atc | 8

460 60 65
                                    

Depeche Mode - Heaven


Felix'le yemek yememizin üzerinden 1 haftadan uzun bir süre geçmişti. Bu zaman zarfı içerisinde ise onu birkaç kez aynı arkadaşlarıyla yemekhanede görmüş fakat gidip konuşmamıştım. Bir baş selamıyla geçmişti karşılaşmalarımız.

Arkadaşları için ise durum farklıydı çünkü bir gün yine yemekhanede, Felix onlarla değildi, gelip Hyunjin ve benimle oturmuşlardı. Bu da üçünün saçma bir şekilde yakın olmasına sebep olmuştu.

Şimdi ise uzun zaman sonra ilk defa okul veya ev dışı bir yerdeydim.

Haftasonlarını ne kadar ben evde geçirsem de Hyunjin öyle yapmazdı. Ne ara telefonlarını birbirlerini verip haberleşecekleri kadar yakın olduklarını bilmediğim Hyunjin, Minho ve Changbin üçlüsü ile beraberdim.

Hyunjin'in onlarla boş yere yakın olmadığını biliyordum. Felix'in de burada olduğunu söylemişti bana, benim de burada olmamın sebebi buydu. Diğer neden ise sürekli ayrılıp barıştığı sevgilisi Seungmin'i çocuklardan biriyle kıskandırmaktı.

Yani kısacası herkes kendi çıkarındaydı.

"Biz bu tarafa geçicez ama sen gelmezsin herhalde. Bar da mı takılacaksın?"

Hyunjin sol kolunu omzumda, rahat bir şekilde bardan içeri girerken konuşmuştu. Hemen önümüzde ise meşhur ikili vardı. Üçü de girdikleri gibi sol arka tarafta kalan L şeklinde koltuğu kendilerine seçmişlerdi. Barın kalabalığı o tarafa gittikçe azalıyordu ama hiç de gidip onlarla oturasım ve sohbet edesim yoktu.

Başımı sallayarak Hyunjin'in sorusunu onayladım. Bar kısmı daha sakin duruyordu.

"Bir şey olursa mesaj at." Hyunjin kolunu omzumdan çekip sırtımı patpatladı ve yürümeye başladı. Onlar kalabalığın içine karışırken ben de etrafa göz gezdirdim. Amacım bir adet sarışın peri bulmaktı fakat renkli ışıklardan hiçbir şey tam olarak seçilmiyordu.

Onu böyle bulamayacağımı anladıktan sonra ben de bara yönelip yüksek taburelerden birine oturdum.

Sakin bir şekilde içki hazırlayan barmene votka istediğimi söyleyip beklemeye başladım. Çok fazla içkiyle ve bu tarz mekanlarla haşır neşir olmadığım için bilgim de pek yoktu. Burada boş boş oturup Felix'i beklemektense votka içerek beklemeyi tercih ederdim.

Her türlü onu bekleyecektim yani.

Bir yarım saat sonra kadar gözüme mekana giren Seungmin takılmıştı. O direkt olarak sevgilisinin yanına giderken bu sefer de bakışlarımı masaya çevirdim. Changbin ve Minho kendilerine çoktan konuşacak birilerini bulmuşlar, samimi bir şekilde onlarla konuşuyorlardı. Ortamdaki gürültü müzik onları rahatsız etmiyor gibiydi. Hyunjin'in ise elinde telefonu vardı. Seungmin'in geldiğini görmemiş gibiydi.

Tam o sırada da telefonuma gelen bildirim sesiyle Hyunjin'in bana yazdığını anlamış oldum.

.

Hyunjin: hasssssiktir
saat 9 yönüne bak
seri
üzülceksen bakma ama
sikeyim hatta direkt bakma ya
of

[saat 9 yönüne bak]
Bu mesaj silindi.

(Görüldü 23.42)

.

Çok kısa bir süre için 9 yönünün neresi olduğunu düşündüm. Sonrasında ise kafamı kaldırıp çocukların oturduğu yerin solunda kalan kalabalığın içinde gözüme o kısa sarı saçlar takıldı.

Aramızdaki mesafe düşündüğümden daha yakındı. Yüzü ve pozisyonunu çok net bir şekilde görebiliyordum.

O sırtını duvara yaslamışken hemen önünde başka birisi vardı. Kısa boyu ve uzun siyah saçlarından kız olduğu çok net anlaşılıyordu. Öpüştükleri de öyle.

Onları izlemenin yanlış olacağını düşündüğüm için başımı önüme çevirsem de içimi kemiren bir şeyler vardı. Üzülmüş müydüm, evet bunu inkar edemezdim fakat durumu engelleyemezdim de. Elimden bir şey gelmezdi. Ben onun için sadece beraber yemek yediği birisiydim, fazlası değil.

Kendime engel olamayıp başımı tekrardan onlardan tarafa çevirdiğimde bu sefer olduğum gibi durmamı sağlayan bir şey olmuştu. Felix'in gözleri az öncekinin aksine kapalı değil açıktı ve direkt olarak kahveleri kahvelerime değiyordu.

Bu durum içimin titremesine sebep olurken o sanki bu durum çok normalmiş gibi dudak dudağa olduğu kızın saçlarını daha sıkı tutmuş ve öpüşünü derinleştirmişti. O iştahla başkasını öperken hiç çekinmeden de gözlerini gözlerime sabitlemişti.

Saniyelik olarak o kızın yerine kendimi düşündüm. O pembe dudakları öpenin başkası değilde kendimin olmasını isterdim. Hem de her şeyden çok isterdim.

Düşüncelerimin hiç olmayacak yerlere kaydığını fark ettiğimde hızlıca gözlerimi üzerinden çektim. Son anda gördüğüm o sırıtır gibi olan ifadesi ise sadece kendimi daha kötü hissetmeme sebep olmuştu.

Bilerek yapmıştı.

Lee Felix sandığımın aksine ondan etkilendiğimin çok net farkındaydı.



-

bazen uzağa savruluyorum, sessizce
yavaşça kendimi kaybediyorum, tekrar tekrar

above the clouds | chanlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin