Dilan Balkay - Hepsi Kafamda
"Neden?" Bakışlarımı yüzüne çevirdim. "Neden o da senin gibi değil?"
O karşımda durmuş en masum bakışlarıyla beni dinlerken içimden sadece ağlamak geliyordu.
"Gerçekler neden bu kadar can yakıcı ki..." Sesim fısıltıdan farksızdı ama onun beni duyduğunu biliyordum. O beni her halükarda dinler, yardımcı olurdu çünkü.
"Öyle de sevebilir miyim onu? Farklılıklarımıza rağmen aramızda bir şey olabilir mi?" Parmaklarımla oynamayı bırakıp gözlerimi kapadım. "O beni gerçekten sevebilir mi?"
"Denemeden bilemezsin."
Duyduğum sakin ve yatıştırıcı ses ile gözlerimi araladım. Denemeli miydim? Bu hayatta hiçbir şeyin garantisinin olmadığını biliyordum fakat ben onun sevgisinin garantisini istiyordum. Emin olmak, ondan sonra güvenmek istiyordum.
Onu ilk gördüğümde kalbimde ve içimde hissettiğim şeylerle, şimdiki hislerim de elbette farklılıklar vardı. Yine de tüm bunlara rağmen onu her gördüğümde kalbimin teklemesine engel olamıyordum.
Ben bir süre daha karşımda bir güneş gibi parlayan çocuğu izlerken duyduğum seslerle ve kaybolan çocukla etrafıma bakındım. Ne olduğunu tam anlayamazken burnuma dolan, tanıdık ve ağır kokuyla derin bir soluk aldım.
İstemiyordum. Onun gitmesine ve yerine Felix'in gelmesini istemiyordum.
Onları bir olarak göremezdim. Görmemeliydim. Bu yanlıştı. Eğer öyle görürsem, tek üzülen taraf ben olacaktım.
Ve çoktan görmeye de başlamıştım.
Bu beni korkuttu.
Aldığım derin nefeslerle yavaştan kendime gelirken gözlerimi aralamaya çalıştım. Gözüme vuran gün ışığı yüzünden tam olarak açamazken kendimi zorladım.
İstediğim zaman rüyalarımdan kaçıp uyanabilmek hayatımdaki en iyi şeylerden birisi olabilirdi. Bu konuda kendimi şanslı hissediyordum. Rüyalarıma giren o sarışın çocuk da benim başka bir şansımdı.
Eğer o olmasaydı, ben şu an olmazdım bile. Her günüm bu düşünceyle geçerken bazen onun bile bana yardım edemediğini düşündüğüm oluyordu.
Neden böyle hissediyordum, neden sürekli çıkmaz bir yolda kapana kısılmış gibi hissediyordum bilmiyordum ama bu yorucuydu.
Yorgunluğumu alan tek şey ise o'ydu.
Yattığım yerden doğrulup sırtımı yatak başlığına yasladım. Sık nefeslerim düzene girmişken kalkıp sigara içme isteğiyle doldum.
Üstümdeki örtüyü kaldırıp ayaklandığımda birkaç saniye kıpırdamadan durup kendime gelmeyi bekledim. Uzun süre yattığım için bir anda kalkınca başım dönebiliyordu.
Kapıyı açıp odadan çıktığımda duyduğum tıkırtı seslerinden Hyunjin'in eve geldiğini anladım. Gecenin bir köründe uyanık olması ise şaşırtıcıydı.
Salona girdiğimde koltukta oturan Hyunjin başını kaldırıp bana baktı. "Aaa, uyanmışsın." diye konuştu. Elinde birkaç parça bir şey vardı ve onları birleştirmeye çalışıyordu. Yine sakarlığı tutmuştu anlaşılan.
Onu başımı sallayarak onayladım ve balkona çıkıp camın önünde duran sigara pakedini elime aldım. İçinden bir tane dal alıp ağzıma koyduğumda çakmağı da alıp ucuna getirdim. İçime bir nefes çekip sigaranın yanmasını sağladığımda çakmağı geri camın önüne koyup kenardaki tabureye oturdum.
Havadaki soğukluk çok net bir şekilde hissediliyordu ama bunun beni kendime getireceğini bildiğim için oturmaya devam ettim.
Birkaç dakika sonra balkonun kapısı açılıp kapanırken bakışlarımı sokaktan çekip Hyunjin'e çevirdim. Üzerine hırka almıştı.
"Yine onu mu gördün?"
Gülümsedim. "Evet."
O da gelip yanımdaki tabureye oturduğunda "Nereye kadar gidecek bu böyle?" diye sordu.
Omzumu silktim. "Bilmiyorum ama sonsuza kadar da gidebilir. Benim için sıkıntı yok."
"Senin için olmayabilir ama bu normal değil Chan. Biliyorum, bunları duymak istemiyosun. Sürekli boş yapıyorum falan filan. Ama inan ki yapmıyorum, bu söylediklerimin hepsi senin için."
Elini kaldırıp dizimde duran elimin üzerine koydu.
"Hem bak, Felix de var artık. Onunla konuşmaya çalışsan? Olursunuz belki. Bu kadar umutsuz olma. Daha düne kadar çok hevesliydin. Şu birkaç gündür eski haline dönmüş gibisin."
Hyunjin'e Felix'le olan buluşmamı, konuştuklarımızı anlatmamıştım. Anlatsam belki ondan nefret eder ve bana böyle bir tavsiye vermezdi.
"Bu gece sadece onu görmedim." dedim. Niye bilmiyorum fakat konuyu kapamak istemiştim.
Hyunjin'in dediğimi anlamadığı için kaşları çatılırken "Anlamadım, başka kimi gördün?" diye sordu.
Sigaramdan bir nefes daha alıp dumanı dışarı üfledim ve gözlerimi karşımda bana merakla bakan kahve gözlere çevirdim.
"Felix de vardı. Bir anda o gitti ve yerine Felix geldi." dedim ve devam ettim. "Ve ben bunu istemiyorum Hyunjin. Rüyalarımı süsleyen o çocuğu, sonrasında ne olacağı belli olmayan bir ilişki yüzünden kaybetmek istemiyorum. Onun yerini bir başkasıyla doldurmak istemiyorum. Ben sadece onu istiyorum, o da yok."
-
hepsi kafamda oldu
bana bakmadın, beni görmedin
parmak uçlarımız değerken
biliyorum pek bi' şey hissetmedin, olsun
düzelir nabzım, kafaya takmamam lazım
boşverdim hissettiğimi
kapattım gözlerimi, bi' nefes aldımuyandım
ŞİMDİ OKUDUĞUN
above the clouds | chanlix
FanfictionChan sürekli rüyalarına giren ve periye benzeyen o çocuğa aşıktı. -220405, angst