32. Bölüm

718 53 259
                                    

Sınır: +27 oy ve +10 kişiden +170 yorum.

Size bir sorumuz var, aslında soru değil. Etkinlik gibi bir şey. Biz bölümleri bölüp 'şu kısmı ben yazarım diğer kısmı sen yaz' diye konuşuyoruz kendi aramızda.

Sizin hangi kısmı hangimizin yazdığını anlayıp anlamadığınızı merak ediyoruz. Yorumlarda paragraflara Lavin Hina diye bölüm hakkındaki görüşlerinizle birlikte ekstradan yorum atarsanız çok mutlu oluruz.

İyi okumalar.

...

Park Hina

Yataktan kalkıp derin bir nefes aldım. Saatler geçmişti buraya geleli ama Jungkook'tan bir haber yoktu. Haberi olmamış mıydı buraya geldiğimizden acaba? Neden bir haber yollamıyordu?

Lavin de gelmemişti henüz. Hyejin daha sonra geleceğini söylemişti ama ortalıkta yoktu.

Su içmek için ayaklanıp mutfağa doğru sessizce adımladım. Kızlar çoktan uyumuştu. Bu kadar stres üzerine hamilelik onları yoruyordu.

Dolabı açarak cam bardağın birini alıp sürahiden su doldurdum ve gözlerimi kapatıp birkaç yudum içtim. Bardağı dudaklarımdan çekip derin bir nefes aldım.

Tekrar bardağı dudaklarıma yaklaştırıp suyu içmeye devam ettiğimde perdeye vuran sarı ışıkla bardağı hızla tezgaha bırakıp salona koştum.

Polisler bizi bulmuş olamazdılar değil mi? Korkuyla titreyen ellerimle yavaşça perdeyi aralayıp göz ucuyla baktığımda arabanın ışığından dolayı karanlıkta polis arabası olup olmadığını göremiyordum.

Polisler olmaması için dua ederken araba durdu. Sürücü ve yan kapı açıldığında heyecanım daha da artmış kalbim ağzımda atıyordu.

Sürücü taraftaki kişi bir kaç adımla öne geldiğinde gözlerim açılmış tüm korkum yok olmuştu.

"Jungkook."

Fısıltıyla ismini söylediğimde yüzümde kocaman bir gülümseme oluşmuştu. Gelmişti. Anında haberi alıp gelmişti.

Dış kapıya doğru koştuğumda kapıyı açıp yüzünü görünce adeta çığlık attım.

"Jungkook."

"Hina?"

Kafasını çevirip beni gördüğü anda yüzüne yayılan gülümsemeyle bana baktı.

Yalın ayak olduğumu umursamadan ona doğru tüm hızımla koşup saniyeler sonra benim için açtığı kollarının arasına atladım.

Yerinde hafifçe sendelerken sıkıca boynuna sarıldım. Belimdeki elleri beni sıkıca tutarken kıkırdadı.

"Geldin! Jungkook geldin!"

"Her zaman güzelim."

Saçlarıma kondurduğu öpücüklerle belimdeki tutuşu sıklaştı. Boynunu derince koklayıp öptüğümde tekrar kıkırdadı.

"Bu sondu Hina. Bir daha asla ayrılmayacağız meleğim."

Başımı boynundan çekip yüzüne bakarak dolan gözlerimle gülümsedim ve başımı aşağı yukarı salladım.

"Bu son olsun Jungkook. Lütfen artık ayrılmayalım."

Yanaklarını kavrayarak alınlarımızı birleştirip söyledim.

"Söz veriyorum güzelim...bu sondu. Bir daha asla ayrılmayacağız."

Gözlerimden akan yaşlarla tekrar onu onayladığımda dudaklarımı öptüğünde anında karşılık verdim.

Believe - Min YoongiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin