakat ben, ben ne anlardım partiden. Çağla'nın zoruyla birçok partiye gitmiştim ama bütün gece bir sandalyeye oturur, içkiden uzak durur boş gözlerle deliler gibi eğlenen insanları izlerdim.

"sen şimdi sırf ben okulun partisine gidemediğim için Eric ile beraber parti düzenledin ?" dedim kaşlarımı kaldırarak ardından ekledim "hem de bu parti gözlerden uzak, ıssız bir yer de diyebileceğimiz bir yerdeki lokantada?"

Çağla ben konuştukça gerilmişti. "sen öyle deyince biraz kulağa kötü geldi" diye geveledi ağzının içinde, büyük bir ihtimal duymadığımı sanıyordu. dudağını dişlemeye başlamıştı ki bu da kafasının içindeki kilkilerle bir münazaraya başladığını gösteriyordu.

"Defne'yi bilmem ama ben varım." dedi Ahmet. Çağla Ahmet'in de yanımızda olduğunu yeni fark etmiş gibi hızla ona dönerek kaş göz işaretleriyle bir şeyler anlatmaya başladı. Ahmet omuz silkerek onu yok saydı. Çağla bunun karşılığına önündeki salatalık dilimlerinden bir tane alarak Ahmet'e fırlattı. Salatalık dilimini havada kapan Ahmet ise o dilimi ağzına attı. "Aptal mısın ya!" diye cırlayı verdi Çağla en sonunda. Ahmet ise sırıtarak ona göz kırptı. tepesi atan Çağla bana dönerek "Defne bak ben bir gün bu çocuğu öldürürüm!" dedi.

"hayır, hiç kimse hiç kimseyi öldürmüyor." diyerek artık bu atışmalarını bitirmeye karar verdim. (halbuki onları izlemek çok eğlenceliydi.) Ahmet Çağla ya müthiş işareti yaptığında Çağla çığlık atarak sandalyesinden kalktı. uzanıp Çağlanın elinden tuttuğum gibi aşağı çekerek tekrar oturttum. "kızım konuşmuyorum bile benim ne suçum var" dedi Ahmet elini göğsüne koyarak masum ayağına yattı. "o da senin üstün yeteneğin sazan bey." diye cevap verdi Çağla.

kahvaltıyı bir şekilde bitirdikten ve etrafı topladıktan sonra koltuklara geçtik. ben film izlemeyi önerdim fakat çağla parti konusunu tekrar açtı ve bu sefer Ahmet te ona katıldı ikiye karşı birdim ve kazanma şansım hiç yoktu.

Çoktan akşam olmuş, Ahmet gitmişti. Biz ise hazırlanmaya başlamıştık. Odama giderek dolabımdan gözüme kestirdiğim ilk elbiseyi giyerek aynada kendime baktım, sıradan lacivert renkli düz bir elbiseydi. İdare ederdi sonuçta sıradan bir partiydi. Abartmaya gerek yoktu. kotlarımdan giymek vardı şimdi ama çağla bir de buna söylenip dururdu ki onunki başka bir boyuttu.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Dişler Ve PençelerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin