Joji - Glimpse of Us
Issız sokakta sadece adım seslerimiz duyulurken ikimiz de yan yana, ellerimiz ceplerimizdeyken öylece yürüyorduk.
Serginin üzerinden üç gün geçmişti ve o süre boyunca Felix de, arkadaşları da oldukça yoğunlardı. Bir türlü denk gelip konuşamamıştık. Sadece Hyunjin arkadaşlarıyla konuştuğuna dair bir şeyler söylemişti bana ama ona odaklanamamıştım.
Artık hiçbir şeye odaklanamıyordum. Gün geçtikçe daha kötü oluyordum ve bunun farkında olmak beni çok daha kötü yapıyordu. Kendimi iyileştirmiyordum.
Denemiştim de, niye olmuyordu?
Gördüğüm o rüyalar mıydı sebebi? Hiç var olmayan birine aşık olmak benim suçum değildi ki. Ona bu kadar bağlanmak elimde değildi. Bir anda oluvermişti her şey.
Bir anda hayatıma girmiş, beni kendine bağlamıştı ve ne kadar sıkı bağladıysa o ipi koparamıyor, bir başkasına gidemiyordum.
Vicdan azabından ölüyordum, kimse görmüyordu. Görmelerine engel olduğum içindi belki ama kimse de çabalamıyordu. İstediğim hiçbir şeye sahip olamamanın acısını şu kısa ömrümde yeterince tatmıştım, daha da uzatmak istemiyordum.
"Biraz burada oturmak ister misin?"
Omzumda hissettiğim elle adımlarım dururken duyduğum sesin sahibine döndüm. Yine aynıydı. Deri ceketi, yırtık siyah pantolonu ve dağınık sarı saçları. Bu görüntüsüne o kadar alışmıştım ki herhangi bir degisiklik yapacak olsa çok garibime giderdi. Yemekhaneyken yanıma geldiğinde gördüğüm beyaz desenli tişörtünü unutamıyordum mesela.
O zaman 'ona' çok benzemişti çünkü. Bir anlık yanılsama yüzünden aynı anda onlarca duyguyu bir arada hissetmiştim. Önce beğenmiş, sonra heyecanlanmış sonrasında ise her şeyin farkına varmış o yıkıntıyı hissetmiştim.
"Olur, oturalım." deyip sorusuna cevap verdim. O benden ileride önümüzdeki banklara doğru giderken ben de onu takip ettim. Sanırım hava kararmak üzere olduğu için etrafta biz dışında kimse yoktu.
Felix ortadaki banka oturduğunda bakışlarımı üzerinden çekip ben de yanına oturdum. İkimiz yan yana bir süre sessiz bir şekilde karşımızdaki manzarayı izledik.
Havadan dolayı bulutlar ayaklarımızın altında gibiydi. Bu gerçekten de tarifi imkansız bir his oluşturuyordu insanın içinde.
Atlasam beni taşıyabilecek gibilerdi.
"Sen merak etmedin ama bir şeyi itiraf edeceğim. Yoksa içim rahat etmez. Hazır buraya da gelmişiz."
Felix'in konuşmasıyla hayallerimden sıyrılıp ona döndüm. Kahve gözleri yine gözlerime kilitlenmişti.
"Neyi edeceksin?" diye sordum. Ne dediğine dair bir fikrim de yoktu.
"Sergi günü, sana bir şey demiştim hatırlıyor musun?"
Durup kısa bir an için düşündüm. Heykeli neden yaptığını açıklamıştı ama bunda merak edeceğim bir şey bulamadım.
"Hatırlıyorum ama neyi merak etmem gerektiğini anlamadım."
Bunu dememle Felix'in yüzünde bir gülümseme oluşurken "Tahmin etmiştim." diye mırıldandı ve gülümsemesini bozmadan konuşmaya devam etti. "Fikrimin sonradan anlam kazandığını söylemiştim sana. Ama sen neden sonradan olduğunu sormadın, merak etmedin."
![](https://img.wattpad.com/cover/272375566-288-k149146.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
above the clouds | chanlix
Fiksi PenggemarChan sürekli rüyalarına giren ve periye benzeyen o çocuğa aşıktı. -220405, angst