The Eden Project - Crazy In Love
Güzel sanatlar fakültesinde okuyordu.
Öğlen kendimi tutamayıp onu takip etmem sonucu bunu öğrenmiştim. Bölümünün ne olduğunu bilmiyordum fakat onu kovalayan arkadaşlarının da bu fakülteye gelip bir şey olmamış gibi takılmalarıyla bunu kanıtlamış olmuştum.
Bu fakülte kampüsün en uç kesiminde kalıyordu. Sadece dersi olanlar gidip gelir, onun dışında pek de kimse uğramazdı. Onu görememe sebeplerim gün geçtikçe çoğalıyordu.
Şimdi ise çoktan gecenin bir körü olmuş, ben koltukta rahatça otururken hemen yanımda oturan Hyunjin'in aşk hayatını dinliyordum.
Ben ne kadar konuşmayı sevmesem, Hyunjin de o kadar çok seviyordu. Eğer o da sevmeseydi bu ev yaşanılacak bir yer olmazdı zaten.
"Ya hyung sen beni dinlemiyosun ki ama. Aklın yine o sarışın çocuk da di' mi? Kaç kere daha sana öyle biri olmadığını söylememiz gerekiyor acaba?"
Hyunjin'e onu bulduğumu söylememiştim. Bana inanmayacağını biliyordum çünkü. Onun gözünde bir nevi deliydim ben. Bu yüzden en iyisi susmak ve hep duyduğum şeyleri yeniden duymaktı.
"Dinliyorum ben seni." diye mırıldanıp sigaramdan bir nefes daha çektim.
"Senden yalancısı mezarda ya." Hayıflanarak ayağa kalktığında masanın üzerindeki boş iki bira şişesini de almayı ihmal etmemişti. Hyunjin oldukça titiz biriydi ve bu evi de genel de o çekip çeviriyordu.
O salonun hemen bitişiğinde olan mutfağa girdiğinde beni rahatça duyabileceğini bildiğimden, "Sana bir şey soracağım." dedim.
"Sor." diye bağırıp beni beklediğinde derin bir nefes aldım ve, "Sence o gerçek olsaydı, adı ne olurdu?" dedim.
Bu soruyu sormamı beklemiyor olacaktı birkaç dakika aramızda sessizlik oluştu. Sonrasında ise salona giren bedeni gördüğümde bakışlarımı televizyondan çekip yüzüne çevirdim.
"Ne bileyim hyung ben. Çok genel bir soru bu. Bir sürü isim var."
Omuz silkip "Salla işte bir şey." dedim. "Merak ediyorum."
Düşünür gibi yapıp geldi ve eski yerine, yanıma oturdu.
"Eğer anlattığın gibi birisiyse, bence kesin o buralı değildir. Sen gözleri çekik dedin ama sanmıyorum. Yabancı ve havalı bir ismi olabilir."
Tahmini beni şaşırtırken başımı anladım dercesine salladım ama cevap vermedim.
"Nerden çıktı şimdi bu soru durduk yere?"
"Hiç, aklıma geldi öyle." diye mırıldandım. Hyunjin'in bakışları bu dediğime inanmadığını belli etse de başka bir şey deyip üstelememişti. Onu bu kadar yakınımda tutup sevme nedenlerimden biri de buydu. Ne kadar laf edip söylense de beni sorgulamıyordu.
"Beyimiz sessizliğine büründüğüne göre bana müsaade. Malum yarın yakışıklı görünmem birileri var." Bana göz kırpıp ayaklandığında bu tavrına güldüm.
"Seungmin ne kadar şanslı olduğunun farkındadır umarım."
"Farkında canım, sen hiç merak etme. Hadi iyi geceler sana, tabii uyuyabilirsen." Eliyle öpücük atıp salondan çıktı. Çıkmadan ışığı kapatmayı da ihmal etmemişti.
Keşke bende normal birisi gibi yatağıma gidip uyuyabilseydim. Bu durum bazen can sıkıcı olabiliyordu. Oturuşumu hiç bozmadan belki uyuyabilirim umuduyla gözlerimi kapadım. Eğer birazcık şansım varsa o periye benzeyen sarışın adamı rüyamda görürdüm.
Özlemiştim.
-
nasıl kimsenin yapamadığını senin aşkın yapıyor
beni şu an çok çılgın gösteriyorsun
ve şu an senin aşkın beni çılgına döndürüyor-
merabalar oncelikle birkac soylemek istiyorum
bu fic icin spotify'da playlist olusturdum cunku bolumlere ekledigim muziklerin anlamlari cok guzel ve fice uyduklarini dusunuyorum
hesabimda duyuru kismindan linki bulabilirsinizikinci olarak da bolumler kisa, fici de cok uzun tutmayi dusunmuyorum az ve oz olmasi tarafindayim
angst bi fic, etiket kismina eklemistim fakat gormeyen olursa diye yazmak istedim ona gore isterseniz devam edersiniz
buraya kadar okudaysiniz tsk opdum hepinizi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
above the clouds | chanlix
FanfictionChan sürekli rüyalarına giren ve periye benzeyen o çocuğa aşıktı. -220405, angst