atc | 12

400 58 39
                                    

Canozan - Seni Gördüm Rüyamda

Felix'le bugün okul çıkışı konuşmak için sözleşmiştik.

Onunla tam olarak ne konuşacağımı, neyden bahsedeceğimi bilmiyordum. Biraz da korkuyordum ve gergindim. Kısacası tüm duygularım birbirine karışmış durumdaydı ve ben bir kafenin cam kenarındaki masasında oturmuş, Lee Felix'i bekliyordum.

Bugün hava diğer günlere göre daha kapalıydı. Sanki birazdan yağmur yağacaktı. Böyle havaları seviyordum çünkü içimdeki karanlık dışarı vurmuş gibi hissediyordum. Rahatlatıcıydı.

Önümdeki sert kahveden bir yudum alıp geri masaya bıraktım. Bakışlarım camdan dışardaydı. Sokakta koşuşturan insanları izlemek garipti. Herkesin kendince bambaşka hayatları olması, çok farklı sorunlarla baş etmesiydi garip olan.

Acaba benim gibi birisi de var mıydı? Rüyasında gördüğü birine aşık olan?

Ben bu durumun ihtimalini sorgularken karşımdaki sandalyenin çekilmesiyle bakışlarımı önüme çevirdim.

Gelmişti.

Sarı saçları rüzgardan dolayı dağılmıştı. Siyah tişörtünün üzerine ise deri ceketini giymeyi ihmal etmemişti. Ceketin ona kattığı hava çok farklıydı ve o da bunun farkındaydı.

"Selam. Çok beklettim mi?"

Nefes alış verişi hızlıydı. Sanırım geç kaldığını düşündüğü için hızlıca yürümüştü.

Başımı iki yana sallayıp "Hayır." dedim. Yarım saatten fazla olmuştu ama bunu söyleme ihtiyacı hissetmedim. Kendisi zaten geç kaldığının farkındaydı ve bilerek bu soruyu sormuştu. Eğer evet deseydim belki bir tık daha soğuk davranacaktı bana.

"Ben de mi kahve alsam?" Rahatça oturduğu yerde arkasına yaslandı ve elini kaldırıp yan masada sipariş alan garsona seslendi.

Garson bize doğru geldiğinde Felix direkt söze atılıp "Ben bir americano alacağım." dedi. Rica etmemişti, direkt istemişti. Umursamadım.

Garson "Peki efendim." diyerek yanımızdan uzaklaşırken Felix'in bakışları da bana doğru dönmüştü.

"Saçlarının doğal hali mi?" diye sorduğunda "Evet." demekle yetindim. Kafeye geldiğimde şapkamı çıkartmıştım ve şu an karşısında kıvırcık saçlarımla oturuyordum. O ne kadar havalıysa, ben onun tam zıttıydım.

"Güzel duruyor." deyip gülümsedi.

Garip hissediyordum. Haftalardır istediğim konuşmayı şu an gerçekleştirebilirdim fakat yapmak istemiyordum. Anlatırsam eğer gerçekleşek bir sürü ihtimal vardı. Bana acıyıp yanımda durabilir, umursamayıp tüm düşüncelerimi saçma bulabilir ve bir daha benimle konuşmayabilirdi. Ya da en basitinden ne diyor bu deli diye geçirirdi içinden. Ve bu ihtimallerin hiçbiri olumlu yönde değildi.

Bu yüzden anlatmadım.

Felix bana geçen geceki olayla ilgili birkaç şey anlatırken sadece dinledim.

Çok sarhoşmuş. O gece ne olduysa kız onu bırakıp gitmiş ve o da bizim yanımıza geldiğinde dikkatini ben çekmişim. Tek gecelik olabilir diye düşünmüş. Sonrasında tekrardan arkadaş gibi olabilirmişiz, o bunda sıkıntı görmüyormuş. Böyle takılan birçok arkadaşı varmış, örneğin Minho ve Changbin gibi.

Şaşırdım.

Felix ve "arkadaş" çevresi oldukça genişti.

Benim çevremde ne böyle bir tanıdığım vardı ne de böyle takılanını duymuştum. Olamaz mıydı? Elbette olabilirdi fakat bunun için uygun olan kişi ben değildim. Bunu ona da söyledim.

Ben bağlanırdım, severdim. Seviyordum da. Sevdiğim birisi vardı ama anlaşılan o gerçek değildi. Bedenen olabilirdi ama ruhları tamamen farklıydı.

Ne kadar süre öylece oturup onu dinledim bilmiyordum. Felix sandığımın aksine konuşmayı seviyordu. Serseri çocuğun altında çok konuşan birisi yatıyordu.

O ayaklandığında ben de ayaklandım. Hava iyice kapanmıştı. Bana eve gidip de uyu artık diye fısıldıyordu resmen. Uyuyacaktım.

Onu özlemiştim.

Onu görmeye ihtiyacım vardı.

Karşımda saatlerce gerçeğini izleyip dinlemişken benim ona ihtiyacım vardı. Güldüm. Bu gülüşüm ise tamamen acizliğimeydi.





-

koyma, yerime birini koyma
tek istediğim bu aslında
yalnızlığıma dokunma

above the clouds | chanlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin