The All-American Rejects - Close Your Eyes
Yağmurlu havaları severdim.
Yağmur yağarken eğer evimdeysem, sıcak bir kahvem varsa ve arkada da bir müzik açıksa her şey tamam olurdu benim için. Ama eğer dışarıdaysam ve hazırlıksız yakalandıysam bu asla hoşuma gitmezdi. Şimdi olduğu gibi.
"Böyle yaz yağmuru mu olurmuş amına koyayım? Bedavaya duş aldık resmen."
Felix baştan aşağı ıslak bir şekilde yanımda yürümeye devam ederken onu sadece dinliyordum. Dakikalardır kendi kendine söyleniyor, bir daha evden çıkmadan hava durumuna bakacağını dair bir şeyler söylüyordu.
"Hâlâ karizma duruyorsun merak etme." diye konuştum ama sesim alaylı çıkmıştı, o da farkındaydı. Çünkü sarı saçları alnına doğru yapışmış, üzerindeki deri ceket içindeki tişörtün ıslanmasına engel olmamıştı.
Bana yandan bir bakış atıp önüne gelmiş olduğumuz apartmanın şifresini girdi. O önde ben arkasından ilerlerken birazdan Felix'in evine gireceğimin gerçekliği bir kez daha yüzüme çarptı.
Akşam üzeri Felix bana biraz hava almak ister misin diye mesaj atmıştı. Ben de eşya toplamanın yorgunluğuyla dinlenirken reddetmiştim fakat bu bir şeyi değiştirmemişti. Israr ettiği için kalkıp onunla buluşmuştum ve sadece öylesine yürürken bir anda yağmura yakalanmıştık. Oysaki hava kapalı bile değildi, hiçbir belirti yoktu yokken sağanağa yakalanmıştık.
Merdivenlerden çıkarken ayakkabılarımızdan çıkan ses rahatsız ediciydi. Buna rağmen hızlıca ikinci kata çıktık. O kapının şifresini girerken istemsizce derin bir nefes aldım.
Yürüdüğümüz yerin Felix'in evine bu kadar yakın olduğunu bilmiyordum. O beni çağırmıştı, ben de gelmiştim ve şimdi de burdaydım. Aklımda asla buraya gelmek yoktu ama bu ıslak halimle ne yapacağımı da bilememiştim. En azından kurulanır ve kalkar giderdim. Düşüncem bu yöndeydi.
"İçeri geçmeyecek misin?"
Felix açık kapıdan içeri girmiş, kapının önünde dikilen bana bakıyordu. "Dalmışım." demekle yetindim ve ıslak ayakkabılarımı çıkarıp içeriye geçtim.
Felix üstündeki ceketi çıkarıp ışıkları yaktığında bakışlarımı etrafta gezdirdim. Evi küçük, stüdyo daire şeklindeydi. Bir tarafında sadece bir koltuk, sehpa ve televizyon varken diğer tarafında da küçük bir mutfak vardı. Ve beklediğimin aksine dağınık değildi. Sadece birkaç boş bira şişesi sehpanın üzerinde duruyordu.
Ben bu ıslak halimle koltuğa oturup oturmamak arasında kalmışken Felix elinde bir havluyla yanıma geldi ve bana uzattı. Başka bir havluda kafasının üzerinde duruyordu. Sarı saçları oldukça dağınık görünüyordu böyle.
"Sen rahatına bak. Ben üstümü değişip geliyorum. Sana da bir şeyler getiririm." Durup gözlerini üzerimde gezdirdikten sonra güldü. "Tabii olurlar mı bilmiyorum ama..."
Dikkatlice gözlerini üzerimde gezdirmesi beni gererken elindeki havluyu alıp "Sağ ol." dedim. O odasına gittiğinde havluyla saçlarımı kurulayıp omzuma doğru bıraktım. İnce siyah bir tişört giydiğim için istemesem de üşüyordum şu an.
Birkaç dakika sonra içeriye üstünü değişmiş Felix gelince ona döndüm. Siyah desenli bir tişört ve eşofman giymişti. Ev hali böyleydi demek ki.
"En büyük bunu bulabildim. Hiç yoktan iyidir bence."
Elindeki lacivert rengi ve oldukça geniş olan tişörtü aldım. O başka bir şey demeden hemen yan taraftaki mutfağa doğru giderken ben de üzerimi çıkarıp ıslak tişörtü kenara koydum ve bana verdiğini giydim. Altım için yapacak bir şey olmadığı için kurumasını bekleyecektim sadece.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
above the clouds | chanlix
FanficChan sürekli rüyalarına giren ve periye benzeyen o çocuğa aşıktı. -220405, angst